İşte Oğur'un yazısının ilgili bölümü:
Başbakan “Yaşadıklarımızı anlatsam
ülke bunu kaldıramaz” diyor.
Mesela, yaşadıklarından biri, dönemin MGK Genel Sekreteri’nin, Başbakan olduğu sırada Abdullah Gül’e “Ben senin yerinde olsam, karının örtüsünü çıkarırım” demesi, Gül’ün herhalde “kurumları yıpratmamak” için hak ettiği cevabı vermeyip “Kendi kararı” demesi üzerine ise “İnsan karısına hâkim olamaz mı” gibi hanzoca bir
cevap vermesi olabilir mi? (Bkz.
Balbay Günlükleri)
Valla bunun gibi şeylerse kaldırabiliriz herhalde. Anlatın bence Sayın Başbakan.
Biz bir haftadır neleri kaldırdık. Kendi halkını kırmızı düşman kuvveti yapıp savaş oyunu oynayan, güya yalancıktan oynadığı bu oyunda bile “Mahalle adları bile Sofular,
Hırka-i Şerif. Bunları tepelemek,
İsrail gibi yapmak lazım, irticaya bir kez bulaşan arınamaz, defterleri dürülmeli” gibi konuşmaktan kendini alamayanları kaldırmış bir toplumdan bahsediyorsunuz. Her şey 10 gün öncesi gibi değil.
Bence siz de, sizi gaza getirip aranızı bozmak istemediğim
İlker Başbuğ’a şunu sorun lütfen:
Bir asker
Allah Allah diyerek düşmana hücum etse. O sırada bir kurşun sağ ayağında patlasa. Allah diyerek yere düşse. Tedavi için acilen
Gülhane Askerî Tıp Akademisi’ne kaldırılsa. Acı haberi alıp hastanenin önüne koşan, babaannelerimiz gibi değil de siyasi bir simge olan türbanla başını örtmüş annesinin içeri girmesi için kaç rejim krizi çıkması, kaç
muhtıra verilmesi, anayasanın değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyen kaç maddesinin değişmesi gerekir?
YILDIRAY OĞUR-TARAF