Yunanistan ve
Türkiye tarihini yakından bilen yazar
Herkül Millas iki
ülkede yaşanan askeri
darbelerin ortak yanlarını ve
siyasetin darbeler üzerindeki rolünü değerlendirdi. Millas, “Türkiye'deki darbeyi askerler yaptı ama siyasiler meşrulaştırdı yani 'kurnazca' davranarak darbenin sorumluğunu sivillere yüklediler. Yunan darbecileri ise uzlaşacak siyasetçi bulamadı ve darbenin bedelini ömür boyu
hapis yatarak ödedi" dedi.
Şimdilerde
ekonomik krizle boğuşan komşu ülke
Yunanistan'ın tarihi, askeri darbeler yönüyle de Türkiye'yle benzerlik gösteriyor. 1967- 1974 arasındaki 7 yılı 'Albaylar Cuntası' yönetiminde geçiren Yunanistan, darbeler dönemini kapattı. Türkiye ise 1960'ta başlayan darbe geleneğini 2007'deki e-muhtıraya kadar taşıdı. İki komşudaki darbelerin benzerliklerini 1971 yılından itibaren Yunanistan'da yaşayan Herkül Millas ile konuştuk.
ORTAK NOKTALAR
Millas 'darbelerin zamanlaması' ve '
Amerika' faktörüne dikkat çekti. Yunanistan'da 'sola' doğru bir kayışın tartışıldığı dönemde darbe olduğunu belirten, Adnan Menderes'in
Rusya seyahati öncesinde de Türkiye'de darbe olduğuna dikkat çekti. Darbelerin bir diğer ortak özelliğinin de Amerika'dan
destek görmesi olduğunu belirten Millas, Yunanistan'daki darbenin ardından siyasi dünyanın büyük çoğunluğunun darbeye karşı çıktığını vurguladı. Yunanistan siyasi dünyasının cuntacılarla tepki göstererek ülkeden ayrıldığını ifade eden Millas, "Türkiye'de ise 71 ve 80 darbelerinde siyasi dünya orduya karşı pek direnç göstermedi. Darbeciler de 'akıllıca' ve 'kurnazca' davranarak bu işin bedelini üstelenmedi ve bunu sivillere ödetti. Türk ordusunun Kıbrıs'a çıkarma yapmasından sonra Yunanistan'daki cunta büyük bir kriz yaşadı. Uzlaşıp iktidarı devredecek politikacı bulamadılar. İktidarı şartsız teslim etmek zorunda kalınca mahkemeye çıktılar ve cunta böylece temizlendi" ifadelerini kullandı.
İTTİHATÇI YÖNTEM
Türkiye'deki darbelerin askerler tarafından yapıldığını ve fakat siyasiler tarafından meşrulaştırıldığını vurgulayan Herkül , "Türkiye'deki siyasi dünyanın hepsi değil ama büyük kesimi bu darbeleri bir yerde sineye çekti . Yunanistan'da ise siyasiler yurtdışına çıktı. Solcular merkezdeki bazı
gazete çıkartan insanlar dahi darbe oldu diye gazetesini kapatıp gitti. Türkiye'de bu gelenek de var. Yani İttihat ve Terakki, padişaha karşı mücadele verirken yurtdışına Paris'e gitti. Gazete çıkartarak orada organize oldu. Darbeler olunca neden bu parti başkanları yurtdışına çıkıp dışarıdan mücadele etmedi ve neden orduyla uzlaştı? Oportünistçe davrandılar. İttihatçıların yaptığını onlar da yapabilirlerdi. Cuntaya dürüstçe karşı duran politikacılar Yunanistan'da büyük bir saygınlık kazandı. Türk siyasileri ise bunu sağlayamadı. Türkiye'deki siyasilerin
demokrasi alanında son 20-30 yılda sınavı hiç iyi değildi" şeklinde konuştu.
CUNTANIN ASKERLERi HAPiSHANEDE ÇÜRÜDÜ
Yunanistan'da 7 yıllık cunta döneminin sonunda darbecilerin yargılandığını hatırlatan Millas, “Darbecilerin çoğu ya yıllarca hapiste yattı ya da orada öldü” dedi.
Yunanistan
iç savaşı sonunda sola karşı korkunç işkenceler-idamlar yapıldığını anlatan Millas şöyle dedi: "İç savaş çok kanlıydı ve feci bir dönem yaşandı. Ama ilginçtir 7 yıllık cunta döneminde darbeciler kimseyi idam etmedi. İşkencede ölmüş birkaç kişi oldu ama çok az sayıdaydı. Hatta başbakana suikast yapmış insan dahi idam edilmedi. Sonrasında bu cuntacılar da idam edilmedi.
İdama mahkum oldular fakat
cumhurbaşkanı cezalarını müebbet hapse çevirdi. Türkiye'deki darbelerde idamlar vardı başbakandan başlayıp... Türkiye'de biraz daha sert oldu. Yunanistan'daki darbecilerin çoğu hapiste öldü. Bir kısmı hastalandı çıktı ama yıllarca cezaevinde kaldılar. ‘Biz pişman olduk affedin' deselerdi belki de çıkarlardı. Ama bunu yapmadılar."
ONLAR DAHA DÜRÜST
Yunanistan'daki darbecilerin bir NATO planını kullandığına işaret eden Millas, "Bunu vatan için yaptık diyerek hiçbir zaman özür dilemediler. O adamlar faşistti ve bir sürü kusuru vardı ama Türkiye'dekiler gibi demokrasi adına yaptık numaraları yapmadılar. Türkiye'de ise adam darbe yapıyor sonra demokratım diye etrafta dolaşıyor. Türk ordusu krizleri ustaca yönetti ve saygınlığını kaybedecek gibi olduğu zaman yönetimi hemen sivillere devretti. Gayet ustaca cuntacılık yaptılar belki Yunan cuntacıları daha saftı" dedi.
ORDU ÖNCE ‘DARBE KÖTÜDÜR' DEMELi
Türkiye'de ordunun hâlâ hakim güçlerden biri olduğunu ifade eden Herkül Millas bu nedenle askerlerin yargı karşısına çıkartılamadığını belirtti. Türkiye'd
e devlet deyince; ordu,
yüksek yargı ve bürokrasinin anlaşıldığını kaydeden Millas, ordunun rolü ve olması gereken halini şöyle açıkladı: "Yunanistan'da kimse genelkurmay başkanının adını dahi bilmez. Türkiye'de ise “her sabah bakalım komutanlar ne dedi” diye okuyoruz. Türkiye'de bütün unvanların kullanılması yasaklandı ama bu paşalar kaldı. Paşalar işte. Paşalar çok saygın. Bizim ordumuz farklı diyorlar. Farklıysa ve paşalar da farklıysa tabi bunların ifadesini alamazsın. Bu nedenle mistik, kusursuz, ideal bir güç olarak görünen ordunun öteki kurumlar gibi iyi ve kötü yanları olan bir kurum olması gerekiyor. Yani eleştirilebilir bir kurum olmalı. Sonuçta ordunun da bazı sakatlıklarını görmemiz bence iyi bir şey. Belki ordunun saygınlığı zedelenecek ama bu sayede dengeli bir kurum olarak yerini alacak."
İYİ DARBE KÖTÜ DARBE
Ordunun, darbelerin söz konusu olmadığını ve demokrasiye bağlılığını ifade etmesini olumlu bir gelişme olarak nitelendiren Millas buna rağmen ilginç bir noktaya şu şekilde dikkat çekti: "Çıkıp da 60, 71, 80 darbelerini zararlı ve Türkiye'nin kaybı sayıyoruz, bunlar lekedir diyemiyorlar. Darbe yapmayacağız demek başka biz darbeleri kötü bir şey sayıyoruz demek başka bir şeydir. Bence bunu demek
Evren Paşa'yı hapse atmaktan daha önemlidir. Siyasi dünya bile hâlâ iyi ve kötü darbe gibi bir şeyden söz ediyor."
CHP açıkça
işbirliği yaptı
Siyasilerin cuntayla işbirliği yaparak darbeleri meşrulaştırdığını yineleyen Millas, Yunan siyasilerin ise farklı davrandığını belirtti. Herkül Millas, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karamanlis, sağ ve merkez direndi sol zaten karşıydı ve cunta kendine ortak bulamadı. Türkiye'de ise bu şekilde olmadı. Mesela 1960 darbesinden sonra CHP işbirliği yapmasaydı 'Biz kurucu meclis kurmayız', 'Sizinle anayasa yapmayız' deseydi belki Türkiye'nin seyri farklı olurdu. CHP
kuzu kuzu oturup darbecilerle birlikte çalıştı. Siz çekilin, karışmayın
Demokrat Parti ve CHP hep birlikte yapalım deseydi. Karamanlis bunu yaptı.”
BUGÜN GAZETESİ