Sabih Kanadoğlu başta olmak üzere
Mümtaz Soysal gibi isimlerin katıldığı programda
emekli Orgeneral Şener
Eruygur yönetici olarak yer alıyordu.
Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği adına Birol Başaran öyle bir konuşma yaptı ki, salonda bulunan herkes dakikalarca ayakta alkışladı: "Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor diye düşünüyorum. Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasında bir zarar yoktur diye düşünüyorum." O gün, bu sözleri, 'bir marjinalin hezeyanları' olarak görmeyenler gelinen süreci daha iyi okuyabiliyor.
Darbe, demokrasinin rafa kaldırılmasıdır. Dolayısıyla
darbeciler önce Meclis'i kapatarak işe başladı. Halk yıllarca 'darbecileri neden fark edemediniz' diye sordu. Süleyman
Demirel gibi isimler bu konuda hep başkalarını suçladı. Artık devir değişti. Brifingler eşliğinde postmodern darbeler yapılıyor. Bu süreçte yaşanan her şey canlı yayınlar önünde gerçekleşiyor. Meclis'i ve hükümeti '
sandık dışı' yöntemlerle yıkmak isteyenler kendilerini saklama gereği duymuyor. Neyi nasıl yapacaklarını açık açık söylüyorlar.
Doğu Silahçıoğlu emekli bir asker. Kapatma
davasından önce, 3
Şubat 2008'de
Cumhuriyet gazetesinde şunları yazdı: "
Anayasal kurum ve kuruluşların da desteğinde,
halkın geniş katılımıyla bir 'ulusal cephe' oluşturulmalı ve
AK Parti hükümeti en kısa sürede iktidardan uzaklaştırılmalıdır!.' ... Bugün için
yanıtı bulunması gereken soru; AKP'nin yönetimden nasıl uzaklaştırılacağıdır!.. ... Bunu gerçekleştirebilmek için kuramsal olarak üç temel yöntem mevcuttur!.. Bunlar; 'siyasal yöntem', 'hukuksal yöntem' ve 'toplumsal yöntem'dir!.. Hukuksal yöntem: Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen 'AKP' hakkında '
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı' tarafından '
Anayasa Mahkemesi'nde dava açmak ve 'AKP'nin kapatılmasını sağlamaktır..."
Cumhuriyet mitingleriyle beklediklerini alamayanların 22 Temmuz'dan sonra farklı arayışlar içine girdiği görülüyor.
Milletten yüzde bir oranında bile
destek bulamayanların karanlık işler çevirdiği ortaya çıktı.
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, Önsel ve Aslan (İP'liler), Perinçek'i arayarak CUMOK'un dönem sözcüsü
avukat Ayten Aydeniz, ADD Genel Başkan Yardımcısı Ali Ercan'dan oluşan 5-6 kişilik heyetle
Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı ve bir Anayasa Mahkemesi üyesiyle yaptıkları görüşme hakkında bilgi verdiler. Perinçek'le Aslan arasında 13 Şubat 2008'de geçen
diyalog şöyle: Aslan: "Son derece emin, son derece kararlı konuştular. Merak etmeyin, bu iş yani Cumhuriyet kazanımları... Hukuk olarak son derece olumlu yanıt verdiler. Hukuk olarak, hukuk çevresinde, yargı olarak sonuna kadar direneceğiz. Kimse merak etmesin. Bu işleri çözeceğiz..."
Bir başka haber ise Vakit gazetesinden.
İlhan Selçuk'un Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'la
kapatma davası açılmadan önce yaptığı konuşmanın haberi. Selçuk diyor ki: "Yargı kapatma kararına doğru gidiyor. Haberini verdiler. Kapatma kararını verdiği anda bunlar da diyecekler ki; biz milli iradeyiz, şey başlayacak. Ben milli iradeyim diyecek, birtakım şeyler yapmaya çalışacak, çünkü göğsünde kapatılmıştır levhası dururken, AKP bir şey yapamaz."
Ve mart ayının ortasında
kapatma davası açılıyor. 14
Nisan 2008 tarihinde, 367 kararının mucidi Frankfurt'ta konuşuyor. Diyor ki: 'Yüzde 47 değil, yüzde 97 alsan bile bu dava açılır.' Ancak kapatmayı tek başına yeterli görmüyor. "Halkın eğitilmesi lazım. Yurttaşları Türkiye'ye kimlerin zarar verdiğini anlayacak duruma getirmeliyiz." Millet her şeyi görüyor ve biliyor. Darbeciler pervasızca davrandıkları için bu ülkeye zarar veriyor.
ALİ AKKUŞ - ZAMAN