Kurumların araç saltanatından vazgeçmemesine tepki gösteren banka yöneticileri, "Sanki 3 banka kamunun otomobil tedarikçisi gibi kullanılıyor.” dedi.
Kamu bankalarının başı, VIP araçlarla dertte. Vakıfbank, Halk Bankası ve Ziraat Bankası, maaş ödemeleri için açılan hesaplar karşılığında kamuya tahsis ettiği binlerce aracı geri alamıyor. Mevzuat gereği 2013 sonunda teslim alınması gereken VIP araçlar, iade edilmiyor. Bu araçların milyonlarca liralık giderleri ise halen kamu bankaları tarafından karşılanıyor. Sadece Vakıfbank’ın 398 araç için yıllık gideri toplam 12 milyon 817 bin TL. Bu durum, halka açık şirketler olan bu bankaların yöneticilerini ileride açılabilecek davalar nedeniyle tedirgin ediyor.
Kamu bankaları, kendilerinde mevduat hesabı açtırmaları karşılığında eskiden beri bakanlıklar ve kamu kurumlarına araç tahsis ediyor. Bu araçların bir kısmı hibe edilirken bir kısmı da kiralama yöntemiyle kullanıma sunuluyor. Satın alma ve kira giderinin yanı sıra vergi, sigorta, bakım onarım ve akaryakıt giderleri de bankalar tarafından karşılanıyor. Fakat 2012’de çıkan Kamu Haznedarlığı Tebliği’nin 7. maddesi ile kamu kurumlarının bankalardan faiz dışında menfaat sağlamaları yasaklandı. Tebliğin yürürlüğe girmesinden önce imzalanan protokoller için tanınan süreler de 2013’te doldu. Buna rağmen VİP araçlar halen tahsisli kurumların kullanımında.
Bankacılık sektörü zaten Rekabet Kurumu’nun verdiği cezalarla oldukça sıkıntılı günler yaşıyor. Alınan bilgilere göre kamu kurumlarının kullanımına sunulan taşıt sayısı, toplamda binlerle ifade ediliyor. Bunlar arasında lüks sınıfa giren son model araçlar da var. Başta Başbakanlık olmak üzere çeşitli bakanlıklar, valilikler, belediyeler, il özel idareleri, kaymakamlıklar, üniversiteler ve diğer kamu kurumları bu imkandan istifade ediyor. Banka yöneticilerini zorlayan kısmı ise bu kurum ve kuruluşların araç saltanatından vazgeçmeye yanaşmaması. Mevcut konjonktür gereği banka idarecileri de bu araçları isteyemiyor. Bu araçlardan vazgeçilip tamamen ilgili kurumlara hibe edilmesi isteniyor. Fakat bu durumda banka yöneticileri, ileride yapılacak incelemelerde suçlu duruma düşmekten korkuyor. Çünkü kamu bankaları BDDK, Sayıştay, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu denetimine tabi. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu da (SPK) halka açık şirket konumunda olan bu bankaları denetliyor. Banka yöneticileri yapılan bir denetimle hem bankayı zarara uğratmaktan hem de küçük yatırımcıların zarara uğratılması ihtimali dolayısıyla sorumlu olmaktan çekiniyorlar. Bu nedenle araçlarla ilgili nihai kararı bankaların yönetim kurullarının alması seçeneği üzerinde duruluyor.
Sadece Vakıfbank’ın kamuya tahsisli yaklaşık 400 taşıtı bulunuyor. Bunların 50’den fazlası Başbakanlık kullanımında. Bunun yanı sıra İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, TOKİ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ, KİPTAŞ, TRT, TİKA, Devlet Su İşleri (DSİ), Gümrük Müsteşarlığı, Tekel Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, KOSGEB, EPDK, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Diyanet Vakfı, belediyeler, valilikler, üniversiteler ve birçok genel müdürlük bulunuyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bağlı bulunduğu bir Başbakanlık yetkilisi, “Halka açık bir bankanın bu şekilde masrafa sokularak zarar ettirilmesi doğru değil. Karşılıksız bir şekilde yüzlerce araç kamu kurumlarına dağıtılıyor. Sanki bu banka kamunun otomobil tedarikçisi gibi kullanılıyor.” diye şikayet ediyor. Fakat mevcut şartlar içerisinde kendilerinin de elinin kolunun bağlı olduğu itirafını yapıyor.