Kanadoğlu,
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)
Çanakkale Şubesi'nin düzenlediği, "Hukuk Devleti ve
Yargı Bağımsızlığı" konulu bir konferans verdi.
CHP İl Başkanı
Serdar Soydan ve DSP İl Başkanı Ceyhun Duman'ın da katıldığı konferansta Kanadoğlu, Türkiye'de genel başkan cuntası olduğunu söyledi.
Belediye sosyal tesislerindeki konferansta konuşan
Sabih Kanadoğlu, "
Siyasi partilerde genel
başkanlık cuntası, bir duygu gibi kendisini göstermektedir." dedi. Siyasi parti başkanlığının bir noktadan sonra yapılmaması gerektiğini söyleyen Kanadoğlu,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklendi. Kanadoğlu, "Bir parti
iktidar olduysa, neden genel başkanı başbakan olabilmektedir? Neden bu başbakan, partinin milletvekillerini kendisi seçebilmekte ve hattâ sıralamasını bile yapabilmektedir? Hattâ daha da ileri giderek, istediği bir arkadaşını
cumhurbaşkanı bile seçebilmektedir. Bu, genel başkanlığın tek kişi diktasına dönüşmesindendir. Yargıyı
baskı aracı olarak kullanması halinde bu
demokrasi değil, bir diktadır. Bu rejimin adı faşizmdir. Eğer bu diktaya bir de dini eklerseniz, dinci dikta olur. Siyasi iktidarlar, kendilerine gerekli olan gençleri ve kadınları geleceklerini tehlikeye sokacaklar diye almıyorsa, gençleşmeyen bir partinin iktidarının devam etmesi mümkün değildir." şeklinde konuştu. Çarenin halkta olduğunu ifade eden Kanadoğlu, "Türk halkı, 'Böyle bir idareye layık değiliz.' dediği anda bu yolda direnenler ayaklarını sıkı atmak zorunda kalacaktır." ifadelerini kullandı.
Demokratik
açılıma da değinen
Sabih Kanadoğlu, şunları kaydetti: "Açılım, Türkiye'nin bütününde yapılmalıdır. Ülkenin belirli bölümlerinde demokratik açılımdan bahsetme olanağı yoktur. Bunu Türkiye'de yapacaksanız, yurttaşların hepsine imkan sağlayacaksınız. Laik devleti sarsmayacaksınız. Seçimlerde yüzde 10 barajını aşağıya indireceksiniz. Başkaları bir şeyler istiyor diye ona göre hareket etmek halka kötülüktür. Hiçbir şey söylemeden
açılımı harekete geçirmek halkı aldatmaktan ileri gitmez."
Kanadoğlu, çağdaş demokrasinin
egemen olduğu, herkesin birbirine saygı duyduğu, dinin siyasete alet edilmediği bir ülkede yaşamak istediğini söyledi. Bunun çaresininse Atatürk'ün çizdiği yolda yürümekten geçtiğini sözlerine ekledi. (CİHAN)