BİNBAŞI FERİH DİNÇER: Bardan çıkan
sivil bazı Amerikalılar, o gece bizi
kelepçeleyip yere yatıranlara "Devam et! Onlar Türk" diye
İngilizce bağırdı. Ölene kadar unutamayacağım dehşet bir durumdu. Kendimizi çok aşağılanmış hissettik. Olayı saklamak istemedik ama olay savcılığa yansırsa basın duyar diye bizi vazgeçirdiler. Olayı en üst düzeye taşıyacağız dediler ama hiçbir şey yapılmadı.
EŞİ: AĞIR DEPRESYONA GİRDİM
MELTEM DİNÇER: O gece canımı çok yaktılar. Yere yüzükoyun yatırıp, sırtımı, kafamı çiğneyip kurt köpeğini üzerimize sürdüler. SSK'dan "Darp" raporu aldım. Ve bir dilekçe yazarak
Cumhuriyet Savcılığı'nın yolunu tuttum. Ama eşim beni durdurdu. Psikiyatriste gittim. Ağır bir bunalım geçirdim, Bu ülkeden çekip gitmeyi düşündüm. En çok üzüldüğüm ise sahipsiz bırakılmaktı.
'Devam et! Onlar Türk'
ABD'li askerlerin eşiyle kelepçe taktığı eski
subay Ferih
Dinçer o anı anlattı: Bardan çıkan siviller de alkışlarla "Go ahead, go ahead! They are Turks" (Devam et, onlar Türk) diye bağırıyordu.
SABAH Gazetesi'nin dün manşetten duyurduğu ve
Türkiye'nin gündemine, "2. Çuval Vakası" olarak giren "Türk
Binbaşı'ya İncirlik'te kelepçe" haberi büyük yankı buldu. Olayın mağdurları Binbaşı Ferih Dinçer ve hemşire eşi Meltem Dinçer çifti, "Aslına bakarsanız, bugün haberi görünce bir 'oh' çektik. 1 yıldır içimizi kemirip duruyordu. Örtbas etmeye çalışılması tüm duygularımızı rencide etti" diye konuştu.
* O gece olanları Türkiye SABAH'tan okudu. Bizim atladığımız başka bir olay oldu mu?
F. DİNÇER: Yazdıklarınızın hepsi doğru. Ancak, tek birşeyi atlamışsınız. O da, bizi kelepçeleyip, yere yatıranlara ve tekmeleyenlere bardan dışarı çıkarak alkış tutan sivil ABD'lileri. Gerçekten dehşetti. Onlar köpekleri üzerimize saldığında, sırtımıza basarak
hakaret yağdırdığında, bardan dışarı çıkan bir grup,
Türkçe, "Devam et! Devam et! Onlar Türk" anlamına gelen, İngilizce, alkışlarla "Go ahead, go ahead! They are Turks" diye bağırıyorlardı. Ölene kadar unutamayacağım dehşet bir durumdu. Kendimizi çok aşağılanmış hissettik.
* Olanları neden bugüne kadar sakladınız?
F. DİNÇER: Saklamak istemedik aslında. Meltem olayın ertesi günü sizin de haberde yazdığınız gibi savcılığa gitti. Ama o arada ben komutanlarla görüşüyordum. Bana, 'sakın bir delilik yapma. Eşin suç duyurusunda bulunursa olay basına yansır. Kendi içimizde halledelim. Biz konuyu taşıyabileceğimiz en üst düzeye taşıyacağız' dediler.
* Sonra ne oldu?
F. DİNÇER: Koca bir hiç. Olayın büyümesinden korktukları için, ABD'liler, bana ilk saldıran çavuşu 2 gün içerisinde apar topar kaçırdılar. Sonra benim de ceza görmüş gibi görülmem için
savunma istediler. Ardından da öğrendim ki, beni 3 ay geçici görevle Ankara'ya gönderiyorlar. Duyunca çılgına döndüm. Düşünsenize, Türkiye sınırlarında geçici olarak görevli bir
ABD askeri yaptığı pisliğin ardından evine, ailesinin yanına gönderiliyor,
ödül verilmiş gibi. Ülkesinin topraklarında görev yapan ve kelepçelenen bir Türk Binbaşı ise 'olay kapatılsın' diye ailesinden kopartılıyor.
* Ankara'da 3 ay sonra neler oldu?
F. DİNÇER: Geçici görev bitti. Sonra İncirlik'e geri döndüm. Ama 3 ay boyunca çok düşünmüştüm. Gururuma yediremediğimi anladım. Hazmediğimi düşündüm ve
Hava Kuvvetleri'nin sahip çıkmayışını içime sindiremedim ve
döner dönmez istifamı verdim. Çünkü, bu bir lekeydi. Ve çıkmıyordu. Hem benim üzerimde, hem de Hava Kuvvetleri'nin üzerinde.
* Bugün için TSK'dan bir beklentiniz var mı?
F. DİNÇER: Ben Hava Kuvvetleri'nde dolu dolu 18 yıl geçirdim. Kalsaydım 2 yıl sonra
emekliydim. Olay o kadar kanıma dokundu ki, 100 milyara yakın tazminatımı, emekli maaşımı ve emekli askerlere verilen ömür boyu üyelik kartımı bir kenara ittim. Ailemin geleceğini de riske attım. O nedenle bir maddi beklentim olamaz. Şöyle bir beklentim var. Bu olay, üst düzey tarafından biliniyor mu? Kim ya da kimler hangi boyutuyla biliyor?
* Hava Kuvvetleri özür mahiyetinde sizi yeniden kuruma davet ederse gider misiniz?
F. DİNÇER: (Durup yutkunuyor ve ağlayarak şunları söylüyor) TSK'ya her zaman minettarım. Bana bir meslek kazandırdılar. Ve 18 yıl şerefle taşıdım o armaları. Her ne olursa olsun. Eğer ihtiyaç olursa, TSK için canımı vermeye hazırım....