İtiraf etti; 'maalesef Gülen, haklıymış'

"Birçok okurum, Fethullah Gülen ile yaptığınız röportajınızı neden yayınlamıyorsunuz? diye soruyor." Erhan Başyurt yazdı...

İtiraf etti; 'maalesef Gülen, haklıymış'

Fethullah Gülen’le röportaj Telefonla arayan bazı meslektaşlarım da, "Nasıl atladın?" diye takılıyor. Sanırım bu soruların ortak kaynağı, Mahmut Övür'ün Sabah'ta yazdığı köşe yazısı. Övür, benim de aralarında bulunduğum gazeteci topluluğunun, Teksas'taki Türkçe Olimpiyatı Amerika Finali dönüşü Gülen'le yaptığı kahvaltılı sohbete yer vermiş. Adımı da zikrettiği için "röportajın elimde patladığı" kanaati ya da "yayınlamaktan vazgeçtiğimiz" zannı oluşmuş. İşin aslı şu: Evet, Gülen'le yapılan kahvaltılı sohbette bulundum. Ama bizimle birlikte kahvaltı yapan yaklaşık 30 kişi daha vardı salonda. Kahvaltı sırasında ve sonrası "keyif çayı" süresince bazı sorular yönelttik ve Gülen de nezaketen cevaplar verdi. Yani, ortada bir röportaj yok. Övür de yazısında bunu iddia etmiyor zaten... Belki, bir buçuk saatlik bir izlenim söz konusu. *** Gezide birlikte yer aldığımız Ahmet Taşgetiren de son yazısında bu izlenimlere yer verdi. Meraklısına söyleyeyim, Taşgetiren orada Gülen'den özel bir röportaj talebinde de bulundu. Yakın dostları, şu an 20 kadar talebin daha mevcut olduğunu, bunlar arasında ABD'li önde gelen medya kuruluşlarının da yer aldığını kaydetti. Ancak hepsini şimdilik reddediyormuş. Sebep çok açık, sürmekte olan sağlık sorunları ve giderek artan inziva hayatı... Aslında, bembeyaz saçları ve kahvaltı salonuna gelirken ki hali bu durumu özetliyor gibiydi... 15 metrelik mesafede ara ara dinlenmek zorunda kaldı. Koluna kimsenin girmesine izin vermedi. Daha ilginci içeri girdiğinde, kimse ayağa kalkmadı. Gülen'in, önünde ayağa kalkılmasını "kibre kapı açmasın" diye istemediği, ayağa kalkan olursa da o oturana kadar beklediğini anlattılar. Kahvaltısını adeta ilaç alabilmek için yapıyor. Bir miktar yiyip, haplarını atıyor. Az bir çay içiyor. Ardından bir bardak limonata... *** Bulunduğumuz salona bir yıl önce tadilat yapılmasına rağmen, sadece 3 kez indiğini ifade ediyor. O da bizler gibi misafirleri kırmamak adına... Kahvaltı esnasında, lapa lapa yağan karı gösteriyor. 9 yıldır ABD'de olduğu halde ilk kez böyle izlediğini kaydediyor. Oysa, bulunduğu yer kışları çok kar yağışı alan bir bölge... Kaldığı yerde bulunan küçük göl alanına bile 9 yıldır sadece 3 kez yürüdüğünü ifade ediyor. "Gurbette bulunmak giran geliyor" diyor. Ama, Türkiye'ye dönerek kimsenin zarar görmesine neden olmak istemediğini ifade ediyor. Hatta, "Dönmeyi düşünmüyor musunuz? Şartlar halen dönmeniz için uygun değil mi?" diye soran gazeteciye, "Peki sizce?" diyerek karşı soru yöneltiyor. Aldığı cevap, kar yağışı altında salonu daha da soğutuyor; "Bence uygun değil..." Gülen, bu cevap üzerine, kendisinin dönmesi halinde hiçbir alakası olmayan insanlara yönelik baskılar olmasından endişe ettiğini kaydediyor. Yine, dönmesi halinde hiçbir alakası olmadığı halde, bazılarının bunu hükümete fatura edip sıkıntı çıkarması kaygısını dile getiriyor. Konuşma anında bu endişesini paylaşmadığım gibi, bu gerekçelerle ağır gurbet yaşamına devam etmesini, Türkiye'deki sevenlerini hasret bırakmasını da garipsedim. Ama maalesef Gülen, haklıymış. *** Övür'ün Gülen yazısı sonrası ortaya çıkan haber ve tepkilere bakılınca şaşmamak elde değil. Gülen, hasta haline rağmen, Türkiye'nin gündemini internetten alınan birinci sayfa çıkışları ve ABD'de yayın yapan Türk kanalları ile takip etmeye çalıştığını söyledi. Ergenekon ile ilgili bir soruyu da, Cengiz Çandar'ın televizyondan izlediği "Silivri ile A haberleri'>GATA arasında bir yatay geçiş var" sözüne atfen yorumladı. Yine sevklerle ilgili medyada yer alan "GATA'KULLİ" ifadesini hatırlattı. Soruşturmayı sulandırma gayretleri olduğu yönündeki eleştirilere de katıldığını söyledi. Ama, röportaj olmadığı için sohbet anında kimse konuşmaları kaydetmedi. Hatta, kahvaltı nedeniyle, kimse not bile almadı. Mesela, kısa geçilen ve medya haberleri üzerinden yürüyen Ergenekon bahsinde, "henüz istenilen noktaya gelinmedi" tarzı bir sözü ben hatırlamıyorum... Oysa, bazı medya kuruluşları bu ifadeyi haberlerine başlık olarak taşıdılar. Olmayan röportajı bile bu kadar fırtına koparıyorsa, Gülen yurda dönse kim bilir ne yaparlar! Sohbet esnasında Gülen, hakkında her gün çıkan 3-5 asılsız haberi dile getirip, "artık insan kanısıyor" demişti. ERHAN BAŞYURT - BUGÜN
<< Önceki Haber İtiraf etti; 'maalesef Gülen, haklıymış' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER