Deyim yerindeyse Türkiye'nin ilk, "temiz eller savcısı" ünvanına sahip. Susurluk'tan Türkbank ihalesine, çete soruşturmalarına kadar 1996'dan bugüne değin Türkiye'yi sarsmış bütün büyük soruşturmalarda imzası bulunuyor. Engin'in kariyerinde dikkat çeken nokta ise 2001'de İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Şubesi'nin bir çete operasyonunda "Ergenekon" belgelerinin ele geçmesine dair soruşturmada takipsizlik kararı vermesi. Önemli isimleri sorguladı Türkiye'de çetelerin ve gizli örgütlenmelerin tesadüfen ortaya çıktığı 3 Kasım 1996'daki Susurluk kazası, kamuoyunda İtalya'da gladionun tasfiyesine verilen "temiz eller" operasyonunu gündeme getirmişti. Kazanın ardından dönemin İstanbul DGM Savcıları Aykut Cengiz Engin ile Engin Baltacı Türkiye'deki "temiz elleri" yönetmek üzere olağanüstü yetkiyle göreve getirildi. Engin ve Baltacı'nın adını kamuoyunda duyuran en önemli soruşturma Nesim Malki cinayeti ile Alaattin Çakıcı'nın gölgesinin dolaştığı Türkbank ihalesi oldu. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın da, "Biz hukuk devletini egemen kılacağız. Kişilerin değil, anayasanın dediği olacak. Bu iş nereye varacaksa oraya gideceğiz" sözleriyle destek verdiği 25 yıllık DGM savcısı Aykut Cengiz Engin, Türkiye'yi sarsan Susurluk skandalının soruşturmasını da üstlenmişti. Engin, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, eski MİT'çi ve İçişleri Bakanlığı Danışmanı Korkut Eken, eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, eski DYP Milletvekili Sedat Bucak'ı davetiye çıkararak DGM'ye çağırtmış ve ifadelerini bizzat almıştı. Çakıcı'nın kaset davaları Engin'in kariyerinde Alaattin Çakıcı'nın peşpeşe patlayan kasetleriyle ortaya çıkan çıkar ilişkilerini soruşturmak da bulunuyor. Savcı Engin, hemen Alaattin Çakıcı'nın tehdit ettiği sanılan işadamlarını peşpeşe DGM'ye çağırıp, ifadelerine başvurdu. Savcının sorguladığı isimler arasında Transtürk Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Süren, Çukurova Holding temsilcileri Ali İhsan Karacan ve Osman Berkmen, işadamı Ali Balkaner, Vatan Hastaneleri ile Alman Hastanesi'nin sahibi Azmi Ofluoğlu bulunuyordu. Ancak kariyerinde böylesine büyük soruşturmalar bulunan Ergin'in 2001'de verdiği bir karar, Ergenekon operasyonları sorasında yeniden gündeme geldi. İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Şubesi bir operasyon çerçevesinde, o tarihte Akşam gazetesinde çalışan gazeteci Tuncay Güney'in de bilgisayarında araştırma yaptı. Bu bilgisayardan çıkan bir dokümanla ilk defa "Ergenekon" denilen yapıya dair somut bilgiler elde edildi. 24 sayfadan oluşan ve "Ergenekon: Analiz Yeniden Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi" başlığını taşıyan bu belgenin üzerinde "İstanbul, 29 Ekim 1999" tarihi vardı. O tarihte İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan, İçişleri Bakanı ise Sadettin Tantan'dı. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün pozisyonundan, Sami Hoştan'ın yapıdaki yerine kadar bilgiler de bu dökümanın içindeydi. İlk ergenekona takipsizlik Şubeye alınan Tuncay Güney ile yapılan üç saatlik görüşme, kameraya kaydedildi. Güney, söylediklerini yazılı ifadesine geçirmeyecekti. Gözaltına alınan Güney, Adem Taşdemir, Gükhan Kasap ile geçen hafta Ergenekon operasyonunda da gözaltına alınan Ümit Oğuztan'a, "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçlamasıyla dava açılıyordu. Polis, dosya üzerine çalışmaya başladı. Ancak bir süre sonra doysa kapandı. Dönemin İstanbul Organize Suçlar Şube eski Müdürü Adil Serdar Saçan, dosyanın kapatılmasıyla ilgili olarak 2006'da Hürriyet gazetesine şu açıklamayı yaptı: "Başsavcılık oluruyla araştırma yürütüldü. Telefonlar dinlendi, ifadeler alındı, takipler yapıldı. Ancak sonunda DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin imzalı 'takipsizlik kararı' verildi." Savcı Engin 2001'de ilk kez belgesi ele geçen ancak verdiği takipsizlik kararı ile daha ileri götürülemeyen Ergenekon örgütlenmesi hakkında şimdi açılan büyük soruşturmayı da Savcı Zekeriya Öz ile birlikte yürütüyor. REFERANS