Teziç'in bir grup akademisyenle kaleme aldığı
taslak, dönemin
TÜSİAD Başkanı
Bülent Eczacıbaşı tarafından
Meclis'e sunulmuş. Prof. Dr.
Süheyl Batum ve YÖK üyesi Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu'nun da katkı yaptığı taslak, radikal değişiklikler içeriyor. Giriş bölümünde, askerî
darbeden sonra kabul edilen 1982
Anayasası'nın katılımcı bir ortamda hazırlanmadığı ve demokratik sayılmayacak şartlarda
halkoyuna sunulduğu belirtiliyor. Bu yüzden ulusal mutabakata dayalı yeni bir anayasa yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Anayasa'daki başlangıç bölümünün 'otoriter devlet' ideolojisini çağrıştırdığı, devlete 'kutsal' sıfatını ekleyen bu anlayışın
özgürlükçü ve çoğulcu bir demokratik düzenle bağdaştırılmasının imkansız olduğu vurgulanıyor. Değişiklik
tekliflerinden en önemlisi is
e devletin nitelikleriyle ilgili. 4. maddede sayılan değiştirilemez niteliklerin 'cumhuriyet'le sınırlı tutulmasını isteyen Teziç, şu gerekçeyi ileri sürüyor: "Kurucu iktidarın asıl sahibi olan milletin ve onun temsilcilerinin özgür bırakılmalarında yarar vardır. İnsan aklının ve toplumların bu tür engellerden uzak tutulması, evrensel ve
doğal değişim yasalarının mantıkî sonucudur. Hiçbir anayasa koyucu toplumun onlarca yıllık geleceğini ipotek altında tutma hakkına sahip olmamalıdır. '
Cumhuriyetin sürekliliği' dışında değişmez anayasa kuralı konulmasında yarar değil zarar vardır."
Erdoğan Teziç,
AK Partili Prof. Dr. Zafer Üskül'ün bir süre önce gündeme getirdiği ve büyük tartışmalara yol açan 'ideolojisiz anayasa' fikrini de 15 yıl önce taslağına almış. "Liberal demokratik rejimlerde devletin resmî bir ideolojisi olmaz." ifadesini kullanan Teziç, yeni anayasanın ideolojik hükümlerden arındırılması gerektiğini savunuyor. Cumhurbaşkanı ve milletvekili yeminlerinden '
Atatürk ilkeleri ve inkılaplarına bağlılık' vurgusunu çıkaran Teziç, 'Türk milliyetçiliği' ya da 'Atatürk milliyetçiliği' şeklindeki kavramların da anayasada yer almamasını istiyor. Teziç'in önerilerinden biri de genelkurmay başkanının milli
savunma bakanına bağlanması.
YÖK Başkanı Erdoğan Teziç,
sürpriz anayasa taslağını dönemin TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın talebi üzerine hazırlamış. 1982 Anayasası'nı antidemokratik bulan Teziç ve 8 arkadaşı, bu talep üzerine işe koyularak, "Yeni Bir Anayasa İçin" adlı anayasa taslağını kaleme almış. Kısa sürede hazırlanan taslak, anayasa önerisi olarak
TBMM Başkanlığı'na sunulmuş.
Taslak, Teziç ve arkadaşlarının o dönemde bugün savundukları görüşlere taban tabana zıt görüşte olduklarını ortaya koyuyor. Giriş bölümünde darbe sonrasında kabul edilen 1982 Anayasası'nın demokratik ve katılımcı bir ortamda hazırlanmadığı belirtilerek, ulusal mutabakata dayalı yeni bir Anayasa yapılması isteniyor.
Prof. Dr.
Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kurulunun hazırladığı taslakta başlangıç kısmı ve değiştirilemez nitelikteki ilk 3 maddede yapılan bazı kelime değişiklikleri rejim sorunu haline getirilirken, TÜSİAD'ın taslağında değiştirilemeyecek maddelerin de değişmesi öneriliyor. Konuyla ilgili olarak taslağın giriş bölümünde, "TBMM, 1982 Anayasası'nın "değiştirilemez hükümler" arasında saydığı hükümleri yok saymak ya da değişik formülasyonlara büründürmek hak ve yetkisine sahip midir?" sorusuna
cevap aranıyor.
"
Türkiye devletinin cumhuriyet" olduğu yönündeki hükmün değiştirilemezliğinin Türk anayasa geleneğinin temel unsuru olduğu belirtilen taslakta, bunun dışındaki maddelerin değiştirilmezlik kapsamına 12
Eylül rejimi şartlarında hazırlanan 1982 Anayasası'yla alındığı kaydediliyor. Bu hükümler arasında değiştirilebilecek kurallar da olabileceği belirtilirken, şu açıklama yapılıyor: "Bu konuda asli kurucu
organ yetkisini kullanan bir meclisin kendini bağımsız hissetmesi doğal ve gereklidir. Bu açıdan önerilebilecek ideal formül, yeni bir Anayasa hazırlama girişiminin başında, TBMM'nin bir anayasa değişikliği yaparak, değişmezlik hukukunu daha önceki Cumhuriyet Anayasalarında olduğu gibi 'Cumhuriyet' ilkesi ile sınırlı tutması olacaktır. Sonuç olarak çalışma grubumuz, TBMM'nin yeni bir anayasa taslağını oluşturma aşamasında kendisini 'cumhuriyet hükümet şekli'nin değişmezliği dışında özgür ve bağımsız hissetmesi gerektiğine inanmaktadır."
Resmî ideoloji olmamalı
Erdoğan Teziç ve arkadaşlarının, AK Parti
Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül'ün ideolojisiz anayasa fikrine 15 yıl önce hazırladıkları TÜSİAD'ın anayasa taslağında yer vermeleri de dikkat çeken noktalardan biri. "Liberal demokratik rejimlerde devletin resmî bir ideolojisi olmaz." denilen taslakta yeni anayasanın ideolojik hükümlerden mümkün olduğu kadar arındırılması gerektiği savunuluyor. Buna örnek olarak da Türk milliyetçiliği ya da Atatürk milliyetçiliği şeklindeki ideolojik anlam verilebilecek kavramların anayasadan çıkarılarak bunun yerine hukuki bir deyim olan 'milli' sıfatının koyulması isteniyor. Anayasa'da resmi ideolojinin yer almamasına ilişkin önerinin gerekçesi ise şöyle: "Atatürk'ün nihai
hedefi Batı
tipi liberal demokrasidir. Liberal demokratik rejimlerde ise devletin resmî bir ideolojisi olmaz. Türkiye'de 1946 seçimleri ile Atatürk'ün nihai hedef olarak belirlediği çoğulcu demokratik rejime yönelmiştir. Bu aşamadan sonra gerçekleştirilmesi gereken liberal demokratik toplumların ilkeleri olan çoğulculuk, özgürlük ve eşitlik olmalıdır."
Başlangıç bölümü demokratik düzenle bağdaşmaz
Bu çerçevede Anayasa'da başlangıç bölümüne de gerek olmadığı, böyle bir bölüm olacaksa bile bunun çok temel hukuk ilkelerine ayrılmasının gerekli görüldüğü vurgulanıyor. Dolayısıyla, "1982 Anayasası'nın ideolojik yönü ağır başlangıç bölümünün bağlayıcı sayılmadığı" ileri sürülüyor. Bir hukuk kuralı olmaktan çok, ideolojik bir yapıya sahip olan başlangıç kısmının 1961 ve 1982 anayasalarında sorun çözmek yerine sorun ürettiğinin altı çiziliyor. Bu konuda şu görüş dile getiriliyor: "Üslup açısından son derece ağır ve bir tek cümleden oluşan ve Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeler yığınını içeren 1982 Anayasası başlangıç metni otoriter bir devlet ideolojisi çağrıştırır biçimde düzenlenmiştir. Nitekim yargı organlarınca da böyle yorumlandığı olmuştur. Devleti soyut bir varlık olarak yücelten, ona 'kutsal' sıfatını ekleyen bir anlayışla, özgürlükçü ve çoğulcu bir demokratik düzenin bağdaştırılması imkansızdır."
Genelkurmay, Milli Savunma'ya bağlansın
TÜSİAD'ın taslağında bir diğer önemli değişiklik de Genelkurmay Başkanlığı'nın statüsünde göze çarpıyor. Taslakta, bütün NATO ülkelerinde genelkurmay başkanının başbakana değil, Milli Savunma bakanına bağlı olduğu belirtiliyor. Bu sebeple ilgili maddenin, "Genelkurmay başkanı Milli Savunma bakanına karşı sorumludur." şeklinde değiştirilmesi öneriliyor.
Dokuz kişilik ekipte Süheyl Batum da var
batum.jpg' align='right'>
TÜSİAD'ın 1992 yılında hazırlattığı "Yeni Bir Anayasa İçin" adlı anayasa taslağını yazan Erdoğan Teziç başkanlığındaki çalışma grubunda AK Parti'nin taslağını eleştiren isimlerden Prof. Dr. Süheyl Batum ile halen YÖK üyesi olan Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu da yer almış. 9 anayasa hukukçusunun yer aldığı çalışma grubunda ayrıca Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadığı Prof. Dr.
Fazıl Sağlam, Prof. Dr. Bülent Tanör, Prof. Dr. Sait Güran, Prof. Dr. Yıldızhan Yayla, Prof. Dr. Köksal
Bayraktar, Prof. Dr.
Devrim Ulucan isimleri var. Dönemin TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın talebi üzerine hazırlanan taslak yeni bir anayasa önerisi olarak TBMM Başkanlığı'na da sunulmuş.
TBMM, yeni anayasa konusunda 'asli kurucu organ' yetkisine sahip
Meclis'in yeni bir anayasa yapma konusundaki yetkisinin de tartışıldığı taslakta "Anayasa değişiklikleri yapmaya yetkili bir organın yeni bir anayasa yapma konusunda da yetkili olduğu hususunda kuşku yoktur." deniyor. Ayrıca Meclis'in yeni bir anayasa yapmaya yetkili olduğu konusunda Atatürk döneminde kabul edilen 1924 Anayasası örnek gösteriliyor. 1924 Anayasası'nın bir kurucu Meclis tarafından değil olağan bir yasama meclisi tarafından üstelik halk oyuna sunulmadan kabul edildiğine dikkat çekiliyor.
Eski
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun kısa bir süre önce öne sürdüğü Meclis'in yeni bir anayasa yapamayacağı yönündeki iddiasıyla ilgili olarak Teziç ve ekibinin 15 yıl önce hazırladığı taslakta şu değerlendirme yapılmış: "Kısacası, bugünkü TBMM bir "Kurucu Meclis" sıfatıyla seçilmiş olmadığı halde , yeni bir anayasa yapmaya yetkili bir "asli kurucu organ" yetkisi kullanabilir. Zaten bunun aksini düşünmek, anayasa yapıcılığı yetkisini yalnız kurucu meclislere ya da ihtilal sonrasının olağanüstü iktidarlarına tanımak olur ki; bu tarihsel gerçeklerle uzlaşmadığı gibi, şiddet yolunu önermek anlamına dahi gelir. Oysa, pek çok ülkede yeni anayasalar, normal zamanlarda ve olağan yasama meclisleri tarafından hazırlanabilmiştir."
Değiştirilemeyecek hükümlerin kapsamı daraltılıyor
Teziç'in taslağında Anayasa'nın birinci kısmında yer alan değiştirilemez hükümler, 'devletin cumhuriyet' niteliğiyle sınırlı tutulmuş. Değişiklikler şöyle:
2. Madde: Mevcut metin:
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Taslaktaki metin: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3. madde: Mevcut metin:: Devletin dili Türkçedir.
Taslaktaki metin: Devletin resmi dili Türkçedir.
4. madde: Mevcut metin: Anayasa'nın 1'inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyet'in nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Taslaktaki metin: Türkiye devletinin bir Cumhuriyet olduğuna ilişkin hüküm değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez
MURAT AYDIN- ZAMAN