Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Böylesine bir uluslararası desteğe sahip
terör örgütü karşısında Türk milletinden başka bir millet,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka bir devlet olsaydı şimdiye kadar çoktan havlu atmıştı'' dedi.
Terörle mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çiçek, terörün arkasındaki güçlerin bir iç çatışmayı körüklemek istediğini söyledi.
Terörü
protesto gösterilerini değerlendiren Çiçek, şunları söyledi:
''Eğer biz tepkimizi ortaya koyarken teröre lanet mitinglerinde hiç umulmadık sonuçlara işi götürebiliyorsak, iyi niyetle kötü niyetle, geçmişte yaşandı
Maraş olaylarına bir bakın, Çorum'da yaşanan olaylara bir bakın, 6-7
Eylül olaylarına bir bakın, Sivas'ta yaşanan olaylara bir bakın birilerinin bir yanlışı sonuçta hepimizi üzen sonuçlara götürmüştür, bu yaraları kapatmakta zor olmuştur.
Şimdi bazı
gazete manşetlerinde görüyorum, bazı yerlerde tepki koyanlar bir kısım insanlara karşı da bir tavır içinde oluyor, bu tam terörün tuzağına düşmektir, teröre bundan daha büyük bir
destek olmaz. Onun için bu
ülkede yaşayan 70 milyon insan kardeşiz.
Coğrafyamız, tarihimiz, kültürümüz bizi birleştirdi ve kaynaştırdı. Kaderde, kıvançta, tasada, eski ana
yasamızın ön sözü bir ve beraberiz. Tarihte kazandığımız zaferleri birlikte kazandık, kaybettiğimiz savaşlarda da hep birlikte üzüldük.
Dolayısıyla teröre karşı bir tepki ortaya konulurken, bu çerçevenin dışına taşılmamalıdır. Bu, Türkiye için terörden daha büyük tehlikeyi
doğurur.''
-''TEK BAŞINA HÜKÜMET MESELESİ DEĞİLDİR''-
Terörün, sadece bir hükümet meselesi olmadığını dile getiren Çiçek, ''Bu 25 yıllık süre içerisinde kaç tane hükümet geldi. Değişik kompozisyonlarda, değişik düşüncelerde. Ben inanıyorum ki, her hükümet bu belayı defedebilmek, tesirlerini azaltmak doğrultusunda bir çabanın içinde oldu'' dedi.
Şimdi kendilerinin de bununla uğraştığını, başka hükümet de olsa yine bu sorunla uğraşacaklarını anlatan Bakan Çiçek, ''Oradaki AK parti hükümeti değil,
Türkiye Cumhuriyeti devletidir, meseleyi böyle anlamak lazım'' diye konuştu.
Çiçek, şöyle devam etti:
''Böylesine bir uluslararası desteğe sahip
terör örgütü karşısında Türk
Milletinden başka bir Millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka bir devlet olsaydı şimdiye kadar çoktan havlu atmıştı. Halbuki bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu mücadeleyi veriyor. Zaman zaman belli zayiatlarda veriyor, üzüntümüz var, yüreğimiz de yanıyor. Ama bu mücadelenin tabiatında bu var ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugüne kadar terörle ilgili başarıyı hiçbir yerden destek almadan bu noktada tutabildi, buradan daha ileri bir noktaya götürecek.
Tek bir
tedbir yok. Dört tane tedbiri şu anda hükümet belli bir süreden beri uyguluyor, uygulamaya da devam edecek. Bu uzun soluklu bir iş, nitekim bir eski genelkurmay başkanı 'düşük yoğunluklu bir savaş' dedi. Düşük tabirinin içini nasıl doldurursunuz bilemem ama Türkiye, bu manada demek ki bir savaş veriyor. Keşke bu savaş önümüzdeki hafta bitse...
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun hükümeti olarak biz şu an dört tedbiri eş zamanlı ve koordineli olarak uyguluyoruz. Bir tanesi askeri tedbirdir, diplomatik, siyasi tedbirlerdir ve
ekonomik tedbirlerdir... Ve bu politikanın uygulanışında devletin birimleri arasında, devletin organları arasında tam bir mutabakat var. Bunun altını çiziyorum, çünkü zaman zaman teröre karşı olan bir kısım söylemlerin içerisinde
AK Parti iktidarıyla devlet organları arasında bir farklılık varmış gibi söylemeye çalışıyorlar. Yani iç politikanın bir parçası yapmaya çalışanlar da var.''
-''EN KOLAY ŞEY TEZKEREYİ ÇIKARMAKTIR...''-
Devletin kendi imkan ve kabiliyeti içerisinde, kendi tecrübesi içerisinde uygulanabilecek tedbirleri uygulandığını kaydeden Bakan Çiçek, ''Denildi ki, 'Niye hükümet hudut ötesi
operasyon için askere
yetki vermiyor?''
Nisan ayından bu tarafa Türkiye bunu tartışıyor. Benimde o zaman söylediğim bir şey var. Dedim ki, 'Bizim için en kolay olan şey bu tezkereyi çıkarmaktır. Biz, bunu 10 dakikada çıkarırız. Hiçbir cumhuriyet hükümeti ve parlamentosu bunun tedbir olduğuna inandığı anda böyle bir kararı vermekte gecikmez. Biz, bu kararı verdik'' dedi.
Ama bunun tek başına yeterli olup olmadığını soran
Cemil Çiçek, ''Buna bakmak lazım. Şimdi biz ne yapıyoruz? Bu yetki çerçevesinde yapılması gereken bir
seri iş var. Bunun hazırlıkları var, bunun uygulamaları var. Bunun gereği yapılıyor. Bunda hiç kimsenin tereddütü olmaması lazım'' diye konuştu.
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İnsanlar bu olayı televizyonların canlı yayınlarıyla adeta bir maç nakleder gibi her şey gözler önünde cereyan etmesini istiyor. Bu tezkerenin kendi içinde bir sürü merhaleleri var, ama bunlar kapalı olmak mecburiyetinde, gizli olmak mecburiyetinde. Halbuki hükümet ne yapıyor diye soru soranlar adete bir maç gibi siz bu işi 4-3-3 mü oynayacaksınız, 4-2-4 mü oynayacaksınız, 10 numarayı kim giyecek, 9 numarada kim olacak, kalede kim oturacak... Adeta bunlar.
Bu merakı da anlıyoruz, buna saygı da duyuyorum ama yaptığımız işin tabiatı bu işlerin bu kadar aleni götürülmesine imkan vermiyor. İnanırsınız, inanmazsınız. İnanmazsanız ben sizi inandırmak için elimden gelen çabayı gösteririm ama bütün çabamızı da buna harcayamayız.
Demek ki evvela güvenmek lazım. Kime güveneceksiniz? Devletin güvenlik güçlerine,
silahlı kuvvetlerine, polisine, jandarmasına, istihbarat teşkilatlarına güveneceksiniz. Ben güveniyorum, hükümet olarak biz güveniyoruz, benim partim güveniyor, insanlarımızın çok büyük bir kısmı güveniyor. Bir kısım da merakından bu işin alt başlıklarını öğrenmek istiyor.''
-''KÖPEĞİNİZİ DOĞRU DÜRÜST BİR YERE HAPSETMEZSENİZ''-
Diplomatik ve siyasi çabanın da çok önemli olduğunu vurgulayan Çiçek,''Askeri müdahale dediğiniz zaman doğrudan doğruya insan hayatıyla bir mücadeleye giriyorsunuz bu işin sonunda kazanmak var, ama bu arada kaybedecekleriniz de var. Halbuki diplomasinin, siyasetin yapmak istediği şey kan dökülmeksizin bu soruna çözüm bulunabiliyorsa bunun gereğini yapmaktır'' dedi.
Hükümet olarak tezkereyi çıkarmakla bu yetkinin verildiğini belirten Cemil Çiçek, hükümetin, bu tezkerenin ''arkasında'' olduğunu söyledi.
Çiçek, şunları kaydetti:
''Bizden ne isteniyorsa bugüne kadar bundan sonra da bunu veririz, vereceğiz, tereddüt yok. Ama bu tezkerenin çıkmış olması aynı zamanda öbür tarafa muhatabımız olan bu belanın arkasında kimler varsa ya da bu belayı kimler besliyorsa onlara da bir sorumluluk yüklüyor. Biz onlara demek istiyoruz ki, 'bakın iş buraya geldi
bıçak kemiğe dayandı eğer siz bu kısrağınızı kısa bağlamazsanız, bu itinizi, köpeğinizi doğru dürüst bir yere hapsetmezseniz bir daha zarar vermeyecek tarzda, bakın zaten bu
bölge istikrarsız zaten bu bölgede bir
kaos var bunun sorumlusu Türkiye değil, dünyayı içinden çıkılmaz bir hale getirirsiniz bizden günah gitti. Siz de bunun gereğini yapın bizi oyalamayın'.
Bizim söylediğimiz şey bu. Diplomasi olarak biz konunun muhatabı olabilecek veya yanlış anlamaların muhatabı olabilecek bir çok ülkeye dedik ki; '
evet askeri seçeneği
tercih etmek durumunda kalıyoruz. Vebal bizden gidiyor. Burada hedefimiz
Irak halkı değil, Irak hükümeti değil, bir emperyal niyetimiz yok, bu toprağın altındaki petrolle falan bir derdimiz yok. Başkalarıyla bizi karıştırmayın, bizim derdimiz
PKK terör örgütüdür. Buna ne yapacaksanız yapın, bizi iyi anlayın'...
Son görüşmelerde biz bunlarla müzakere yapmadık. Biz söyleyeceğimizi söyledik.''
-''TÜRKİYE, DİNLEYİCİ TARAFTA''-
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın
Orta Doğu turu çerçevesinde
Bağdat'a yaptığı ziyareti de anımsatan Bakan Çiçek, Türkiye'nin taleplerini ilettiğini kaydetti.
Kamuoyuna da yansıyan 6 başlıkta oluşan isteklerle ilgili olarak ne yapılacağının Bağdat yönetimine sorulduğunu anlatan Bakan Çiçek, şunları dile getirdi:
''Lojistik desteği nasıl çekeceksiniz, bu kampları nasıl kapatacaksınız bu silah kullanımını nasıl önleyeceksiniz, kan dökmeyi nasıl önleyeceksiniz, büroları neden kapatmıyorsunuz?... Bunlarda hemen yarın sabah önümüzdeki hafta uygulanabilecek bir tedbir bize getirilmemiştir, bu son görüşmelerde. Tekrar bir mekanizmanın oluşması gibi 'bir araya gelelim tedbirleri birlikte konuşalım'... Bu bizim meselemiz değil artık. Son yapılan toplantıda Türkiye dinleyici tarafta. Çünkü söyleyeceğini o manada söyledi. Ve bizim gördüğümüz, ikili ilişkilerin devamında fayda vardır bu görüşmeler yapılır, yapılacaktır ama gelen heyetin getirdiği
teklif, o türlü bir mekanizmanın oluşması bizi tatmin etmez. Bu, bize sonuç getirmez.''
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, hiçbir terör örgütünün, başta PKK olmak üzere, müstakil hareket etme kabiliyetinin olmadığını belirterek, ''Bir yerden izin almadan, bir yerden işaret almadan, bir yerde değerlendirme yapılıp da 'şu işi yapacaksın' demeden, bunlar kendiliklerinden
eylem yapmazlar'' dedi.
Otoriteyi zar zor tesis etmiş bir iktidarın,
Kandil Dağı'nda veya
Kuzey Irak'ta yuvalanmış
terör örgütlerine ''buraları terk edin'' demesinin tek başına bir anlam ifade etmediğini kaydeden Çiçek, şöyle konuştu:
''Onun için 3 ayaklı birşeydir bu. Merkezi Irak hükümeti, ABD ve Türkiye... Dolayısıyla burada esas itibarıyla sorumluluk, ABD'dedir. O bunları teslim etmesi gerekiyor,
işbirliği yapması gerekiyor. Şu ana kadar bu manada ABD, büyüklüğüyle mütenasip, Irak'taki mevcudiyetiyle mütenasip somut, bizi tatmin eden, Türk halkını tatmin eden bir tedbir ortaya koymamıştır. Koymadığı için de insanların aklına 50 tane şüpheyi de beraberinde getirir.
Benim kanaatim şudur: terör konusunu dünya çok konuştu, biz de çok konuştuk. Laf çok ortada, vatandaşı, insanlığı tatmin edecek tedbir yok. Tedbir nedir? Suç işlemiş, kan dökmüş bir insanı ya iade edeceksiniz, yargılayacaksınız veya siz yargılayacaksınız. İkisi de yok. 'Türkiye'ye iade et', etmiyor, 'sen yargıla', yargılamıyor ya da yargılamış gibi gözükenlerin de işi ne kadar uzattığını, bir başka örgütün Avrupa'daki yargılamalarından görüyoruz şimdi...''
Terör örgütünün içinde iki tip insan bulunduğunu ifade eden Çiçek, bunlardan birincisini ''kendince kutsadığı, önemsediği idealler uğruna dağa çıkmış, beyni yıkanmış kesim'', ikincisini ise ''işin kaymağını yiyen kesim'' olarak nitelendirdi. Çiçek, işin kaymağını yiyen kesimin,
yabancı ülkelerin servislerinin bir parçasıdır, bir elemanı olduğunu belirterek, ''Dolayısıyla bunlar kime uşaklık yapıyorsa, kimin kemiğini yalıyorsa, onların politikasının bir parçasıdır'' dedi. Kısa bir süre önce Avrupa'daki kara para trafiği, kaynaklarını yöneten terör örgütünün gizli kasası durumunda olan 13-14 kişinin gözaltına alındığını anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
''Sütten ağzımız yandığı için neticeyi görmemiz lazım. Nitekim bir süre sonra bunlar serbest bırakıldı. Biz bunları istedik, 'bunlar terör örgütü mensubudur' dedik, siz de bunları terör örgütü olarak kabul ettiniz. Bunu terör örgütü olarak kabul ettin de sonuçta ne oldu? İşte bunları bize iade edin. Sonra bir başka yoldan büyük büyük laflar eden bir başka ülke üzerinden gittiler Kandil Dağı'na... Niye serbest bırakıldı bu adamlar diye bakıldığında, gayet açık, 'bak ben seni besliyorum, ben seni himaye ediyorum, git örgütte benim menfaatim hesabına o örgütü yönlendir'...
Bir başkasını istiyoruz, verin bunları... Bakıyorsunuz, siz iade noktasına getirdiğinizde bir başka ülkeye gidiyor. Sonra bakıyorsunuz, aynı adamların Kandil Dağı'ndan sesi geliyor. Bu ne demektir? 'Ben seni Türkiye'ye karşı himaye ediyorum, koruyorum, ben seni besliyorum, sen gideceksin oraya benim menfaatim doğrultusunda bu terör örgütünü kullanacaksın'.
Hiçbir terör örgütünün, başta PKK olmak üzere müstakil hareket kabiliyeti yoktur. Bir yerden izin almadan, bir yerden işaret almadan, bir yerde değerlendirme yapılıp da 'şu işi yapacaksın' demeden, bunlar kendiliklerinden eylem yapmazlar. Onun içindir ki, terör örgütleri ve şimdi konuştuğumuz PKK, bazı ülkelerin o bölgede veya Türkiye'ye karşı uyguladığı politikanın bir parçasıdır.''
Bu çerçevede değerlendirildiğinde bu örgütlerin, çok destek aldığını vurgulayan Çiçek,
lojistik, eğitim gibi destekler aldıklarını, terör örgütü elebaşının üstünden çıkan pasaportun sahte olmadığını anımsattı.
Terör örgütünün dağlarda aylarca beslenmesi, haberleşmesi, silahları ve mühimmatının sağlanması için de para gerekttiğine işaret eden Çiçek, ''Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Bu değirmenin suyu, işte bir kısım uyuşturucu ticaretinden ve gizli servislerden aldıkları paralardan geliyor'' dedi.
Çiçek, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun hükümetinin sayısı belli bir grupla uğraşmadığını ifade ederek, ''Bunlara destek veren bir çok uluslararası güçle hep mücadele içindeyiz. Bunu bilmek lazım'' diye konuştu.
-''BU ÖRGÜT HER TÜRLÜ DESTEĞİ ALIYOR...''-
Bakan Çiçek, ''Devletin, terör örgütüne karşı tespit ettiği destek unsurları var mı?'' sorusunu yanıtlarken, ''Biz şunu biliyoruz, bu örgüt destek alıyor, her türlü desteği alıyor. Bunun ötesi, işin teferruat kısmıdır. Her türlü desteği bu örgüt alıyor. Aldığı içindir ki, zaten Türkiye, bir tek tedbirle bu işin üstesinden gelmenin kolay olmadığını ifade ediyor'' dedi.
ABD ve AB üyesi ülkelerin PKK'yı ''terör örgütü'' olarak kabul ettiğini anımsatan Çiçek, bu kabulden sonra buna karşı yapılanlara ilişkin iki somut örnek verilemediğini söyledi. Çiçek, bu kadar silah ve patlayıcının nereden geldiği sorulduğunda, ''efendim çalmışlar'' yanıtının geldiğini belirterek, ''Bu kadar silah nasıl çalınır? Bir ülkeden öbürüne nasıl gidilir?'' diye sordu. Bazı ülkelerde terör örgütünün açık irtibat bürolarını bulunduğunu, bu ülkelerin kendi parlamentolarında bunların toplantı yapmasına izin verildiğini hatırlatan Çiçek, ''Ayrıca bilmesi gerekenlerin bildiği bilgileri söylemesine gerek yok. Onun için ikiyüzlülüğün daniskasının oynandığı bir alanı konuşuyoruz ve bunun da aktörleri var'' diye konuştu.
Çiçek, bu konu dünya kamuoyuna iyi anlatılamazsa çarpıtılmaya açık olduğunu ifade ederek, burada hedefin Irak halkı değil, terör örgütü olduğunu dile getirdi. Konuyu doğrudan muhatap ülkelere anlattıklarını belirten Çiçek, bazılarının iddia ettiği gibi başka niyetlerin olmadığını söyledi.
-EKONOMİK TEDBİRLER-
Çiçek, Kuzey Irak'ın gelirlerini oradaki çetenin kullandığını,
legal, illegal bütün işlerden bu aşiretin nemalandığını ve zenginleştiğini söyledi.
Ekonomik tedbirler alırken, ne sınırın öteki tarafındaki masum insanların ne de bu tarafta ticaret yapanların zarar görmesini istemediklerini vurgulayan Çiçek, şöyle konuştu:
''Zaten zor bir işten bahsediyoruz. BÖyle bir tedbir alacaksınız, bu kesim dışarda kalacak, sınırın ötesindeki masum insanlar dışarda kalacak. Bizatihi bu menfaat çetesi, terörle iş yapan bu çetenin menfaatine zarar vereceksiniz. Bununla ilgili zaten biz uzun zamandan beri bir çalışmayı yaptık. Bir kısım tedbirleri yürürlüğe koyduk. Tespit ettik, yaptık, yapacağız. Bu dinamik bir süreçtir...
Bu manada da 'efendim
Habur'u kapatın', bir kısım söylemler var ya... 'Habur'u kapatın' deyince, bir avlu kapısın kapatmak gibi birşey anlaşılıyor. Halbuki orada çok karmaşık bir düzen var. Oradan 300-500 çeşit işlem yapılıyor. Bunda sizin de, karşı tarafın da menfaati var. Ama bazı işlemler var ki, bu doğrudan doğruya o çetenin kasasına gidiyor. Bir kısım ekonomik gayretleri de başka şekilde ikame etmeniz, başka şekilde sürdürmeniz lazım.''
-DANIŞTAY'IN KARARI...
Bir soru üzerine, teröre karşı yapılan mitingleri de değerlendiren Çiçek, ''Ortada
şehit cenazeleri var. Buna karşı bir infial var, bir tepkidir. Bu tepkileri haklı ve doğru buluyoruz'' dedi. Ancak, provokasyonlara karşı vatandaşları uyaran Çiçek, bunlara karşı vatandaşların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Çiçek, yayınlarda bu olaylara karşı dikkat edilmesi için RTÜK'e bir yazı gönderildiğini anımsatarak, şöyle konuştu:
''13-15 yaşındaki gençler neyin ne anlamı olduğunu bilmeden yanlış bir şeye gidiverirse, bizim endişemiz bu. Yayınlarda dikkat edilsin diye gönderilen, ilgili birimlerin de görüşü ve isteğiyle yaptığımız işte budur.
Danıştay, maalesef işin önünü sonunu
hesap etmeden burada bu kararı verdi. Elbette hukuki bir karar, önemlidir ama bu tedbirin niye alındığına iyi bakmak gerekirdi, iyi bakmak lazım. Yani durup dururken, Cemil Çiçek, 'ona
sansür koyalım, buna bilmem ne koyalım' diye yazmadı bunu... Bir kısım endişelerimiz var. İnşallah, tepkiler kendi mecrasında akar. Bu ülkede bir sürü yasa dışı örgüt var. Bu kalabalıkları, bu heyecanları kendi örgütü istikametinde kullanmak isteyenler var.''
Çiçek, Habur
Sınır kapısına ilişkin bir başka soruyu yanıtlarken de sınır kapısının kapatılmasının sanıldığı kadar kolay birşey olmadığını, getiri ve götürü hesabını iyi yaptıklarını belirterek, ekonomik anlamda alınan ve alınacak tedbirlerin bulunduğunu söyledi.
-''BU MERAKI TATMİN EDEMEM''-
''F-16 savaş uçaklarının, Kuzey Irak'a girdiğini biliyoruz. Karadan girildi. Sınırlı operasyonda ne elde edildi? Uçaklar nereleri vurdu?'' sorusu üzerine Çiçek, ''Bu merakları tatmin edemem, etmemem de gerektiğini düşünüyorum. Biz insanların hayatlarından bahsediyoruz. Bu mücadele insan hayatıyla doğrudan ilgili bir konudur. Böyle bir harekattan ne bekleniyorsa, varılmak istenen nokta orasıdır. Nereyi vurması gerekiyorsa orayı vuracaktır'' dedi.
Çiçek, bir başka soruyu yanıtlarken de polisin
özel harekat bölümünün kapatılmasının söz konusu olmadığını söyledi. Güneydoğu'da kullanılan birliklerin önemli bir bölümünün profesyonel birlikler olduğunu ifade eden Çiçek, zamanla birliklerin tümüyle profesyonel hale geleceğini söyledi.
-''ÖBÜR PARTİ''-
Terörü besleyen potansiyelin kurutulması gerektiğini belirten Cemil Çiçek, bu konuda iktidarlarının önemli işler yaptığını söyledi. Göreve geldikten sonra bu konuda başarı sağladıklarını kaydeden Bakan Çiçek, şöyle konuştu:
''Bir teröristle mücadele var, bir de
terörle mücadele var. Kaynakların kurutulması lazım. O potansiyelin kurutulması, başka türlü bir konsepttir. Biz göreve geldiğimizden beri bu alanda önemli ölçüde başarı sağladığımızı söyleyebilirim. Bunu bir parti reklamı olarak lütfen kimse anlamasın. Zaten
seçim sonuçları da bunu açık gösteriyor. Şu an o bölgede biz varız, bizden sonra da öbür parti var.
Keşke öbür partilerimiz de aynen bizim gibi bir çalışmanın, bir gayretin içinde olsa. Bu gelişmeyi daha da ileri noktaya götürsek, o takdirde bunların istismar edeceği bir konu bulamayacaklar. Bunun ilk ayağı, yatırımların hızlandırılmasıdır.''
Bölgede, eğitim ve sağlık alanında önemli hizmetler yapıldığını anlatan Çiçek, sosyal politikalar açısından da ciddi çabalar içinde olduklarını söyledi.Çiçek, Türkiye'nin demokratik açılımlarını da sürdürdüğünü hatırlatarak, terör örgütünün en çok korktuğu şeyin demokratik açılımlar olduğunu dile getirdi.
-''70 MİLYON KARDEŞTİR''-
Çiçek, Cumhuriyet Bayramı'nı da kutlayarak, ''Cumhuriyet, bizim için fevkalade önemli... Cumhuriyetin kazanımları önemlidir. Vatandaşlarımız devletine güvenmeli. Bir tepki koyarken, aman fırsatçılara, aman provokasyonlara, aman birliğimizi, dirliğimizi bozacak telkinlere, tavsiyelere itimat etmeksizin asil bir duruş sergilemektir. Bu, teröre ve teröristlere verilecek en büyük cevaptır. Onlar şunu bilsinler, 'bu ülkede yaşayan 70 milyon insan kardeştir. Bu ülkenin vatandaşıdır, ayrımız gayrımız yoktur, bu fitneye meydan vermeyelim'' diye konuştu.
AA