Toplantıda konuşan ünlü tarihçi yazar Kemal Karpat, "Demokrasi insanın hür doğduğuna, eşit olduğuna inanan bir sistemdir. Orta sınıfların rejimidir. Demokratik bir hayat tarzı insana yakışır bir tarz olduğu tatbikatta belirmiştir. Bu çok büyük bir kazançtır ve güdümlü idareye karşı en büyük
araç budur. Bundan sonra yapılması gereken
demokrasiyi güçlendirip, beslemek ve
halkın temel kültürü arasına sokmaktır" dedi.
Abant Platformu'nun 'Demokratikleşme: 12
Eylül'den AB'ye Siyasi Partiler' aşlıklı toplantısı başladı. Toplantının açılışında konuşan Abant Platformu Yönetim Kurulu Başkanı
Levent Köker, Türkiye'nin demokrasi ve
siyasi partilerin olmadığı
12 Eylül sürecinden
Avrupa Birliği kimliği etrafında ifade edilen tam demokrasiye doğru gidiş içerisinde olduğu' tespitinde bulundu. Köker, son günlerde yaşanan oların, 12 Eylül'ün doğrudan veya dolaylı olarak benzerlerinin tekerrür etmemesi için ne kadar çok çalışılması gerektiğini de ortaya koyduğunu vurguladı.
Ünlü tarihçi yazar Kemal Karpat da Türkiye'nin demokraside bir geçiş sürecinde olduğunu dile getirerek,
demokratikleşme yolundaki engellere dikkat çekti. "Demokrasi insanın hür doğduğuna, eşit olduğuna inanan bir sistemdir. Orta sınıfların rejimidir." diyen Karpat, elit kültürün halkı gütme amacını devam ettirdiğini savundu. Son 20-25 yıldan beri Türkiye'nin güdümlü demokrasiden gerçek demokrasiye yol aldığını belirten Karpat, 12 Eylül müdahalesinin bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Karpat, 12 Eylül'le ilgili olarak, "Bu halkı güdecek
kontrol mekanizması en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü." yorumunu yapan Karpat, Turgut Özal'ın iktidara gelmesiyle demokratik tatbikata geçildiğini söyledi. Karpat, "Demokratik bir hayat tarzı insana yakışır bir tarz olduğu tatbikatta belirmiştir. Bu çok büyük bir kazançtır ve güdümlü idareye karşı en büyük araç budur. Bundan sonra yapılması gereken demokrasiyi güçlendirip, beslemek ve halkın temel kültürü arasına sokmaktır." şeklinde konuştu.
Demokratikleşme önündeki engellerin insanın hür doğduğuna ve eşit olduğuna inanmayan gruplardan geldiğine dikkat çeken Karpat, "Demokrasi halkın arasında kökleştikçe, halkın hala bir
çobana ihtiyaç duyduğunu düşünerek mutlaka 'çoban olma' isteklerine devam etmektedirler. Bugün bu düşüncenin temsilcilerinden biri ordudur." dedi. Karpat, burada asıl sorunun ordu ve bazı
sivil müesseselerdeki elit
felsefe olduğunu savunarak, "Bu felsefenin demokrasiyle, ilerlemeyle bağdaşmayacağının mutlaka anlaşılması gerekmektedir" uyarısında bulundu.
DEMOKRATİKLEŞME İÇİN ORDUYLA DİYALOG KURULMALI
Sorunun çözümü konusunda orduyu temsil eden kişilerle
diyalog kurulması gerektiğini ifade eden Karpat, şöyle devam etti: "
Orduyu, karşına alarak durmadan tehdit etmekle bir yere varamazsınız. Nereden başlanır bilmiyorum fakat bir diyalog kurma teşebbüsü yapılmamıştır. Ordu bu ülkenin en önemli temellerinden, varlığının garantilerinden birisidir. Orduyla demokratik diyalog kurmak, demokrasiyi güçlendirir; memleketin temellerine bir kat daha güç vermiş olur."
Kemal Karpat, demokratikleşme önündeki diğer engellerin de yorumlar yaparak mevcut kanunların hükmü ve manasını değiştiren yargı ve Türkiye'de bir türlü gelişmeyten muhalefet olduğunu belirtti. Karpat, "Muhalefet, iktidarı devirip onun yerine geçip hüküm sürmek sevdasından vazgeçmelidir. Bu yapılmadıkça Türkiye'de demokrasi tam olarak yerleşemez. Bu engeller durdukça
Anayasa ve demokrasinin temel taşı olan halk idaresinin tam manasıyla tebellür ederek memlekete istikamet vermesi imkansızdır." şeklinde konuştu. Karpat, halkın seçtiği iktidarın bugün kendisine verilen gücü tam manasıyla kullanamadığını ifade etti.
Kemal Karpat, serbest ve dürüst
seçim geleneği ve demokrasiyi eğitme çabasında önemli bir güç olan basının bu süreçte Türkiye'nin önemli kazanımları olduğunu sözlerine ekledi.
(CİHAN)