Kendisini ''
Atatürk Askeri'' olarak tanımlayan 7 çocuk babası Hasan Alanlı (80), AA muhabirine, çok
küçük yaşlarda Atatürk'ü gördüğünü ve çok etkilendiğini söyledi.
Alanlı, yaklaşık 60 yıl önce vatani görevine Diyarbakır'da topçu olarak başladığını daha sonra
Kore Savaşı'na katılmak üzere 33 günlük
deniz yolculuğunun ardından
silah arkadaşlarıyla bu ülkeye gittiğini anlattı.
Yaşadıkları ve gördüklerinin kelimelere sığmayacağını, çok kötü günler geçirdiğini ancak verdiği mücadeleden dolayı onurlu ve mutlu olduğunu belirten Alanlı, ''Birçok çatışmaya girdim. Gözümün önünde arkadaşlarım şehit oldu. Özellikle Resul Çavuş'un kollarımda son nefesini verişini hiç unutamıyorum. Atılan
bomba sonrası ağır yaralandı, benimle helalleştikten sonra da hayatını kaybetti. Onun şehit olduğu yerin toprağını Ankara'ya getirdim'' dedi.
-58 YILDIR ŞARAPNEL PARÇASI İLE YAŞIYOR-
Kore'de bulunduğu zaman diliminde unutamayacağı çarpışmalar yaşadıklarını ve kahramanca savaştıklarını ifade eden Alanlı, şöyle konuştu:
''Düşman bizi pusuya düşürdü. Bombalar üzerimize yağıyordu. Arkadaşlarım 'vatan sağolsun' deyip şehit oluyorlardı. Atılan bir bombanın şarapnel parçası ayağıma, yüzüme ve başıma isabet etti. Ağır yaralanmışım. Uzun süre hastanede kaldım. Başıma isabet eden şarapnel parçası
beyin zarıma yakın bir yerde kaldı Alındığı zaman
felç olabilirmişim. O yüzden parçayı almadılar. Bu nedenle 58 yıldır başımdaki bu şarapnel parçası ile yaşıyorum. Yapılan tedavinin ardından yeniden cepheye koşup arkadaşlarıma
yardım ettim.''
- KANIYLA TÜRK BAYRAĞI ÇİZMİŞ -
Bir çatışmada ise son mermisine kadar savaştığını ancak 9 arkadaşıyla düşmana
esir düşmekten kurtulamadığını anlatan Alanlı, şöyle devam etti:
''Tam 7 ay 23 gün esir kaldık. Türk askerine yakışır şekilde hiç
boyun eğmedik. Hep başımız dik oldu. Bize, sürekli dağda odun kestirip taşıtıyorlardı. Bir gün 9 arkadaşımla bir yolunu bulup, dağdan kaçmayı başardık. Ancak 7 arkadaşımın vurulduğunu öğrendim. Bir arkadaşımla bizim askerlerin bulunduğu yere geldiğimizde bizi düşman zanneden Türk askerleri üzerimize ateş açmaya başladı. Hemen gömleğimizi çıkarttık, elimizi bıçakla kesip kanımızla üzerine Türk Bayrağı çizdik. Bizi böylelikle tanıdılar. Orada geçen 14 ayın ardından tekrar Türkiye'ye döndük. Ancak yaşadıklarımı bugün bile unutamıyorum. Savaşlarda projektör kullanıldığı için evde çok aydınlık bir odada oturmak istemiyorum. Teşhir olacağımı düşünüyorum. Böyle bir iz kaldı bende.''