Mavi
renk üzerine yazan gazetecilerin dahi kulağı çekiliyordu.
Evren, 'hayır' demeyi düşünen vatandaşları da şöyle uyarıyordu: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."
12
Eylül darbesinin lideri
Kenan Evren,
Sabah Gazetesi'nden
Yavuz Donat'a yaptığı açıklamada, "Vaktiyle yaptığım konuşmalara bir baksınlar. Hepsi unutuldu. Ben dedim ki: Bir zaman gelecek, bu
Anayasa değişecek. Bizim yaptığımız Anayasa Allah'ın emri mi? Anayasa, mukaddes kitap mı? Günün şartları neyi gerektiriyorsa o yapılır... Anayasalar da değiştirilir." dedi. Fakat 'vaktiyle yaptığı o konuşmalara' baktığınızda hiç de öyle şeyler söylemiyor netekim.
Kasım 1982'de,
Antalya Karpuzkaldıran Orduevi'nde arkadaşlarına, "Biz bugün varız, yarın yokuz. Ama bu anayasa her zaman var olacaktır. Kolay kolay da değişmeyecektir." diyordu. Evren, hazırladıkları anayasaya o kadar güveniyor ki, yıllar geçse de bunu kimsenin değiştiremeyeceğini söylüyordu. Referandum gezileri çerçevesinde Adana'da 1 Kasım 1982'de yaptığı mitingde de 'hayır' oyu vermeyi düşünenleri şöyle tehdit ediyordu: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."
Kenan Evren'in darbeyi yaptığı
12 Eylül'ün üzerinden tam 30 yıl geçti. Yaş itibarıyla toplumun büyük kesimi o günlerde yaşananları tam bilmiyor. Gazetelerin kapandığı, siyasetçilerin
yasaklandığı, binlerce insanın hapsedildiği, cezaevlerinde işkence nedeniyle onlarca ölümün olduğu bir dönemin adı 12 Eylül. O dönemi daha iyi anlamak için bazı gazetecilerin tanıklığına ihtiyaç var. O dönemde
Cumhuriyet Gazetesi genel yayın müdürü olan Hasan
Cemal onlardan biri. Ağır
sansür nedeniyle gazetesinde yazamadıklarını günlüğüne not eden
Hasan Cemal'in, 'Demokrasi Korkusu' isimli kitabı darbe konusunda bir hayli öğretici.
Askerî yönetimin uyguladığı yasağın sınırı o kadar geniş ki, Hasan Cemal yıllar sonra 'Böyle şey olur mu?' diye soranlara kitabında şöyle sesleniyor: "21
Ekim 1982. Öyle günler ki
mavi renk bile yasak. Belki günün birinde bu satırları okuyanlar söylediklerime inanamayacaklar; şu bir gerçek ki, 'mavi'ye bile yasak konabilen bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü anayasaya ret pusulasının rengi mavi..."
Bugün medyar da
sivil dikta söylemini dillendirenlerin 12 Eylül'de yaşananları hatırlamalarında fayda var. O günlerde
sıkıyönetim komutanı, gazetelerin yayın müdürü gibi.
Tümgeneral Ekrem
Dinç,
akşam saatlerinde Hasan Cemal'i arayarak şunları söyleyebiliyor mesela: "Her gazeteyi tek tek arıyoruz. Sizi özellikle iki aydır takip ediyoruz. Artık yarından itibaren anayasa konusunda hiçbir şey, ama hiçbir şey yazılmayacak. İma, telkin, telmih, hiçbir şey olmayacak.. (Paşa bir ara durup devam ediyor.) Sonra iç sayfada İsmail mi, Gülgeç mi biri var, ha bire mavi üstüne çiziyor, onu da izliyoruz. Mavi falan da olmayacak. Kesin olarak son defa söylüyorum. Aksi olursa kapatacağız."
Kenan Evren, 12 Eylül Anayasası'na
destek almak için Anadolu'yu dolaşıyor. Hasan Cemal'in o gezilerden birinde gördükleri unutulur gibi değil: "Trabzon'dan
Rize'ye giderken, il sınırında ilginç bir olay dikkatimizi çekti. Rize valisi başta olmak üzeri ilin oradaki kamu kuruluşlarının müdürleri hepsi hizaya girmişlerdi. Başlarında da bir albay. Hepsinin tam hizaya girip girmediğini görebilmek için ara sıra kenara çekiliyor, uzaktan bakıyor, 'Senin ayağın biraz öne çıkmış, seninki biraz geride kalmış' diyerek herkesin ip gibi hizaya girmesini sağlamaya çalışıyordu. Hizaya girenler arasında valiyle birlikte Danışma Meclisi'nin iki üyesi Şadan Tuzcu ile
Kerem Öztürk de vardı." Bütün bunlar bir gün sonra şehri teşrif edecek olan Evren
paşa için yapılıyor. Halk darbecilerin hazırladığı Anayasa'ya yüzde doksanın üzerinde destek verdi. Peki bu nasıl oldu? Evren'in mitinglerde yaptığı konuşmalar sayesinde tabii.