Kılıçdaroğlu,
AK Parti tarafından yürütülen demokratik
açılım sürecini değerlendirerek, AK Parti, DTP,
PKK üçgeninde birtakım görüşmeler yapıldığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, AB'nin de
Ergenekon konusunda çifte standart uyguladığını iddia etti. Kılıçdaroğlu,
Başbakan'a güvenmedikleri için de kapalı kapılar ardında
kamerasız görüşmek istemediklerini vurguladı.
Sosyal Demokrasi Derneği tarafından organize edilen "Biraz sesiniz çıksın" konulu konferansa katılmak üzere Eskişehir'e gelen Kılıçdaroğlu, yerel bir televizyon kanalında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, demokratik açılım sürecinin
adalet duygusuna ciddi bir travma oluşturduğunu iddia etti. Terörün sonlanmasına ve
teröristlerin teslim olmasına kendilerinin de
taraftar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Ama hiçbir koşul olmadan teslim olunmalı. Toplumsal barışın bir parçası olacaksa af bile konuşulabilir." diye konuştu.
Terör örgütü üyelerinin sınırda yargılanmasını da eleştiren Klıçdaroğlu, 50 bin kişinin toplandığı bir yerde yargıcın
baskı altında olmadan karar verebileceğini kimsenin söyleyemeyeceğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, demokratik açılım sürecinin cumhuriyet tarihinin en büyük ayrışım ve
ayrılık süreci olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, "Başbakan önümüzdeki günlerde ABD'ye gidecek. Herhalde burada bunlar konuşulacak, planları ellerine verilecektir." ifadesini kullandı.
"
CHP'Yİ YANINA ALMAYA ÇALIŞIYOR"
Başbakan Erdoğan'ın CHP lideri
Baykal'dan talep ettiği görüşme konusuna da değinen Kılıçardoğlu, 80 milyonu ilgilendiren bir konunun kapalı kapılar ardında konuşulamayacağını ifade etti.
Başbakan Erdoğan'e güvenmedikleri için kapalı kapılar ardından kamerasız bir görüşmeyi Baykal'ın kesinlikle kabul etmeyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Sayın Başbakan'ın Baykal ile görüşmeye ihtiyacı varsa biz buna varız. Ama kayıtlı görüşme yapacaksa varız. Kapalı kapılar ardında kamerasız görüşmeyi kabul etmiyoruz. Biz, CHP olarak Başbakan'a güvenmiyoruz. Çünkü Başbakan'ın sabah söyledikleri ile
akşam söyledikleri birbirine uymuyor. Kapalı kapılar ardından 70-80 milyonu ilgilendiren bir konu gizli görüşülemez. Siz neyi gizli görüşeceksiniz? Bizim görüşümüz belli. Bu konuda geçmişte raporlar hazırladık. Başbakan acaba 'ben dışarının etkisiyle CHP'yi yanıma alabilir miyim?' diyorsa hiç gelmesin. Bu konuda Başbakan baş başa kaldı. Bakalım nasıl çözecek? Macun tüpten çıktıysa, onu tüpe geri koymak zor olur. Bunun ağır bedelleri olur."
"AB ERGENEKON'DA ÇİFTE STANDART UYGULUYOR"
Devam eden
Ergenekon davası sürecine de işaret eden Kılıçdaroğlu, AB'nin bu konuda çifte standart uyguladığını iddia etti.
Kılıçdaroğlu, "Ergenekon operasyonu AK Parti
demokrasisidir. AB de bu konuda çifte standart uyguluyor. Oysa AB bu konuda daha sert yaklaşabilirdi. Ama yapmadı. Aksine destekledi. İddianamesi olmayan, ne ile suçlandıkları belli olmayan insanlar cezaevlerinde. Böyle bir mantık var mı? Potansiyel suçlularla hayatında suç işlemeyen insanlar bile cezaevinde.
Ergün Poyraz'ın ne suçu var hala anlamış değilim. Sadece kitapları var. Mustafa
Balbay, Mehmet
Haberal. 4 tane AK Parti karşıtı yayın yapan, televizyonların sahipleri içerde. Bu tesadüf mü? Ayrışma en tehlikeli olgudur. Ayrışmayı reddedeceğiz. Elbette görüşlerimiz, inançlarımız ayrı olabilir, ama biz birbirimize saygı duymalıyız." şeklinde konuştu.
Telefon dinleme olayına da işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Başbakan'ın ses kaydı bir medyada yayınlandı. Hemen
Aydınlık dergisine
baskın yapıldı. Niye, çünkü o Başbakan. Peki, o zaman bu yasadışı da niye yapılan diğer dinlemelerle ilgili baskınlar yapmıyorsunuz? Yargıçlar bugün
telefonla konuşamaz hale geldi. Yargıcın kendini güvende hissetmediği bir ortamda vatandaş ne yapsın? Bir korku imparatorluğu kuruluyor." (CİHAN)