Sabih Kanadoğlu'nun Ergenekon Çetesi'yle ilişkisi mi var?
Eski
Yargıtay Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Frankurt'taki toplantısında, Ergenekon Çetesi'yle ilgili olarak, 'Ergenekon
soruşturması
Şemdinli gibi olmaya mahkûm' demiş. Yani açıkçası, Çete'nin soruşturmasını yapan
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nı tehdit ederek, 'Sen bu çete soruşturmasını yapmaya devam edersen, sonun Şemdinli Savcısı gibi meslekten
ihraç edilmek olur' demeye getiriyor.
Okuyucularımız Sabih Kanadoğlu'nu yakından tanıyorlar. Kanadoğlu, hukuku zorlayarak kendi subjektif görüşlerine göre 'formüller' bulmakla ünlüdür. Yargıtay Başsavcılığı sırasında, kendisini '
Türkiye Başsavcısı' sayarak, hem Adalet Bakanı'nın hem de mahallin Cumhuriyet Savcılarının yetkilerini kullanıp Recep
Tayyip Erdoğan dâvasında hukuka aykırı zorlamalarda bulundu ve 3
Kasım Genel Seçimleri'ne sadece 10 gün kala, 23
Ekim 2002'de AK Parti'nin kapatılması istemiyle dâva açtı. Daha önce, 8
Eylül 2001'de AK Partili kurucu üyeler için
Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru da reddedilmişti.
Kanadoğlu, Yargıtay Başsavcılığı'ndan ayrıldıktan sonra da hukuku kullanarak siyasî dayatmalarda bulunmaya devam etti. Onu herkes, Cumhurbaşkanı seçmek için 367 oy gerektiği formülünden hatırlayacaktır. Ne yazık ki, hukuka
takla attıran bu iddiası, Baykal'ın da gayretleriyle AYM tarafından kabul gördü ve Türk hukuk tarihine gölge düşüren bu karar ortaya çıktı. Kanadoğlu, son Anayasa değişikliklerinde de, lâiklikle ilgisini şekil denetimine sokarak hukuka aykırı dayatma konusunda hukukçulara
parmak ısırttı.
Kanadoğlu, şimdi de kalkmış, Ergenekon Çetesi soruşturması Savcısı'nı tehdit ederek suç işliyor. Aynı zamanda, eski bir Yargıtay Başsavcısı sıfatıyla 'yargılamayı etkilemeye teşebbüs' ederek, TCK'nın 288. maddesine göre açıkça suç işliyor.
Diğer taraftan, bütün jakoben oligarşi ekibi gibi, AK Parti'nin kapatılma dâvası için, 'Değil yüzde 47, yüzde 97 oy alsa bile bu dâva açılır' (Geçen yıl Baykal'ın söylediklerine ne kadar benziyor) diyor. Halkı cahil görüyor; Diyanet İşleri'ne ve
Ertuğrul Günay'a da
hakaret ediyor.
Kanadoğlu'nun, özellikle Çete Savcısı hakkındaki görüşlerini değerlendirince, ister istemez aklımıza şu sorular takılıyor:
Kanadoğlu, Savcı'yı neden tehdit ederek engellemek istiyor?
Ergenekon Çetesi'nin çökertilmesini istemiyor mu?
Bu çete çökertilirse, 'ulusalcıların' maskesinin düşeceğini ve
darbe provokasyonları yapamayacaklarını mı düşünüyor?
Soruşturma ilerletilirse, ucunun kendisine veya yakınlarına ulaşacağından mı endişe ediyor?
Yoksa Kanadoğlu'nun da çeteyle bir ilişkisi mi var?
Biz, Kanadoğlu 'nun bu şekilde bir ilişki içinde olduğunu sanmıyoruz. Ancak, Kanadoğlu'nun bu beyanından sonra, kamuoyuna bir açıklama borcu olduğunu ve Cumhuriyet Savcılarının bu beyanını TCK'nın 288. maddesi açısından değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Hasan Celal Güzel/
Radikal