Örgüt üyesi olduğu ileri sürülen
Necdet Kılıç'ın
mahkeme kararıyla dinlenen
telefon konuşmalarında
Avcı'yla diyaloğu tutuklanma gerekçesini gözler önüne seriyor. İkili arasında geçen konuşmaların ayrıntıları,
Hanefi Avcı'nın yazdığı kitap sebebiyle tutuklanmadığının da ispatı niteliğinde. Avcı, bir görüşmede Kılıç'a yeni bir dinleme kararından bahsediyor.
Dinlemeyi yapanların
İstanbul İstihbarat Şubesi ekipleri olduğunu anlatıyor. "Ben senin o eski dinleme kararını falan da buldum." sözü üzerine Kılıç, "Evet ben kitapta okudum zaten dinleme kararını." diyor. Avcı'nın cevabı ise şöyle: "Hı, şimdi yenisini de öğrendim, o senin dinleme ile ilgili."
Bir başka görüşmede ise Kılıç, ankesörlü telefondan aradığını ve takip edildiğini söylüyor. Avcı ise Kılıç'a cep telefonuyla takip eden kişinin fotoğrafını çekmesini
tavsiye ediyor. Söz konusu kayıtlar, Avcı'nın düzenli olarak Kılıç'a
soruşturmalarla ilgili bilgi sızdırdığını, Kılıç'ın da sıkıştığı her durumda Avcı'yı aradığını ortaya koyuyor. Bu arada, Avcı'nın Kılıç'a dinlemeleri engelleyen bir
kripto cihazı gönderdiği tespit edildi.
Devrimci Karargâh
terör örgütüne '
yardım ve yataklık' suçlamasıyla tutuklanan Hanefi Avcı'nın, telefon konuşmaları Necdet Kılıç'la irtibatının 'yüzeysel' olmadığını gözler önüne seriyor. Devrimci Karargâh üyesi olduğu ileri sürülen ve cezaevine gönderilen Necdet Kılıç'la yaptığı konuşmalar, eski
Eskişehir Emniyet Müdürü Avcı'nın yazdığı kitap nedeniyle tutuklanmadığının da ispatı niteliğinde.
Hanefi Avcı, 16
Eylül 2010'da yaptığı görüşmede Kılıç'a yeni bir dinleme kararından bahsediyor. Dinlemeyi yapanların İstanbul İstihbarat Şubesi ekipleri olduğunu anlatıyor. Avcı, konuşmalarda Kılıç'a neler yapması gerektiğini de söylüyor. İşte o konuşma:
Avcı: Ben senin o eski dinleme kararını falan da buldum, sahte isimle aldıkları kararı falan.
Kılıç: Evet ben kitapta okudum zaten dinleme ile ilgili kararı.
Avcı: Hı. Şimdi yenisini de öğrendim, o senin dinleme ile ilgili mahkemenin kararını bulduk. 2009/1860 sayı ile bilmem almışlar kararı da başka bir adam adına almışlar.
Kılıç:
Tarih neydi?
Avcı: 2009/1860, 7/11. Bunu yapanlar da İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü yetkilileridir. Bunlardan davacıyım. Şimdi de şahsi takip ettiriyorlar deyip, hepsini anlatarak davacı olmak lazım. Şeyi de anlat, bu sahte kararlar dinlemenin devamıdır. Aynı adamlar yapıyor emir teşkilatı aynı.
Kılıç: Tamam anlaşıldı, tamam.
Hanefi Avcı'nın kitabının yayınlanmasından sonra, Devrimci Karargâh üyesi Necdet Kılıç, diğer Devrimci Karargâh
terör örgütü üyelerine kitapta kendisiyle ilgili bölümü okumalarını ve telefonunu kapatacağını söylüyor. Savcılıkta Hanefi Avcı'ya Necdet Kılıç'la
Ahmet Doğan Fırtına arasında geçen bu görüşmeler de soruldu. Ayrıca Kılıç, Mehmet Algül ve Mehmet
Yüksel Burkutoğlu'nu da arayarak ısrarla kitabı okumasını istiyor. Yani Kılıç, Avcı'nın kitabı üzerinden üç ismi de uyarıyor.
MESLEKİ SIRLAR DEŞİFRE EDİLİYOR
Hanefi Avcı, Necdet Kılıç'la yaptığı bir başka konuşmasında ise mesleki sırları deşifre etmekten çekinmiyor. İşte o konuşmadan bazı bölümler:
Avcı: Efendim gardaş.
Kılıç: Abi sana telefon ettiğim ankesöre aynı adam girdi. Elimde cep telefonu var. Ben de ...dayım şimdi. Gözlüklü, hafiften sakallı, elinde pet
şişe var.
Avcı: Aradığın numarayı aramaya çalışıyordur. Öğrenmeye çalışıyordur.
Hanefi Avcı, aynı konuşmanın sonunda Kılıç'tan söz konusu şahsın fotoğrafını çekmesini istiyor. Necdet Kılıç'ın Yüksel B. isimli bir şahısla yaptığı görüşme de dikkat
çekici. Yüksel isimli şahıs, Avcı için 'bayağı yola gelmiş bu herif ya' sözünü kullanıyor. İşte o konuşma:
Kılıç: Abi merhaba
Yüksel B: Merhaba Necdet geldin mi?
Kılıç: Gelmedim de geleceğim bir haftaya kadar evdeysen televizyon varsa bulunduğun yerde NTV'yi aç.
Yüksel: Şu anda yoldayım, ne vardı?
Kılıç: Hanefi Bey'in açıklamaları var da programı var. Bir de kitabında okursan iyi olur
Haliç.
Yüksel B: Ne diyor, bayağı yola gelmiş bu herif ya!
Devrimci Karargâh'ın iki yıllık tarihi kanlı eylemlerle dolu
Hanefi Avcı'nın yardım ve yataklık yaptığı iddiasıyla tutuklandığı
Devrimci Karargah örgütü son iki yıldır
Türkiye'de birçok kanlı eylem gerçekleştirdi. Örgüt adını ilk olarak 7
Ağustos 2008 tarihinde
Ergenekon soruşturmalarının en yoğun olduğu dönemde
Selimiye Kışlası'na yapılan havan saldırısıyla duyurdu. Aynı yıl 23 Ağustos'ta Karacaahmet Mezarlığı'na
bombalı saldırı düzenlendi. Bunu 1
Aralık 2008'de
AK Parti il binasına yapılan bombalı saldırı takip etti. Bu saldırıda
polis memuru Hüsnü Uyan şehit oldu. Ardından 27
Nisan 2009'da Bostancı'daki örgüt lideri
Orhan Yılmazkaya'nın evine
baskın düzenlendi. Baskını Türkiye televizyonlardan canlı izledi. 'Teslim ol' çağrılarına
silahla karşılık veren Orhan Yılmazkaya, saatler süren çatışmanın ardından ölü ele geçirildi. Emniyet Amiri
Semih Balaban ve bir
sivil vatandaş şehit oldu. Birçok polis ve sivil vatandaş da yaralandı. Kanlı saldırıda LAW silahları gibi ağır silahlar ele geçirildi. Yine 18 kişinin hayatını kaybettiği
Güngören saldırısının da bu örgütün işi olduğu iddia ediliyor.
Soruşturmayı derinleştiren güvenlik güçleri ve savcılar, çatışmada ölen Yılmazkaya'nın Ergenekon
sanıklarıyla bağlantısına ulaştı.
Örgütün kullandığı silahlar ile Ergenekon kazılarında çıkan silahlar da benzerlik gösterdi. Hazırlanan
iddianame İstanbul 9. Ağır
Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamedeki gizli
tanık ve sanık ifadelerine göre, Devrimci Karargâh, Ergenekon'un kullandığı
PKK,
Hizbullah, DHKP/C ve
MLKP gibi terör örgütlerinin işlevsizleştiği gerekçesiyle kuruldu.
Bostancı'daki hücre evinde polisle çatışan Orhan Yılmazkaya'nın, 4 Ergenekon sanığıyla
telefon görüşmesi yaptığı
teknik takip sonucu belirlendi. Buna göre Yılmazkaya,
Ergenekon sanıkları Muzaffer Tekin, Birol Başaran, Zeki Yurdakul ve
Mete Yamazangil'le irtibatlıydı.
Polisi, Bostancı'daki hücre evine götüren bilgiler de Ergenekon cephaneliği olarak bilinen
Beykoz Poyrazköy'deki arazideki kazılarda elde edilen delillerdi. SALİH SARIKAYA İSTANBUL
Necdet Kılıç'a kripto cihazı vermiş
Devrimci Karargâh terör örgütüne yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı'nın hakime verdiği ifadeler çelişkilerle dolu. Sorgusuna yansıyan ifadeler, Avcı'nın iddialarının birçoğuyla ilgili çarpıtma bilgiler verdiğini ortaya koyuyor. Avcı'nın, örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Necdet Kılıç'a verdiği ve telefon konuşmalarında 'cihaz' diye bahsettiği şeyin de dinlemeleri engelleyen 'kripto cihazı' olduğu tespit edildi. Bu gerçek, teknik takibe takılan konuşmalarla ortaya çıktı.
Hanefi Avcı, evinde bulunan sahte kimlikler ile ilgili mahkemeye verdiği ifadesinde, 1991 yılında
Diyarbakır İstihbarat Şubesi'nde görevli olduğu sırada yurtdışı görevine gitmek için kendisinin hazırladığını savunuyor. Hatta bu kimliklerle birkaç defa Suriye'ye gittiğini belirtiyor. Oysa Emniyet Teşkilatı Kanunu'na göre Emniyet İstihbarat görevlileri sadece eğitim, konferans ve toplantılara katılmak amacıyla yurtdışına çıkabiliyorlar.
Yurtdışına çıkılırken de '
hizmet pasaportu' düzenlenmesi gerekiyor. Kamuoyunun şimdi Avcı'nın Suriye'ye neden gittiğini ve kimlerle görüştüğünü merak ediyor. Avcı'nın evinde yapılan aramalarda ruhsat tarihi sona ermiş
Kalaşnikof marka silah ile ruhsatsız bir mavzer çıkmıştı. Avcı'nın ifadesinde '
OHAL ruhsatlı' dediği Kalaşnikof'un ruhsatı OHAL'in kaldırılmasıyla sona erdi. Silahların teslim edilmesi gerekiyordu ancak bu yapılmadı. Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'ne göre bir polisin ruhsatsız silah bulundurmasının karşılığı ise meslekten kesin
ihraç.
Milli Eğitim, Kezban Küçük hakkında inceleme başlattı
İstanbul
Milli Eğitim Müdürlüğü, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilişkisi ortaya çıkan öğretmen Kezban Küçük hakkında inceleme başlattı. Devlet memurlarının, basına bilgi ve demeç vermesine ilişkin düzenlemeye aykırı olarak hareket eden Küçük hakkında ayrıca 'örgüt üyesi olmak' şüphesi üzerinde de duruluyor. Müfettişler tarafından başlatılan incelemedeki ilk tespitlere göre, Küçük'ün çevresine Devrimci Karargah'ı övücü sözler sarf ettiği ileri sürülüyor. Küçük hakkındaki iddialar raporla sabitleşirse, hakkında soruşturma açılıp meslekten ihraç edilebilir. Küçük, halen
Bahçelievler Lisesi'nde edebiyat dersi öğretmeni.