Aralarında
emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile ulusalcı
avukat Kemal Kerinçsiz'in de bulunduğu zanlılar "
silahlı
terör örgütü kurmak ve yönetmek" ve "askeri itaatsizliğe
teşvik etmek"le suçlanıyor.
Başsavcı, Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla bağlantılı olarak düzenlenen
operasyonla ilgili "ayrıntılar hususunda,
soruşturmanın selameti için
yayın yasağı olduğunu" belirtirken uzmanlar, '
Ergenekon Terör Örgütü'nün hedefini 'ülkede
kaos oluşturmak' olarak açıklıyor.
Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi
Fikri Sağlar, ülkeyi iç çatışmaya sürüklemek çetelerle etkin mücadele için hükümetin olayların üzerine korkusuzca gitmesi gerektiğini belirtiyor.
Susurluk davasının hâkimi Sedat Karagül ise güvenlik birimlerinin kendi çalışanlarını korumasından şikayetçi. Karagül, Emekli Tuğgeneral
Veli Küçük isminin Susurluk davasında da gündeme geldiğini; ancak Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendilerine o dönemde izin vermediğini hatırlatıyor. Karagül, "Susurlukta bir çok iddia vardı, hiçbiri derinlemesine araştırılamadı.
Susurluk öyle kapandı gitti." dedi. Karagül'e göre günümüzde başta
telefon dinleme olmak üzere teknoloji çetelerle mücadelede etkin bir silah. Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Kurumu Başkanı
Sedat Laçiner, çetelerle mücadelede başarının devlet organları arasındaki uyumdan geçtiğini söylüyor. Laçiner "
Hükümet ile diğer kurumlar uzlaştıkça çetelerin hareket sahası daralmaya başlıyor." diye konuştu.
Gözaltındaki 36 kişinin sorgusu sürüyor
Ümraniye'de ele geçirilen el bombaları ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 36 kişinin sorguları sürüyor. Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu zanlılar avukatlarıyla görüştürüldü. Veli Küçük'ün müdafiliğini Metin Kaplan'ın avukatı İsmet Koç'un yapacağı öğrenildi.
Terör suçlusu oldukları iddia edilen zanlıların Haziran 2006'da kabul edilen 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'daki kısıtlama nedeniyle sadece bir avukatla görüşmesine izin verildi. Zanlılardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, avukatı Tayfun Ilıca ile görüştü. Küçük hakkında
emniyetteki işlemlere ilk olarak Ilıca katıldığından, diğer avukatı İsmet Koç ile görüştürülmedi. Küçük'ün, Ilıca'dan müdafiliğini Metin Kaplan'ın avukatı Koç'un yapmasını istediği öğrenildi.
Avukat İsmet Koç, müvekkili Küçük ile görüşmediğini, ancak durumunun iyi olduğunu öğrendiğini kaydetti. Avukat Koç, Küçük'ün 'hangi suçtan gözaltında olduğu' yönündeki bir soruyu, "Ortaya konan somut bir
suçlama yok. Onun için bir şey söylememiz mümkün değil. Gazetelerde çıkan haberlerde yer alan suikast planlarının doğru olduğunu düşünmüyorum." diye cevapladı. Gözaltındaki
Emin Caner Yiğit'in avukatı Ayhan Sağıroğlu da, müvekkiliyle ilgili suçlamanın ne olduğuna yönelik bilgi sahibi olmadığını önü sürdü. Sağıroğlu, "Sadece müvekkillerimizle görüştük. Ne durumdalar, neyle suçlanıyorlar, bu konuda net bir bilgi yok.
Müvekkilim bayramda, kandilde, yılbaşında Veli Paşa'yı aramış. Bunun için gözaltında olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında da isnat edilecek herhangi bir suç yok." dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in '
terör örgütü' tanımlamasında bulunduğu yönündeki bir soruya avukat Sağıroğlu, "Bu kadar da çabuk
suç örgütü kurulabilmesi mümkün değildir. Başsavcı terör örgütü ifadesini kullanabilir onun takdiridir. Biz vekiller olarak bunu kullanabilmemiz mümkün değil." şeklinde konuştu. Avukat Sağıroğlu, müvekkiliyle ilgili elde somut
delil bulunmadığını savunarak, şunları söyledi: "Şu an önümüze konulan hiçbir şey yok. Sorgulama başlamadı."
Ümraniye'de,
12 Haziran 2007 tarihinde ele geçirilen patlayıcılara ilişkin soruşturmanın devamında, önceki gece İstanbul ve diğer illerde yapılan operasyonlarda, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci Güler Kömürcü, Türk Ortodoks Patrikhanesi
Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü
Sevgi Erenerol, Ali Yasak (Drej Ali), '
Susurluk Davası' hükümlüsü
Sami Hoştan ve Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Kurmay
Albay Mehmet Fikri
Karadağ ile gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinde 'azmettirici olduğu' belirtilen Yasin Hayal'in avukatı Fuat Turgut'un da aralarında bulunduğu 33 kişinin gözaltına alınmıştı. Dün yakalanan 3 kişiyle birlikte gözaltına alınanların sayısı 36'ya çıktı.
Gruplar halinde sağlık kontrolünden geçirildiler
Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ ile kamuoyunda 'Drej Ali' olarak tanınan Ali Yasak'ın da aralarında bulunduğu zanlılar gruplar halinde Cerrahpaşa'daki
Adli Tıp Kurumu binasına getirildi. Bu arada soruşturma kapsamında düzenlenen operasyonda Veli Küçük ve Sami Hoştan Florya'daki evlerinden, Yasin Hayal'in avukatı Fuat Turgut İzmir'de, gazeteci Güler Kömürcü ve Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü
Sevgi Erenerol Beşiktaş'ta, avukat Kemal Kerinçsiz ise Bahçeşehir'de gözaltına alındı.
b>
Baş
bakan Erdoğan: Emniyet ile yargıyı
tebrik ediyorum
Son olay gerçekten yürütme ve yargının gayet güzel bir
dayanışma içinde bu işi yürüttüğünü gösterdi. Demek ki bu, dayanışmanın neleri olumlu istikamete götüreceğini gösteriyor. Geldiğimizden bu yana çetelere karşı mücadele ediyoruz. Bu son operasyonda önemli olan yürütme ve yargının gayet güzel bir dayanışma sergilemesidir.
Ergin Cinmen (Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Hareketi sözcüsü): Çetenin Susurluk'taki MR'ı bugün de geçerli
Bugüne kadar hep siyasi iradede tıkanma yaşanıyordu. Son operasyonda gerçekler ortaya çıkarılırsa siyasi tıkanma ortadan kalkmış olacak. Aslında Susurluk kod adlı suç ilişkileri ile bugünkü yapılanmanın MR'ı o zaman çekilmişti. Ama bu MR
iddianame halinde yargıya gönderilmedi.
Fikri Sağlar (Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi, eski bakan): Türk kontrgerillası operasyonla bitebilir
Veli Küçük, üzerinde ciddi şaibeler bulunan biri. Susurluk Komisyonu'na bilgi aktaran kişiler Küçük'le ilgili ciddi olaylar anlattı. Susurluk'a adı karıştıktan sonra adı hep çetelerle anıldı. Operasyonun Ergenekon ismini taşımasından hareketle Türk kontrgerillası işine son verileceğini düşünüyorum.
Bülent Orakoğlu (Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı): İktidar, ciddi bir şekilde irade ortaya koyuyor
İktidar çok ciddi bir şekilde irade ortaya koyuyor. Bugüne kadar devletin içinde az görülür şekild
e devlet içinde devlet yetkilerini kullanan Ergenekon gibi çetelere operasyon düzenleniyor. Bu çeteler devletin gücünü, devletin yetkilerini hukuk dışında kullanıyor. Bu tür organizasyonlarla mücadele için ortak irade lazım.
Sedat Laçiner (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı): Çeteleri, kurumlar arası görüş ayrılığı besliyor
Çetelerin hayatlarını devam ettirebilmelerinin temel nedeni
sivil otorite. Hükümet, yargı ve
bürokrasi arasındaki rekabetten, görüş farklılığından kaynaklanıyor. Çeteler bu görüş farklılığını istismar ediyor. Hükümet ile diğer kurumlar uzlaştıkça çetelerin hareket sahası daralıyor.
Ali Bayramoğlu (Gazeteci-Yazar): Bu operasyon Türk tarihinin bir miladı
Bu operasyon yakın Türk tarihinin bir miladı olarak değerlendirilebilir. Yakalanan kişilere, ima edilen suçlara bakınca bir ucuyla Susurluk'a giden bir bağlantı sistemi söz konusu. Bu, bir anlamda devletin baş edemediği sorunlarla, gayrimeşru zihniyetle mücadele etme politikasıdır. Bu politikanın dibine doğru giden bir operasyon söz konusu.
Sedat Karagül (Susurluk davası hakimi): İddialarla ilgili deliller bulunur mu bilmiyorum
Bu operasyonun içinde Susurluk var mı yok mu bilmiyorum. Zanlılarla ilgili birçok iddia var. Susurluk kapandı, delil yoktu. Şimdi bilmiyorum ne olacak. Bakalım göreceğiz. Bir şeyler başlıyor ama sonu gelmiyor. Bu tür olaylar sessiz, derinden soruşturulmalı. Susurluk'ta birçok iddia vardı, hiçbiri derinlemesine araştırılmadı.
Okay Gönensin: Çete ile irtibatlı subaylar için Genelkurmay harekete geçmeli
Vatan Gazetesi Yayın Kurulu üyesi ve yazarı
Okay Gönensin,
Genelkurmay Başkanlığı'nın Ergenekon operasyonunda isimleri geçen askerî
personel ile ilgili harekete geçmesini istedi. Geçmişteki çeşitli operasyonlarda ve önceki gün başlayan operasyonda emekli ve
muvazzaf subay ve astsubayların isimlerinin geçtiğini hatırlatan Gönensin, "Genelkurmay'ın da bu olayların çözülmesine el atması gerekiyor." dedi. Dünkü köşesinde 'Neşter mi, idare mi?' başlıklı bir yazı kaleme alan Gönensin, önceki gün başlayan Ergenekon operasyonunun çetelere yönelik ilk operasyon olmadığını belirterek geçmişte yaşanmış operasyonları sıraladı.
Bu olayların hiçbirinin tam olarak ve 'biz hukuk devletinde yaşıyoruz' ferahlığını sağlayacak şekilde çözülmediğini kaydeden Gönensin'e göre çözümde Genelkurmay Başkanlığı'na önemli görevler düşüyor: "Bütün bu olayları siyasî
iktidarların iradesi altında çözmekten sorumlu olan devlettir. Bazı olaylarda emekli ya da muvazzaf asker kişilerin adları geçtiği için Genelkurmay'ın da bu olayların çözülmesine el atması gerekiyor.
Türkiye, çağdaş bir hukuk devleti mi olacak yoksa azgelişmiş bir suç ülkesi mi olacak? Sorunun cevabı birinci şık olmalıdır diyen bütün kişi ve kurumlar bu olayların üzerine gitmek, kimin canı acırsa acısın, bu ülkeyi çetelerden temizlemek için her şeyi yapmak zorundadır." Son operasyonun geçmiştekilere benzemediğini ifade eden Gönensin, "Son operasyonla ilgili ilk bilgiler işin ciddiye alındığı yönünde. Türk halkı gerçek bir
temizlik için gerçek bir neşter beklerken siyasî iktidar sahipleri şu ya da bu nedenle yine durumu idare etme yoluna gidebilirler." diye yazdı.
Kerinçsiz ve Erenerol'un ofislerine baskın
'Ergenekon' operasyonunda gözaltına alınan avukat Kemal Kerinçsiz'in avukatlık bürosu ile Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü Sevgi Erenerol'un ofisinde
arama yapıldı. Kerinçsiz'in Fatih'te
Emlak Bankası konutlarındaki bürosunda da polis tarafından arama yapılarak bazı evraklara el konuldu. Kerinçsiz'in avukatı Ömer Pulatoğlu, aramanın cumhuriyet savcısı ve baro gözlemcileri nezaretinde yapıldığını ifade etti.
Polis, Karaköy'deki
Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi İstanbul Baş Episkoposluğu'nda yer alan Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü Sevgi Erenerol'un ofisinde de arama yaptı. Arama sırasında patrikhanenin dışından görüntü almak isteyen basın mensuplarına görevlilerce tepki gösterildi.
Emniyete giden
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün kontrolünde sürdürülen soruşturma çerçevesinde, polisin, İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nce verilen arama, el koyma ve inceleme kararı doğrultusunda şüphelilerin ev ve işyerlerinde, otomobillerinde ve bazı derneklerde arama yaptığı öğrenildi.
Bu arada soruşturma kapsamında
Adana'da bir fabrikada
işçi olarak çalıştığı ifade edilen Y.A. (42), Adana Terörle Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. Y.A. ile Bursa'da gözaltına alınan bir zanlı da sorgulanmak üzere İstanbul'a sevk edildi. Operasyon çerçevesinde Diyarbakır'da yakalanan 2 kişi daha İstanbul'a getirildi.
ZAMAN