İşte Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes'in o yazısı:
PSİKOPAT!... Sizi kızdıran, canınızı yakan kişiye bir anda ağzınızdan çıkıveren bu kelimenin ardında ne sırlar yatıyormuş meğer. Geçen hafta yayımlanan birkaç bilimsel makaleyi okuduktan sonra daha farklı düşünmeye başladım. Sağımız solumuz psikopat doluymuş da haberimiz yok.
Şimdi bütün önyargılarınızı cebinize koyun, oturun ve sizler için özetlediğim bilimsel açıklamalara bir kulak verin. Şaşıracaksınız!
Okudukça, "Ben de mi psikopatım acaba" sorusunu sormaya başlarsanız da merak etmeyin. Çevrenizde bu kadar psikopat varken etkilenmiş olmanız normaldir.
Bazı gerçeklerin farkına varmak, sorgulamak ve çözüm aramak, akvaryumdaki balık gibi yaşamaktan iyidir, inanın. Önce bilimdeki tanımlamasına bir göz atalım bu hastalığın.
"Psikopati hastalığına maruz kalanlar"a demiyor psikopat. Psikopati, psikologlara göre en tehlikeli kişilik bozukluğu. Çünkü bu bozukluğu taşıyanların, çevresindekileri ve olayları manipüle etmekte üzerlerine yok.
Akıllı ve kurnaz olduklarından kişiler üzerinde "güvenilir" ve "sempatik" bir imaj oluşturuyorlar. Fakat ardından kendilerine yakın olanlara ve üzerlerinde kontrol kurduklarına karşı maddi ve manevi ciddi zararlar vermeye başlıyorlar.
1930'lu yıllarda sadece çevresine zarar verenler "sosyopat" olarak gruplandırıldıysa da Amerika Psikiyatri Derneği, 2013 yılından itibaren aşağıda sayacağım 10 özelliğin hepsini üzerinde taşıyan her bireyi "psikopat" olarak tanımlamaya karar vermiş:
1. Kanunları, kuralları ve toplum değerlerini hiçe saymak.
2. Başkalarının haklarını ihlal etmek.
3. Empati kuramamak.
4. Hatalarını kabul etmemek.
5. Aniden beliren saldırgan tavırlar sergilemek.
6. Hissetmediği halde duygusallaşmış rolü yapmak.
7. Suç işleyeceği zaman çok önceden zekice planlar kurarak kendi gibileriyle ekipleşmek.
8. Doğa ve özellikle hayvan sevmemek ve fırsat bulduğunda direkt ve dolaylı yoldan zarar vermek.
9. Kinci ve intikamcı olmak.
10. Kendine göre kurallar oluşturarak çevresindekilere uyması için baskıda bulunmak.
Londra Kraliyet Üniversitesi uzmanlarından 2012 yılında "Archives of General Psychiatry" isimli bilimsel dergide yayımladığı makaleye göre, psikopatların beyin MRI sonuçlarında (gri tabakada) anormallikler var. Bu araştırmadan yola çıkan yine İngiltere'den bir psikolog, geçen hafta yaptığı basın toplantısıyla çok dikkat çekici, ilginç iddialarda bulundu.
O iddialar aynen şöyle:
"Psikopatlar içerisinde zekâ düzeyi (IQ’su) yüksek olanlar çoğunluğu oluşturur. Bu insanlar yalan söylemeyi, hiç yetenekleri olmadığı halde kendilerini satmayı çok iyi becerirler. En çok dikkat çeken özellikleri duygusuzluklarını saklamalarıdır.
Örneğin, psikolojisi normal bir insanı gözyaşlarına boğacak bir duygusal olay karşısında hiç etkilenmemektedirler. Fakat akıllarını kullanarak duygusal rolü oynamak için çaba gösterirler. Hatta gözyaşlarıyla ağlayabilirler.
Bu yüzden normal insandan ayırt ederek 'psikopat' teşhisi koymakta zorluk çekilir. Lakin bizlerin yani psikologların kullandığı, gerçek duyguları ölçen bir tekniğimiz vardır. Adı: Galvanic Skin Response (GSR). O alette parmağa takılan elektrotlar bulunmakta. Bu elektrotlar sayesinde yalandan ağlama gibi gerçek olmayan davranışları derhal tespit edebilmekteyiz.
Bu aletle araştırmamızda İngiltere'de çok büyük şirket çalışanları ve yöneticileri üzerinde psikolojik analizler yaptık. Elde ettiğimiz sonuçlar gerçekten çok korkutucu boyutlarda. Çünkü öyle görünüyor ki, yönetici konumundakilerin büyük çoğunluğu 'psikopat' sınıfına girmekte"
Önümüzdeki hafta "The Journal of Forensic Psychiatry & Psychology" isimli bilimsel dergide yayımlanacak bu makaleyi okuyunca önce bu araştırmayı yapan, destekleyen, açıklayan ve yayımlayan tüm bilim insanlarının özgüven ve cesaretlerine hayran kaldım.
Ondan sonra kendi kendimize, "Dünya genelinde hüküm süren haksızlıklara, yolsuzluklara, savaşlara şaşırmamak gerek" diye düşündüm. Çok önemli yönetici konumundaki her kişinin parmağına birer GSR elektrotu takmak geldi içimden.