Mağdurlara tazminat yolunu açacak süreci İzmir’de geçtiğimiz kasım ayında
kapkaççıların saldırısı sonucu kalçası ve bacağı kırılan 75 yaşındaki
Kore gazisi Cemil Demiröz başlattı. Dokuz
Eylül Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi’nde beş ay yatan Cemil Demiröz, 4 bin lirayı bulan
hastane masraflarının karşılanması için
avukatı aracılığıyla
İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Bedeninin yanı sıra ruhu da yaralanan Kore gazisi, olay nedeniyle duyduğu ıstırabının giderilmesi için 5 bin yeni lira manevi zararın kendisine ödenmesini istiyor. Kapkaç gazisi Demiröz’ün avukatı Abdullah
Öztürk, İçişleri Bakanlığı’na verdiği dilekçede, “Düşmana yenik düşmeyen gazi, gerekli önlemleri bir türlü alamayan güvenlik birimlerinin kusuru nedeniyle kapkaç
terörüne yenik düşmüştür.” diyerek, olaydan devleti sorumlu tutuyor.
Eğer 60 gün içinde Demiröz’ün zararı karşılanmazsa, İdare Mahkemesi’nde
bakanlık aleyhine
dava açılacak. Davalara konu olacak iddianameler toplumsal sorumluluk kavramına paralel “sosyal risk” teorisine dayandırılacak. Böylec
e devlet, kamu düzeni, güvenliğini sağlamak, vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak görevlerini aksattığından dolayı, kişilerin uğradığı zararı tazmin etmek durumunda kalacak. “İnsanların ödedikleri her bir
kuruş vergi, kendilerine can ve mal güvenliği olarak geriye dönmemiştir.” diyen Öztürk, dehşet verici boyutlara ulaşan,
hırsızlık, kapkaç,
gasp, yağma gibi suçların her bir
mağduru ve bunların yakınlarının
Gazi Demiröz gibi uğradıkları, maddi ve manevi zararlarından dolayı hukuken devleti sorumlu tutabileceklerini söylüyor.
Davalar, kapkaççılara değil doğrudan devlete karşı açılacağından dolayı olayın faillerinin yakalanıp yakalanmaması önemli değil. Ancak yerlerde sürüklenenlerin, uğradıkları zararın ne kadar olduğunu belgeleyerek suç tutanağına geçirtmeleri gerekiyor. Kafası
kaldırım taşlarına vurularak öldürülenlerin yakınlarının maddi ve manevi ızdıraplarının bedelinin ne olacağına ise mahkemeler karar verecek.
Avukat Öztürk’ün dilekçesinde öne sürdüğü gerekçeler,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun daha önce aldığı benzer kararlarla destekleniyor. Türkiye’deki terör mağdurları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM)’nden sonra aynı gerekçelerle Türk mahkemelerinde açtıkları davalar neticesinde devletten tazminat almaya hak kazanmıştı. Hatta
Sabancı Center’da 9 Ocak 1996’da yapılan suikasta,
Sabancı Holding Otomotiv Grup Başkanı
Özdemir Sabancı ve
Toyota-Sa Genel Müdürü
Haluk Görgün ile birlikte hayatını kaybeden sekreter Nilgün Hasefe’nin kızı ve 2 kardeşi İçişleri Bakanlığı’na karşı açtıkları tazminat davasını da aynı gerekçeyle kazanmışlardı. İçişleri Bakanlığı’nın temyiz isteğini görüşen Danıştay 10. Dairesi, mahkemenin kararını olayda “sosyal risk” değil “
hizmet kusuru” olduğu gerekçesiyle oybirliği ile bozmuştu. Ancak
İstanbul 4. İdare Mahkemesi kararında direnince dava Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından ‘sosyal risk’ ilkesi gereğince karara bağlandı. 11 yıl süren hukuk savaşı sonunda İçişleri Bakanlığı, mağdur tarafa 2 milyar maddi 10 milyar lira manevi
tazminat cezası ödemek zorunda kalmıştı.
Cemil Demiröz’ün tazminat talep eden dilekçesi 3 Mart’ta İçişleri Bakanlığı kayıtlarına girdi. Bakanlık, mayıs ayına kadar kapkaç mağduru gaziye ödemede bulunursa; can ve mal güvenliğini koruyamadığını kabul etmiş olacak. Aksi halde bakanlık aleyhinde dava açılacak. Her iki durumda da kapkaç mağdurları, devletin kapısına dayanarak Av.
Abdullah Öztürk’ün formülize ettiği hukuk mücadelesine girişecek. Açılacak bu davalar belli bir sayıya ulaşırsa, devletin ödemek zorunda kalacağı tazminat miktarları ciddi boyutlara ulaşacak. Bu durum kapkaççıların zulalandığı mahallelere Özel
Harekat timleriyle
baskın düzenleyen devleti, daha etkin, daha sosyal çözümler üretmeye zorlayacak.
ZAMAN