İşte Boğaziçi Avukatlar Derneği yapılan açıklama: Kamuoyunda önce fotokopisi ve son günlerde de ortaya çıkan asıl belge üzerinden tartışılan ve Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yer alan “cunta ekibi” tarafından hazırlandığı anlaşılan “demokrasiye müdahale planı” ile ilgili, Boğaziçi Avukatlar Derneği olarak ve hukukçu sorumluluğu içinde aşağıdaki hususları kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Planın fotokopisi ortaya çıktığı dönemde, fotokopi belge üzerinden uzun süre tartışılmış, ilgili kurumlar tarafından “demokrasiye müdahale” gerçekliğinin araştırılması yerine belge küçümsenip, bir kağıt parçası olarak vasıflandırılarak içindeki gerçekler gizlenmeye çalışılmıştır. Bu arada konu ile ilgili yeni bilgi, belge, delil, emare ortaya çıkarsa gereken soruşturmanın en kısa sürede yapılacağı, “silahlı kuvvetlerin demokrasiye sonuna kadar bağlı olduğu” vurgusu ile birlikte en yetkili makamlar tarafından açıklanmıştır. Bu güne geldiğimizde “demokrasiye müdahale belgesinin” aslının ortaya çıkmasıyla adı geçen belgenin ve belgedeki imzanın orijinal olduğu, artık bir kâğıt parçası olarak vasıflandırmanın mümkün olmadığı gerçeği yadsınamaz bir şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Tam da bu noktada konuşması gereken makamlar derin bir sessizliğe gömülmüş, belge fotokopisi ortaya çıktığı ve kamuoyunda tartışıldığı dönemde tam kadro basının karşına geçilerek belge ile ilgili yapılan açıklama; ardından verilen, “bilgi, belge, emare ortaya çıktığı taktirde gereğinin yapılacağı taahhüdü” doğrultusunda herhangi bir işlem ve soruşturma yapılmamıştır. Buna karşılık, her zaman olduğu gibi durumdan vazife çıkaran ve kamuoyunca da gayet iyi bilinen bir kısım odaklar demokrasi adına vahim olan bu belge ve olayın özünden uzaklaşarak olayı sulandırmaya ve toplumun dikkatini farklı yönlere çekmeye çalışmaktadırlar. Belgenin ortaya çıkış zamanı, ıslak imza makinası ile taklit edilebilirlik, belgeyi son derece doğru bir davranışla adli makamlara ulaştıran hukuka ve demokrasiye bağlı subayın bilgi sızdırdığı suçlaması, belgeyi adli makamlara ulaştıran subayın cadı avı şeklinde izinin sürülmesi ve tespitinin gerektiği gibi olayın özü ile ilgisi olmayan, belgedeki vahim gerçekleri asla kapatamayacak küçük ayak oyunları ile “demokrasiye müdahale belgesi” içindeki büyük gerçekler gizlenmeye ve örtbas edilmeye çalışılmaktadır. Ancak sevindirici olan, sağduyulu kamuoyunun olayın tüm yönleri ile farkında olması ve demokrasi dışı girişimleri örtbas etmeye ve gizlemeye çalışan söz ve kalem sahiplerinin bile artık belge içeriğine yönelik söyleyecek söz bulamamalarıdır. Darbe suçu, Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir. Kamuoyu cunta ekibinin soruşturulmasını, gelişmiş demokrasilerde yapılamayacak andıç ,fişleme, siyasete yön verme, darbe gibi üçüncü dünya ülkelerine has girişimlerin önünün tamamen kapatılacak şekilde, suçluların yargılanarak cezalandırılmaları beklemektedir.Türk demokrasisine ve millete karşı yapılmaya çalışılan darbe planında, suçluların bir an önce adli yargı mercileri önüne çıkarılması, darbe suçunun “Şemdinli davasının” akıbetine uğramaması için kamuoyunda oluşmuş olan yüksek duyarlılığın devam etmesinin demokrasi adına gerekliliği tartışmasızdır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu Adına Avukat Bilal Çalışır