İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Uğur, diğer
sanıkların ve
avukatlarının sorularını yanıtladı.
Uğur,
tutuklu sanık
Tuncay Özkan'ın soruları üzerine, iddia edildiği gibi Özkan ile 16
Aralık 2003 tarihinde herhangi bir görüşme yapmadığını, kendisini daha önce tanımadığını, ilk kez cezaevinde gördüğünü söyledi.
Mehmet
Emin Karamehmet ile görüştüğünü ifade eden Uğur, bütün görüşmelerin Jandarma Genel Komutanı'nın emriyle
İstihbarat Daire Başkanı'nın odasında yapıldığını, kendisinin başında bulunduğu Jandarma Teknik İstihbarat Dairesinin
Jandarma Genel Komutanlığının içinde olmayıp, 23 kilometre uzaktaki Güvercinlik'te bulunduğunu ifade etti.
Uğur, bu tür görüşmeler için emirle Güvercinlik'ten Jandarma Genel Komutanlığına geldiğini ifade ederek, ''Yapılan görüşmelerde konuşulacak konular Jandarma Genel Komutanlığı tarafından bildirilirdi. O görüşmede sadece Tuncay Özkan konuşulmadı.
Mehmet Emin Karamehmet'e sadece
Tuncay Özkan'ın göreve tekrar başlama ihtimalinin bulunup bulunmadığı soruldu. Göreve başlaması içim talimat verildiği iddiası kesinlikle doğru değildir'' diye konuştu.
Tuncay Özkan'ın ''
Gazeteci Nuray Başaran'ın da sizinle bir görüşme yaptığı iddia ediliyor. Bu görüşme talebi sizden mi, yoksa Nuray Başaran'dan mı geldi?'' sorusunu ise Uğur, ''Nuray Başaran bizimle görüşmek için Jandarma Genel Komutanlığına talepte bulunmuş. Tuncay Özkan hakkında oldukça kötü, yerici ve hakaretvari şeyler anlattı'' dedi.
''KÜRŞAT'' KOD ADI
Tutuklu sanıklardan
Cumhuriyet Gazetesi
Ankara Temsilcisi Mustafa
Balbay'ın sorularını da yanıtlayan Hasan
Atilla Uğur,
Mustafa Balbay ile hiç özel görüşme yapmadıklarını belirterek, sadece Jandarma Genel Komutanı'nın talimatı ile TBMM'nin karşısında buluna Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığında
Levent Ersöz'ün odasında 2 kez görüştüklerini ve bu görüşmelerin sesli
kayıt altına alındığını söyledi.
Ancak Mustafa Balbay'ın görüşmelerin kayıt altına alındığını bilmediğini ifade eden Uğur, kendisinden ya da bir başkasından
belge almadığı gibi belge de vermediğini, diğer komutanların da belge alıp verdiklerini görmediğini bildirdi.
Uğur, yapılan görüşmede Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ''Genç Subaylar Tedirgin'' başlıklı haberin kaynağının kim olduğunu da Mustafa Balbay'a sorduklarını ifade etti.
''Kürşat'' kod ismini kullandığına ilişkin iddiaları da yanıtlayan Hasan Atilla Uğur, ''Görevdeyken çok gizli ve nitelikli işler yapan bir istihbarat görevlisiydim. Elbette ki kod isim kullanmam görevim gereğidir. Şimdi İmralı'ya gidip Abdullah Öcalan'ı
Hasan Atilla Uğur olarak mı sorgulayacaktım? Kürşat kod adını Öcalan'ı sorguladıktan sonra kullanmaya başladım'' dedi.
Balbay da savcıların dün Hasan Atilla Uğur'a ''tamamen ön yargılı ve kendilerine göre bazı bölümleri cımbızla çekerek soru sorduklarını'' iddia etti.
Emekli
Albay Hasan Atilla Uğur ile özel bir görüşmesi olmadığını ifade eden Balbay, ''Kendisi ile yaptığımız görüşme Jandarma Genel Komutanlığında
emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün makam odasında olmuştur.
Gazetecilik dışında hiçbir görüşmem olmamıştır'' dedi.
Kendisinden üzerinde ''Kürşat ağabey'' yazılı not ele geçirilmiş olabileceğini ifade eden Balbay, ''Bunlar tamamen özel notlardır. 'Kürşat ağabey' kendi tuttuğum kişisel notumdur, ama Hasan Atilla Uğur'a hiçbir zaman 'ağabey' diye hitap etmedim. Kendisine hitabım hep 'sayın albay' şeklinde olmuştur'' diye konuştu.
''Genç Subaylar Tedirgin'' başlıklı haberin kaynağının kendisine sorulmasından hoşlanmadığını belirten Balbay, ''Haber kaynağımı söylemedim. Kendisinden bir tek belge alışverişim olmamıştır. Şu anda Ankara'nın en eski gazetecisiyim''' şeklinde konuştu.
Balbay,
jandarmadaki görüşmenin kayda alındığından haberi olmadığını da sözlerine ekledi.
İLLEGAL DİNLEME İDDİASI
Tutuklu sanıklarından
Adil Serdar Saçan'ın da ''Jandarma Genel Komutanlığının
illegal dinleme yapıp yapmadığını'' sorduğu Uğur, Jandarma Genel Komutanlığının illegal dinleme yapmadığını söyledi.
Uğur, dinlemenin
mahkeme kararı ile yapıldığını, o dönemde sadece İsrail'de illegal dinleme yapıldığını duyduğunu, şimdi de Türkiye'de yapıldığını bildiğini, illegal dinlemenin
mobil bir dinleme yöntemi olduğunu kaydetti.
Saçan da görev yaptığı
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce de dinleme yapıldığını hatırlatarak, Türkiye'de illegal dinlemenin yapılamayacağını belirtti.
Tutuksuz sanıklardan eski
Milletvekili Emin Şirin'in sorusu üzerine de Uğur, kendisince TBMM'ye verilen 2-3 bin soru önergesinde tesiri bulunduğu yönündeki iddiaların asılsız olduğunu öne sürerek, AK Parti'nin parçalanması, milletvekillerinin ayrılması için Emin Şirin'e bir telkinde ve yönlendirmede bulunmadığını savundu.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK
Uğur, avukat Hasan Gürbüz'ün sorusu üzerine de istihbari çalışmalarda kullandıkları haber alma ödeneğinin kullanılmasının Jandarma Genel Komutanlığının denetiminde olduğunu, bu ödeneğin istihbarat birimlerince kullanılması için devlet tarafından verildiğini söyledi.
Bu ödeneğin nerelerde kullanıldığının sorulmasının
devlet sırrı olan konuların açıklanması anlamına geleceğini vurgulayan Uğur, üye hakim Hasan
Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun bu yöndeki sorusuna da istihbari bilgilerin Bilgi Destek Şube Müdürlüğü biriminde arşivlendiği şeklinde yanıtladı.
İstihbari çalışmalar sonucunda
banka kanalıyla yapılan ödemelerin gizli
hizmet gideri olduğunu ve örtülü
ödenekten yapıldığı için
imha edildiğini, bilançosunun tutulmadığını belirten Uğur, bankaların da bu kayıtları imha ettiklerini düşündüğünü kaydetti.
Uğur, şu anda jandarma Genel Komutanlığında geçen yıla ait yapılan istihbari çalışmalara ilişkin gerçekleştirilen ödeme kayıtlarının imha edildiği için bulunamayacağını söyledi.
Başkanı olduğu Jandarma Teknik İstihbarat Daire Başkanlığının Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına bağlı olduğunu, kendisinin doğrudan
Genelkurmay Başkanı ile görüşmesinin mümkün olmadığını söyleyen Uğur, Mustafa Balbay, Nuray Başaran,
Bedrettin Dalan ve Cem
Uzan ile yapılan görüşmelerin de kayda alındığını, ek klasörlerde yer alan eski Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'in makamında Levent Ersöz ile yaptığı görüşmeyi ise kayda jandarmanın almadığını söyledi.
Uğur, Batı Çalışma Grubu'nun adını da 1996 ve 1997 yıllarında basından ''ordu içerisinde, emir ve komuta zinciri içerisinde oluşturulmuş bir grup'' olarak duyduğunu belirtti.
İllegal dinlemelerin Türkiye'de yapıldığının çok açık bir şekilde ortada olduğunu ifade eden Uğur, ancak böyle bir şeyi görmediğini kaydetti.
İl veya ilçe jandarma komutanlıklarının yaptıkları çalışmalarla ilgili mahalli
savcılık ya da mahkemelerden izin aldıklarını,
teknik dinleme için de kendilerine başvurduklarını ifade eden Uğur, 81 ilin teknik
destek ve ödenek taleplerinin kendi birimlerine geldiğini, teknik dinleme yapıldıktan sonra da bunları CD olarak gönderdiklerini söyledi.
''İSTİHBARİ GÖRÜŞMELER İYİKİ DE KAYDA ALINDI''
Makam ve mevki olarak da görüşmelerde
seçim yapma hakkının olmadığını, görüşmelerin kayda alınmasının da Jandarma Genel Komutanlığının emriyle gerçekleştiğini vurgulayan Uğur, ''İstihbari görüşmeler iyiki de kayda alındı. 'Bu adamlar bize
darbe yapalım dedi' deselerdi ne yapacaktık?'' şeklinde konuştu.
Bu görüşmeleri kayda almanın da suç olmadığını dile getiren Uğur, Mustafa Balbay'a ''Genç Subaylar Rahatsız'' başlığındaki haberi kendilerinin yaptırdığı iddiasının da çok saçma olduğunu söyledi.
Darbeyle ilgili çalışma yapmadığını, ''
Ayışığı'' ve ''
Sarıkız'' gibi darbe planlarından da 2006 yılında
Nokta dergisinde yayımlandıktan sonra haberi olduğunu anlatan Uğur, ''Darbe planı yapılsaydı askeri formata uygun olurdu. Askeri formata uymayacak şekilde darbe yapmak mümkün değildir. Ben 1980'de askeriyedeydim. Darbe planlarını deli saçması olarak nitelendiriyorum'' diye konuştu.
Dönemin
Genelkurmay Başkanı emekli
Orgeneral Hilmi Özkök'ün tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve kendisiyle yaptıkları görüşmeye ilişkin de Uğur, ''Özkök kendisine sağdan soldan ulaşan bilgileri çek etmek, açıklığa kavuşturmak için bizimle görüştü'' şeklinde konuştu.
Uğur'un çapraz sorgusunun tamamlanması üzerine avukatı Zeki Aksoy söz alarak,
savunma yapmaya başladı.
AA