Türkiye'nin, 11
Aralık 1997 tarihinde Japonya'nın Kyoto kentinde imzalanan BM
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin Kyoto Protokolüne katılmasının uygun bulunduğuna ilişkin
kanun tasarısı,
TBMM Başkanlığına sunuldu.
Tasarının gerekçesinde Türkiye'nin, uluslararası toplumun en önemli
gündem maddelerinden olan çevre konularına büyük önem verdiği belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
''Özellikle son yıllarda önemi artan iklim değişikliği konusu da çevre alanındaki öncelikli konular arasında yer almaktadır.
İklim değişikliği, günümüzde salt bir çevre sorunu olarak görülmekten çıkmış ve çok ciddi sosyo-
ekonomik sonuçlara yol açabilecek ve hatta
ülkelerin güvenliğini tehdit edebilecek boyutta bir sorun olarak ele alınmaya başlanmış, ülkelerin sürdürülebilir
kalkınma çabalarını ciddi ölçüde sekteye uğratabilecek potansiyeli ile uluslararası gündemin üst sıralarına tırmanmıştır.
Ülkemiz, iklim değişikliği ile mücadele konusunda uluslararası toplumla birlikte hareket ederek, 1992 tarihli BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMİDÇS), 2001 yılında Marakeş'te yapılan BMİDÇS'nin 7.
Taraflar Konferansında özgün şartlarının tanınmasını müteakip, 2004 yılında taraf olmuştur.
Sözleşmenin 1995 yılında Berlin'de gerçekleştirilen 1. Taraflar Konferansında, 2000 yılından sonraki dönemler için belirli zaman dilimleri içinde, 'Sayısal
sera gazı azaltım veya sınırlandırma' konusunda
politika ve tedbirleri detaylandırmaya odaklı başlatılan süreç, 1997 yılında Japonya'nın Kyoto kentinde yapılan 3. Taraflar Konferansında ortak eylemlerin genel çerçevesini çizen Kyoto Protokolünün benimsenmesiyle sonuçlanmıştır.''
-KYOTO PROTOKOLÜ-
Sözleşmeye taraf olan ülkelerin, 1997 tarihli Kyoto Protokolüne taraf olmaya çağrıldığı kaydedilen gerekçede, Protokolün 16
Mart 1998 tarihinde New York'ta imzaya açıldığı ve bir yıl süreyle imzaya açık kaldığı hatırlatıldı.
2005 yılında 55 ülkenin taraf olmasıyla yürürlüğe giren Protokole, 177 ülke ve AB'nin taraf olduğu anımsatılan gerekçede, Protokolün ilk yükümlülük döneminin 2012 yılında sona ereceği hatırlatıldı.
-TÜRKİYE'NİN SAĞLAYACAĞI YARARLAR-
Türkiye'nin Kyoto Protokolüne taraf olmayan çok az sayıdaki ülkeden biri olduğu ifade edilen gerekçede, iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları çerçevesinde Türkiye'nin, 2004 yılında Sözleşmeye taraf olduktan sonra 1997 tarihli Kyoto Protokolüne de taraf olmaya davet edildiği bildirildi.
Gerekçede, Türkiye'nin Protokole taraf olmasının sağlayacağı yararlar da şöyle sıralandı:
''Ülkemizin, kurucu üyelerinden olduğu BM'nin saygın bir ülkesi olarak, Protokol'e taraf olması, uluslararası gündemin en öncelikli ve acil sorunlarından biri haline gelen iklim değişikliği ile mücadele konusundaki kararlılığını ve uluslararası toplumun güvenilir bir ülkesi olduğunu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.
Protokole taraf bir Türkiye'nin, hemen hepsi Protokole taraf olan Sözleşmeye taraf ülkeler nezdinde itibarı ve 2012 sonrasına ilişkin müzakerelerde ağırlığı artacak, iklim değişikliği ile mücadele konusunda 2012 sonrasının şekillenmesinde ülkemiz kendi özgün koşullarını daha iyi müzakere edebilecektir.
Kyoto Protokolü kapsamındaki uluslararası rejime katılacağımız için, özel sektörde
sera gazı salım azaltımı için yapılabilecek projeler daha kolay
teşvik edilebilecek ve özellikle uzun vadede başta enerji güvenliği olmak üzere ülke ekonomisine katkı sağlanabilecektir.
Kyoto Protokolü, AB çevre müktesebatının bir parçasıdır. AB, Protokolün yerini alacak olan yeni anlaşmayı da müktesebatına dahil edecektir. Dolayısıyla, 2012 sonrasını önemseyen AB, ülkemizin Protokole taraf olarak, geleceğe yönelik hazırlıklarını bir an önce başlatmasını istemektedir.
Ülkemizin Kyoto Protokolüne taraf olması halinde, AB ile iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konularında ve AB müktesebatına uyum bağlamında
işbirliği olanaklarını geliştirmesi de mümkün olacaktır.''
-İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ-
Gerekçede, iklim değişikliğinin, BM'nin öncelikli konularından biri haline geldiği ve BM
Güvenlik Konseyinin gündemine alındığı bir dönemde, Kyoto Protokolü'ne taraf olmuş bir Türkiye'ye, BM
Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği için avantaj sağlayacağı görüşüne de yer verildi.
AA