New Orleans Üniversitesi Doğa Bilimleri Genel Sekreteri Müge Kanay, makro fotoğraflama yöntemleri sayesinde, 21. yüzyılda karıncalar gibi çok küçük canlıları yakından inceleyebilmenin mümkün olduğunu söyledi.
Kanay, her türün, kendine ait bir feromonu ve her feromonun da kendine ait kimyasal formülü olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Feromon sisteminin çalışabilmesi için hem bu maddeyi salgılayan canlının her duruma uygun olan fermon formülünü bilmesi hem de salgılanan maddeyle verilmek istenen mesajı diğer canlının anlayabilmesi gerekir. Fakat karıncalarda diğer böceklerden farklı olarak iletişim biraz daha farklıdır. Karıncalar, feromon sistemi dışında iletişim kurmak için bir başka sistemden daha yani akustikten faydalanırlar. Başka bir deyişle, konuşurlar.''
Kanay, şöyle devam etti:
''ABD'de Louisiana eyaletindeki New Orleans Üniversitesi'nden bir ekip, ''konuşan karıncaları'' incelemeye başlayınca daha da şaşırtıcı bir gerçekle karşılaştı. Arka bacaklarını, karın kısımlarındaki çok özel bir dikene sürterek çeşitli sesler çıkaran karıncalar, bu yöntemle dertlerini anlatabiliyorlar. Araştırmaya göre bunu yapan sadece yetişkin karıncalar değil larvanın içinde büyümeyi bekleyen karıncalar da aynı yöntemi kullanarak konuşabiliyor. Henüz yetişkinliğe erişmemiş yavru karıncalar, çıkardıkları seslerle bakıcılarından yardım isteyebiliyor ve acil durumlarda 'imdat' diye bağırabiliyor.''