EKREM DUMANLI - ZAMAN
G-20 Zirvesi'ne katılmak üzere
Fransa'ya giden
Başbakan,
KCK soruşturmasında tutuklanan isimlerle ilgili eleştirileri cevapladı: "KCK İmralı'ya dayanıyor mu, dayanmıyor mu? Buna bakmadan sahip çıkılması üzücü. Diyorlar ki,
ders vermek suç mu? O dershanenin kapısında
teröristin ismi yazılı.
Devrimden söz ediliyor. Devrim
silahla yapılır."
Başbakan
Tayyip Erdoğan, dün
Avrupa turunun ikinci ayağına başladı. Al-manya'dan Fransa'ya geçen Erdoğan, uçakta beraberindeki
gazetecilerin sorularını cevapladı. Terör
örgütü
PKK'nın
çatı kuruluşu KCK'yla ilgili önemli uyarılar yaptı. İsim vermeden Prof. Dr.
Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu'nun KCK kapsamında tutuklanmasına ilişkin eleştirileri değerlendirdi.
Yargı sürecine dikkat çeken Erdoğan,
iddianame yazıldığında her şeyin ortaya çıkacağının altını çizdi. Ardından KCK'ya sahip çıkan yazarlara kendilerini gözden geçirmelerini
tavsiye etti. "KCK denilen örgüt nedir? Başında kim var? Bu yapılanmanın dayandığı yer bellidir. Bunun PKK
terör örgütüyle bir ilişkisi olmadığını mı iddia ediyorlar?" diye soran Erdoğan, söz konusu yazarları ciddi araştırma yapmamakla eleştirdi. Başbakan, "Biz filancayı tanıyoruz; bu
dava bizi kuşkulandırıyor." gibi yaklaşımlara ise üzüldüğünü söyledi.
Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: "Bu iş İmralı'ya dayanıyor mu, dayanmıyor mu, ona bakılmalı. Deniliyor ki, 'Siyaset Akademisi'nde ders vermiş. Ders vermek suç mu?'. Ders vermek suç değil ama derste ne söylüyorsun o önemli. Dershanenin kapısında bir
teröristin ismi yazılı. Devrimden söz ediliyor. Devrim silahla yapılır. Savcılık,
teknik takip yapmış ve bunları yakalamış."
Almanya temaslarını bitirdikten sonra önceki gece G-20 Zirvesi için Fransa'nın
Cannes kentine geçen Başbakan Erdoğan, uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerle sohbet etti. Erdoğan, sohbette
Almanya'nın PKK konusundaki tavrı, terör örgütüne yönelik operasyonlar, KCK soruşturması kapsamındaki son tutuklamalar ile Van depreminin yaralarının sarılması çalışmalarına ilişkin soruları cevaplandırdı. Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
MERKEL, İLK KEZ BU KADAR AÇIK KONUŞTU
Almanya'dan PKK'ya akan paralarla ilgili Alman makamlarına
belge veya bilgi verdiniz mi?
Belgeyi, bilgiyi sürekli önlerine koyuyoruz. Almanya Cumhurbaşkanı'na da anlattım. Bizim istihbarat örgütleri, onların istihbarat örgütlerine bunları veriyor. Ama tüm bunlar onlara verildiği halde, maalesef neticelerini alamadık.
Almanya'da PKK için toplanan para hususunda 6 milyon
Euro rakamına nasıl ulaştınız?
Bu rakam 2009-2010 döneminde Almanya'da tespit edilen rakam. Ama daha bilinmeyen kısmı da var:
Uyuşturucu, insan kaçakçılığı... Bunlar da paraya dönüştüğünde, o rakamın kaça tekabül edeceğini siz düşünün.
Alman Şansölyesi Merkel basın toplantısında adını da vererek PKK ile mücadele edeceğini açıkladı, nasıl karşıladınız?
Bu kadar açık ilk defa konuştu.
Basın toplantısında da bunu tekrar etti. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün buraya gelmesi, gerekse bizim bu süreci belgeleri de gün yüzüne çıkararak iyi yürütmemiz, işi bu noktaya getirdi. Ayrıca RTL Televizyonu'nun ve parti binasının basılması gerçekleri görmelerini sağladı. Bu durumlardan sonra, sanırım artık bu soruna daha farklı yaklaşacaklardır. Bizim ziyaretimizle ilgili alınan
tedbirleri gördünüz. Bizim ülkemizde bile bu kadar tedbir yok. Ben bu denli yoğun bir tedbir alındığını görmemiştim.
Bu konuda Avrupa genelindeki manzaradan memnun musunuz?
Fransa, Almanya,
İngiltere hepsi "PKK terörist" diyor. Fakat yine de Avrupa, geneli itibarıyla bu işte beklediğimiz samimiyeti göstermiyor. Mesela İngiltere yakalıyor, salıyor, Avusturya'ya yolluyor. Neden bana göndermiyorsun? Aramızda suçluların iadesi anlaşması var oysa. Eskiden idam cezasını bahane ediyorlardı. Şimdi bu da yok.
Medyada KCK operasyonuyla ilgili olarak "
Hani terörle mücadelede
demokrasi sınırları içinde kalınacaktı?" türünden eleştiriler yer alıyor. Ne diyorsunuz?
Şunu çok açık söyleyeyim: KCK'ya sahip çıkan arkadaşların kendilerini gözden geçirmeleri lazım. KCK denilen örgüt nedir? Bunun başında kim var? Kime dayanıyor? Bu arkadaşlar bu konular üzerinde galiba ciddi araştırmalar yapmadılar. Arkadaşlarımızın tüm bunlar üzerinde durmaksızın, bu işi sahiplenmeleri; "Nereye götürür? Ne olur?" türünden ifadeler kullanmaları gerçekten üzücüdür. Bu iş İmralı'ya dayanıyor mu, dayanmıyor mu, ona bakılmalı.
Medyadaki bu eleştiriler iyi niyetli ama...
Yargı sürecinde her şey ortaya çıkacaktır. Deniliyor ki, "Siyaset Akademisi'nde ders vermiş. Ders vermek suç mu?". Ders vermek suç değil ama derste ne söylüyorsun o kısmı önemli. Dershanenin kapısında bir teröristin ismi yazılı. Devrimden söz ediliyor. Devrim silahla yapılır. Savcılık teknik takip yapmış ve bunları yakalamış.
Yazar arkadaşlarımızın, bu konuyu yazarken, "Biz filancayı tanıyoruz; bu dava bizi kuşkulandırıyor" gibi yaklaşımlar sergilemeleri uygun değildir. Bu yapılanmanın dayandığı yer bellidir. Bunun PKK terör örgütüyle bir ilişkisi olmadığını mı iddia ediyorlar? İddianame yazıldığında her şey ortaya çıkacak.
'KİMYASAL SİLAH' İDDİASI İFTİRA
Kazan Vadisi'nde yapılan operasyonla ilgili olarak kimyasal silah iddiasına dair haberlere ne diyorsunuz?
Tamamen
iftira. Türk Silahlı Kuv-vetleri'nin Kazan Vadisi'nde yaptığı operasyonlar, tamamıyla Hava Kuvvetlerimiz tarafından icra edilmiştir. Uçaklar tabii ki oradaki mağaraları bombalarla tarümar etti. Ama o tür bir şey asla söz konusu değildir. Kaldı ki bunların hepsi (etkisiz hale getirilen PKK'lılar) Malatya'da
Adli Tıp'ta bulunuyor. Orada DNA testine varıncaya kadar gerekli bütün çalışmalar yapılmaktadır. Her şey hukuk içerisinde yürütülüyor.
Van depreminde
son durum nedir?
Van'daki
dayanışma bizim için çok önemli. Ama
CHP çıkıyor ve diyor ki, "Oradaki ruhsatları
AK Partili belediye başkanı verdi". Yani üç-beş tanesine ruhsat vermiş olsa bile, bu binaların müteahhitlerini veya yapı denetim kuruluşlarını niye sormuyorsun? Neden sadece belediye başkanına yükleniyorsun? Eğer belediye başkanı suçluysa, o da cezasını alsın ama bu kadar
küçük oynama! Buradan
rant elde etme peşinde olma! Sen CHP olarak, CHP belediyeleri olarak ne yaptığını anlat. Ne yaptın? Orada hükümet var, STK'lar var, AK Parti belediyeleri var. Biz belediyelerimizle oturduk ne yapacağımızı konuştuk: Oradaki köyleri belediyelerimize dağıttık ve belediyelerimiz oraların bakımıyla mesul olacak. Biz böyle çalışıyoruz.
Kalıcı konutlar ne zamana yetişir?
Allah'ın izniyle, fevkalede bir şey olmazsa, 8 ayda oradaki konut sorununu da çözeceğiz. Orada dayanışma çok önemli. Malum, ben hemen ilk gece Van'a gittim. Oradan Erciş'e geçtim. 10 saat sonra döndüm,
enkaz gezerken baktım polisler bir grubu çevirmiş. Tabii polis kim kimdir tanıyor. Biri laf attı, "Sayın Başbakan 10 saattir kimse gelmiyor". Derdi beni
tahrik etmek. Oysa ben oradayım, iş makineleri herkesin gözü önünde çalışıyor, benim valim elindeki bütün imkanları Van merkez için seferber etmiş, Erciş'e daha sonra yetişenleri yönlendirmiş. Öte yandan aynı yerde, baktım enkazın yanında ateş başında mahzun bir adam. Eşi ve çocukları enkaz altında. "Başın sağ olsun" dedim. Kucakladık, sarıldık. Gayet mütevekkil. Sadece gözlerinde birkaç damla yaş var. Ayrıca AK Partili. Bu acıyı bile istismara kalkıyorlar. Lütfen bu tür adamlara TV'lerde, gazete sayfalarında yer vermeyin. Bunlar, teröristler için belediye olarak yas ilan ediyorlar. Depremde hayatlarını kaybeden 601 vatandaşımız için ise hiçbir duyarlılık göstermiyorlar.