Kerkük'teki demografik yapıyı değiştirme çabalarına dikkati çeken
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, "Kerkük'teki gelişmelere baktığımız zaman ciddi manada bir demografik yapının değiştirilmesi gayreti vardır. Buna
seyirci kalamayız. Bu demografik yapının değiştirilmesinden sonra orada yapılacak bir
referandumun neticesi şimdiden zaten bellidir." dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin 2007 yılının ilk
Meclis grup toplantısında dış politik gelişmeler üzerinde yoğunlaştı. Erdoğan,
Irak'taki gelişmelerin
Türkiye açısından AB'den daha önemli hale geldiği sözlerini yineledi. 2007'nin Irak için bir kader yılı olacağını belirten Erdoğan, Irak'taki sadece etnik ve mezhepsel çatışmalarda
ölüm sayısının bugüne kadar 650 bine ulaştığını ve
koalisyon güçlerinin kaybının ise 5 bini bile geçmeyeceğini söyledi.
Erdoğan, son günlerde petrol kaynakları ile ilgili tasarrufun da hangi yönde geliştirildiğinin ve yönlendirildiğinin görüldüğünü ifade etti. Erdoğan, "Irak geçmişte kötü yönetildiği için bugünlere gelmiştir. Bugünün ise dünden daha iyi olduğunu hiç kimse iddia edemez" dedi. Irak'tan her gün
katliam haberlerinin geldiğini ve sokakların kan gölü haline döndüğünü ifade eden Erdoğan, yarın bugünlerin de aranabileceğini dile getirdi.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" tespitinin yanlış ve derinliğinin de olmadığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin bu sözle kendisine bir görev biçmediğini vurguladı.
Türkiye'nin Irak ile her türlü bağının mevcut olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Öyle bir
yangın var ki bu yangın bizi her an rahatsız ediyor. Bundan sonra çok daha farklı boyutta rahatsız edebilir.
Saddam Hüseyin'in idam görüntüleri ve davet ettiği tepkiler bu yöndeki kaygılarımızı ne yazık ki doğrulamıştır. Gelecek açısından bakıldığında bu olayın Irak'ın istikrarına, birlik ve bütünlüğüne katkıda bulunmak yerine hem Irak'ta hem de Arap dünyasında tehlikeli kutuplaşmaların daha da derinleşmesine yol açmasından endişe ediyoruz" diye konuştu.
Irak'ta etnik ya da mezhep grupları arasında
kan davası meydana getirilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, bütün grupları kin ve nefreti
tahrik edecek her türlü söz ya da davranıştan uzak durmaya davet etti. Iraklıları sükunetle hareket etmeye, komşu ülkeleri yapıcı davranmaya ve başta ABD olmak üzere küresel aktörleri birlikte hareket etmeye çağıran Erdoğan, Saddam Hüseyin'in idamı ile Irak'ta ve çevrede meydana gelen travmanın ortadan kaldırmanın çok zor olacağını söyledi.
Komşu ülkeler hesaba katılmadan yapılan planlara işaret eden Erdoğan, "Bir dost olarak çok açık konuşacağım; Türkiye başta olmak üzere komşu ülkeleri hesaba katmayan oldu bittiler Irak'ı istikrara kavuşturmayacaktır" dedi.
Irak'taki mezhep grupları ve etnik unsurları bu uyarıyı dikkate düşünmeye çağıran Erdoğan, "Bana göre bugün önlerindeki en önemli soru şudur; kendi içinde ve komşu ülkelerle ihtilaflı bir Irak huzur ve sükun bulabilir mi? Özellikle Irak'ın bölünmesi ve
Kerkük'te oldu bitti peşinde koşanların niyetlerine yönelik olarak bu uyarıyı bugünden yapmak zorundayız" şeklinde konuştu.
Irak meselesinin AB sürecinden daha öncelikli hal aldığını söylediğini hatırlatan Erdoğan, bunu durup dururken söylemediğini ve Irak'taki gelişmelerin çok tehlikeli bir biçimde ivme kazanmış olmasına iç ve dış kamuoyunun dikkatini çekmek için bunu söylediğini belirtti. AB sürecinin
teknik olarak nasıl işlediğinin belli olduğunu ve kısa ve orta vadeli takvimi çizilmiş olan bir süreç olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Buna mukabil Saddam Hüseyin'in idamı ve Kerkük'te bir referandum oldu bittisine tevessül edilmesi gerek Irak'ta gerekse Irak'a komşu ülkeler başta olmak üzere bütün
bölgede çok önemli gelişmeleri tetikleyebilir" dedi. Baker-
Hamilton Raporu'nun ve Uluslar arası Kriz Grubu Raporu'nun Türkiye'nin kaygılarını yansıtır mahiyette olduğunu ifade eden Erdoğan, önümüzdeki yılın Irak bağlamında bütün bölgesel ve küresel aktörler için ciddi bir sınav ve dönüm yılı olacağını dile getirdi.
Kerkük'teki demografik yapıyı değiştirme çabalarına dikkati çeken Erdoğan, "Kerkük'teki gelişmelere baktığımız zaman ciddi manada bir demografik yapının değiştirilmesi gayreti vardır. Buna seyirci kalamayız. Bu demografik yapının değiştirilmesinden sonra orada yapılacak bir referandumun neticesi şimdiden zaten bellidir. Aynen Yukarı Karabağ'da biz yaptık oldu mantığının burada da işlenmesi olayıdır. Bunlara seyirci kalınamaz. Aksi halde Irak'ın daha yoğun bir iç savaşa hatta bölünmeye sahne olması bölgesel ve küresel barış açısından tamiri güç sonuçlar doğuracaktır" dedi.
Türkiye'nin Irak
politikasının ana hatlarını çizen Erdoğan, bunları şöyle sıraladı: Irak'ın siyasi birliğinin ve
toprak bütünlüğünün korunması; güvenliğin ve istikrarın tesisi; gruplar arasında bozulan dengenin yeniden kurulması; mezhep çatışmalarının önlenmesi;
Sünni ve Şiilerin uzlaşıya varmaları; Iraklı grupların Iraklılık bilinci ile hareket etmesi; Irak'ın petrol kaynaklarının denetimi ve gelirlerinin paylaşımında merkezi hükümetin ağırlığının korunması; Irak'ın bütün sınırlarının ve sınır kapılarının merkezi yönetimin kontrolünde olması; Irak anayasanın bölücü ve zayıflatıcı unsurlardan temizlenmesi; Kerkük sorununun gruplar arasında varılacak bir uzlaşı ile çözülmesi.
Türkiye'nin Irak politikasının ana hatlarını sıralamaya devam eden Erdoğan, "Altını çiziyorum
terör örgütünün Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi. Irak'taki
Türkmen varlığının korunması ve Türkmenlerin anayasal haklarının garanti altına
alınması" dedi.
Türkiye'nin başlattığı Irak'a Komşu Ülkeler Toplantısı'na işaret eden Erdoğan, bu bağlamda 10 kez resmi ve 2 kez de gayri resmi toplantı yapıldığını ve önümüzdeki dönemde bu istişarelerin yoğunlaştırılacağını belirtti.
Erdoğan, ayrıca önümüzdeki Cumartesi günü Irak Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı Tarık El-
Haşimi ile İstanbul'da bir araya gelerek bu konuları görüşeceğini söyledi.
FİLİSTİN
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
Filistin'de gruplar arasında yaşanan çatışmaların İslam'la ve Müslümanlıkla bağdaştırılamayacağını belirterek, "Gerek
Hamas'ın gerek El-
Fetih'in kendini çek etmesi gerekir. Bir durum muhasebesi yapmaları gerekir. Bu kin, bu nefret nerden kaynaklanıyor?" diye sordu.
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin 2007 yılının ilk Meclis grup toplantısında dış politik gelişmeler üzerinde yoğunlaştı.
Bayram sırasında
trafik kazasında
vefat eden bütün vatandaşlara ve Mustafa Taşar'a rahmet dileyen Başbakan Erdoğan, 2007 yılının ülkemize hayır getirmesini diledi.
Hükümetin bütün dikkatiyle Türkiye'nin bölgesinde ağırlığını artırması ve milletin menfaatleri lehine bölgede etkili olması için çalıştığını ifade eden Erdoğan, hükümetin ülkenin milli çıkarlarını en üst düzeyde temsile çalıştığını ve çalışacağını kaydetti.
Türkiye'nin İzolasyonist, içe kapanık ve süreçleri seyreden bir politika yerine etkin ve aktif bir
dış politika izlemeye devam edeceğini vurguladı. Erdoğan, "Siyaseti duygular üzerinden değil, hamaset yaparak değil, milletimizi millet yapan değerleri aşındırarak değil güçlendirerek yapıyoruz" dedi. Erdoğan, Türkiye'nin komşuları ile dostluk-kardeşlik esasına dayalı bir ilişki ve hemen yanı başındaki
Ortadoğu ile sıkı temas içerisinde olduklarını söyledi. Erdoğan, bölgede olup biteni en iyi kavrayabilecek ülkenin de Türkiye olacağını kaydetti. Erdoğan, "Bölgeye arkamıza dönüp yangını seyretmek gibi bir lüksümüz yok" diye konuştu.
Lübnan'ın son derece kritik bir süreçten geçtiğini ve bölge için belirleyici faktör haline geldiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin oradaki ayrılığı giderme noktasında çalıştığını vurguladı. Kurban Bayramı'nı Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora'nın ifadesiyle "Lübnan'ın en değerli misafirleri olan Türk askerleri ile" geçirdiğini hatırlatan Erdoğan, Türk askerlerinin UNIFIL tarafından yapılan denetimlerde de örnek bölük seçildiğini belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin Lübnan'a 70
prefabrik okul ve sağlık merkezi yapacağını ve 18 okulun yapılmış durumda olduğunu söyledi.
Son günlerde Filistin sokaklarında Hamas ile El-Fetih arasında yaşanan çatışmalara işaret eden Erdoğan, "Yaşadıkları acılar karşısında tek yürek olmaları gereken Filistin halkı ne acıdır ki bugün yeniden nifak arenası haline getirilmek isteniyor. Son günlerde Filistin sokaklarından izlediğimiz manzaralar Filistin'e, Filistin halkına, Hamas'a ve El-Fetih'e asla yakışmayan, tarihleri ile inançları ile kültürleri ile asla örtüşmeyen manzaralardır. Bunu İslam'la bağdaştırmamız mümkün değil. Müslümanlıkla bağdaştırmamız mümkün değil. Gerek Hamas'ın gerek El-Fetih kendini çek etmesi gerekir. Bir durum muhasebesi yapmaları gerekir. Bu kin bu nefret nerden kaynaklanıyor. Bunun üzerinde durmaları gerekir. Şu anda atılan adımlar asla doğru adımlar değildir. Ve bir araya gelmek suretiyle el ele omuz omuza vermeleri gerekirken neye
hizmet ettiklerinin, şu anda kime hizmet ettiklerinin farkında değiller."
Erdoğan, Türkiye'nin bu gelişmeleri "acı ve derin üzüntü" ile izlediğini ve çatışmaları sona erdirecek taraflar nezdinde girişimlerini sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, Filistin halkını "bu anlamsız kardeş kavgasına son vermeye, güçlü demokratik müreffeh bir Filistin için birlik olmaya" çağırdı.