Acaba
sınır ötesi operasyonlar başarılı oldu mu? Herkes bunu merak ediyor. İşin içinde biraz da, önceki operasyonların netice vermemiş olmasının beslediği şüphe var. "
Başarı" için
PKK'nın zayiat rakamı aranıyor. Öyle,
kamp tahribatı falan kesmiyor.
Onun için bir
gazete, kamuoyunu tatmin babında, herhangi bir bilgiye dayanmadan "300 ölü" başlığını atıyor. Oysa bir askeri harekâtın amacı düşmanı "Bire kadar kırmak" değildir.
Amaç, düşmanın savaş iradesini çökertmektir. Bombardımanlar,
ölümler onun içindir. "Düşman" nihayetinde "Benim bu güçle başa çıkmam mümkün değildir, daha fazla direnmek bire kadar kırılmaktır" psikolojisine varırsa, savaşma gücü çökmüş demektir. Acaba PKK son harekâtla bu noktaya varmış mıdır? Muhtemelen henüz değil. Akıllı olsa varır, ama gene de, pazarlık yapmayı ve sonucu olabildiğince az zararla kapatmayı ister. Onun için de kuyruğu dik tutma imajı sergilemeye çalışır. Af talepleri falan bunun içindir. "Akıllı olsa varır" dedim. Çünkü terörle netice alma politikası yolun sonuna gelmiştir. Şu andan itibaren PKK'nın
ümit beslemesi için iki şart gereklidir:
1. Ben bir gün
Türkiye'nin askeri gücünü çökertirim. 2. Sonuçta Türkiye'ye
boyun eğdiririm.
Bu mümkün mü? Buna karşılık Türkiye, terörü bitirmek için bütün şartları hazırlamıştır:
1. Bir kere uluslar arası
destek sağlanmıştır. Amerika'nın tavrı nettir,
Avrupa en azından müsamahakardır. Bölge ülkelerinden tepki yoktur. Bağdat'ın
Kürt kanadı bile
Talabani ağzından "Ne yapalım, Türkiye ile savaşalım mı?" noktasındadır.
2. Türkiye'nin askeri güç gösterisi, netice alıcı vasfını ayan - beyan sergilemiştir.
3.
Ankara'da siyasi irade ile askeri irade arasında uyum vardır. Üstelik burada siyasi irade öncelikli bir durum söz konusudur.
4. PKK'nın sosyal tabanı erimektedir. Ak Parti'nin
bölgede elde ettiği başarı açıktır.
5. Ak Parti'nin bölgeye yönelik
hizmet politikası, uzun vadede, çok daha sağlam bir ilişki için yeterli imkanı vermektedir.
6. Bölgeye yönelik
sivil kardeşlik hareketi, her vesile ile devreye girmektedir.
7. Ve Ankara, sivil-asker ortak tavrı ile, "Dağ"a "Pisi pisine ölmek zorunda değilsiniz" anlamında bir "Kurtulma" yolu açmaktadır.
Dağda kalmak bugün veya yarın ölüme davetiye çıkartmaktır. "Dağda kalanların zafere ulaşacağı" söylemini seslendirmek, onlara "Yeni bir operasyon dalgasını bekleyin ve ölün" demektir. Ben buradan "PKK'nın bitiş süreci" değerlendirmesini yaptığımda, PKK'nın mutlak zaferine inanan bazı vatandaşlar küfürlü cevaplar yazıyorlar. Oysa o tavır, "Daha çok ölüm" tavrıdır. Ama başkalarının canı üzerinden ölüm tavrıdır. Bu noktada "Operasyonun başarısı daha çok ölüme bağlı" yaklaşımı ile, "İşte PKK hâlâ ayakta, hadi öldürsenize!" diyenlerin tavrı birbiri ile örtüşmektedir. Evet PKK'nın bitiş süreci açık ve net bir şekilde başlamıştır. PKK bugüne kadar şöyle veya böyle devam etti. Bir yığın spekülasyon yapılabilir.
Uyuşturucu kaçakçılığı,
silah kaçakçılığı, olağanüstü halin bir kesime sağladığı imkanlar, siyasetçi - asker ilişkilerindeki problemler vs...
Ben, Ak Parti
iktidarının, bu tür iddiaları doğrulayacak oluşumlara
prim vermenin, kendileri adına
intihar olacağını bildiğini düşünürüm. Ülkenin canını dişine taktığı bir zamanda birtakım odaklar
rant devşirecekler ve bunun günahını iktidar çekecek, bu oyuna gelmeyeceklerdir. Şu anda benim gördüğüm, siyasi ve askeri iradenin, mümkün olduğu kadar az sosyal sancı doğuracak bir çözümü aradığıdır. -En az çatışma olsun. Belki en az ölüm olsun.
-Dağa çıkış dursun.
-Dağdan inilsin.
-Toplum dışlanmışlık duygusundan kurtulsun.
-Şehit yakınları huzursuz olmasın.
-Kardeşlik vurgusu en öne çıksın.
"Operasyon"
evet, ama sadece askeri nitelikte değil. Aslında bir "Daha çok ölüm" operasyonu değil, "Daha çok hayat" operasyonu...
Türkiye bunu başarmalı. PKK'ya sözü ulaşan varsa, asıl bunu söylemeli.
AHMET TAŞGETİREN/BUGÜN