Doğrusu bu oldukça tuhaf bir haber. Tuhaf olmasına tuhaf ama, ilginçliği de
tartışma götürmez. Vatanperver Beraberlik Derneği
Kırım Tatarları ve Nogay Türkleri adlı
örgüt var. Alákası şu: Bu örgütün
Kültür Kolu Başkanı Dr. Fatih Karayandı, ortaya şok edici bir iddia attı.
Adana’da özel bir hastanede
beyin cerrahı olarak görev yapan Dr. Fatih Karayandı’ya göre,
kene ısırması sonucu bulaşan Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi (
A haberleri'>KKKA) virüsü, biyolojik
silah olarak süper güçlerin konu ile ilgili listelerinde baş sıralarda yer alıyor.
Yani daha açığı, casusların kitle
imhası için kullandıkları bir mikrop
ajan.
Dr. Karayandı, iddiasında şu görüşlere yer vererek yola çıkıyor: ‘
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi diye bilinen
ölümcül hastalık, 1944 yılında ilk kez Kırım’da görüldüğü için tıp literatürüne bu isimle girdi. 1954 yılında aynı hastalık salgın halinde Kongo’da da ortaya çıkınca, bu bileşik ad ile anılmaya başladı.
Kenelerin taşıdığı ‘Nairovirüs’ denilen bu virüs,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (
GATA) tarafından açıklanan Kimyasal ve Biyolojik Terörizm Raporu’nda biyolojik savaş ajanları arasında gösteriliyor.’
POTANSİYEL İMHA EDİCİ GÜÇ
Op. Dr. Fatih Karayandı, şok edici iddialarına şöyle devam ediyor: ‘Rus askerlerinin, kanlı işgalin ardından Kırım bölgesindeki yaklaşık 400 bin Türk’ü Sibirya’ya sürgüne göndermelerinden sonra, tarım alanlarını işlemeleri için Ukrayna’dan 13 bin 800 tarım işçisi getirilmişti.
Hastalık da ilk kez bu işçilerle onlara
yardım eden Rus askerlerinin arasında görüldü.’
Dr. Karayandı, Türkiye’de ortaya çıkan son vakaların bu kapsamda değerlendirilmesi için yeterli bir kanıt olmasa da, vakalardaki artışın salgında insan müdahalesi kuşkusu yarattığına dikkati işaret ediyor.
Dr. Karayandı, hastalığın hafife alınmaması konusunda yetkili makamları özellikle uyarıyor. Kuş gribinden bile daha
tehlikeli olduğunu ısrarla belirttiği bu hastalık nedeniyle Türkiye’de bugüne kadar 735 vaka ve 36 ölüm olayı görüldüğünü, bu rakamların da konunun önemsenmesi gerektiğini ortaya koyduğu gerçeğinin üzerinde duruyor. Dr. Karayandı, vatandaşların bu şimdiye kadar karşılaşmadıkları, hatta adını bile duymadıkları hastalık konusunda, en detaylı biçimde bilgilendirilmeleri gerektiğine dikkati çekiyor.
Benim istihbaratıma göre Gülhane Askeri Tıp Akademesi’nin (GATA) kitle imha silahları listesi içerisinde bu kene belasının ismi geçmiyor. Ama söz gelimi Ebola adlı bilinen bir başka virüs var. Ebola denilen bu virüs de, KKKA dediğimiz kene virüsü ile akraba. Aynı kıtadan, Afrika’dan... Daha da ötesi yine Kongo’dan çıkma ve yayılma.
GERİYE KALDI KENELER YADİGAR
Ebola’nın da aynen kene virüsü gibi ağır bir ateşe yol açtığı ve kitle ölümlerine neden olduğu biliniyor. Çıktığı kaynak, Kongo’nun Ebola Irmağı. Ve yine aynen bizim kene belası gibi o da filoviridae virüs ailesinden.
Doğrusunu isterseniz, benim bu konularda zaten yetersiz olan aklım iyiden iyiye karıştı sevgili dostlar... Üstüne basa basa tekrar ediyorum: GATA listelerinde bu isimde bir virüsten söz edilmediği ileri sürülüyor. Söz edilsin veya edilmesin - eğer
Operatör Dr. Fatih Karayandı’nın bu iddiasında bir parçacık doğruluk payı varsa, işte o zaman işin rengi tamamen değişiyor.
Ne iştir bu başımıza gelenler... Sevincimiz her zamanki gibi kursağımızda kalacağa benziyor. Başımızdaki tehlike kalktı,
Sovyetler Birliği yıkıldı diye sevinmemiz neye yaradı?..
Kendileri gitti, geriye kaldı keneleri yadigár.
HALİT KAKINÇ / STAR