Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan cumartesi günü Tesev Başkanı
Can Paker’in evinde bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Herkes o geceyi merak ediyor. O gece orada neler konuşulduğunu bilmek istiyor.
Geceye katılan
Cengiz Çandar "Tayyip Erdoğan’lı Cumartesi gecesi..."nin notlarını bir bir yazmış.
GECENİN TEK KURALI VARDI
Neşe içinde geçen o geceye katılmanın tek bir
kuralı varmış ki o kural da "Orada konuşulan orada kalacaktı"
Peki onca gazetecinini bulunduğu bir yerde bu kural geçerli miydi? Nitekim Mehmet Ali
Birand ertesi gün
Kanal D ana haberde geceye ilişkin ayrıntıları haber bültenine taşıdı. "Erdoğan'ın
yol haritası"ndan bahsetti. Ancak Birand
Başbakanlık tarafından derhal yalanlandı.
BİRAND'I YALANLADI
Birand'ı Çandar da yalanlıyor. "Başbakan, bir “yol haritası”ndan filan söz etmedi. Yemeğin bir bölümünde iki solunda, daha büyük bölümünde hemen sağında oturan ben böyle bir işitmedim." diyor.
Peki o gece neler konuşuldu? Çandar "konuşulanlar orada kalacak" kuralına uyacağı için genel hatlarıyla aktarmış. "Kapatma davası, muhtemel sonuçları, Başbakan’ın kafasından geçenler elbette ki konuşuldu." diyor ve kendi izlenimlerini şöyle anlatıyor:
SOHBET ORTAMINDA KONUŞULDU
Başbakan, ortaya atılan tüm
tartışma konularına ilişkin gayet “açık sözlü” idi. Söyleşi, bir tarafta gazeteciler, diğer tarafta Başbakan, bir “soru-
cevap” formatında geçmedi. Herhangi bir evde, 15-20 kişi nasıl söyleşirse öyle geçti. Her an herhangi bir kişinin söze girip, görüşlerini, yorumlarını, bakış açısını dile getirmesi şeklinde.
BAŞBAKAN GENÇ VE ENERJİK GÖRÜNÜYORDU
O gece, Başbakan’ın hala
siyaset sahnesinde etkili bir “aktör” olabilecek kadar “
genç” olduğunu ve daha da önemlisi hayli “enerjik” olduğunu gözlemledim.
Tayyip Erdoğan tüm söylenenleri dinledi; kimisine katılmadı, kimisi üzerinde düşünebileceği görüntüsünü verdi.
GAZETECİLER KENDİ ARALARINDA TARTIŞTI
Kapatma davasına ilişkin, kamuoyunda varolan iki farklı eğilim, o geceye katılanlar ve yemek masasında bulunanlar arasında da vardı ve bu farklılık konuşmalara yansıdı. Aramızdan bazıları, Ak Parti’nin ve hükümetin “teslimiyetçi” davranmaması gerektiğini, “yargı darbesi”ne karşı
anayasa değişiklikleri ile karşılık vermesini, gerekirse referanduma gidilmesi gerektiği görüşündeydi. Bazıları ise, buna karşı görüşte, bu yolun toplumda ve siyasette “gerilimi arttıracağı” düşüncesindeydi. Taraflar, Başbakan’a soru sormak bir yana, bunu aralarında hararetle tartıştılar; Başbakan dinledi.
ERDOĞAN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU SÖYLEDİ
O bu konuda birkaç gün önce, kendisinin “
savunma değil cevap” diye tanımladığı,
Anayasa Mahkemesi’ne Ak Parti adına sunulan 98 sayfalık metinle izlenen yolun doğruluğunu savundu. Partinin kapatılmayacağına, kendisinin yasaklı duruma düşmeyeceğine ilişkin kanaatini ifade etti.
BİR YOL HARİTASI VAR MI?
Elbette, partinin kapatılması ve kendisinin yasaklanması ihtimali mevcut. Bunu görmüyor değil. Öyle bir sonuç çıkarsa, ne olacak?
Buna karşı ne yapacağı, nasıl davranacağı öyle bir sonuç çıktığı zaman belirlenecek. Bunun ayrıntılarını kendisi bile şu anda bilmiyor. Herşey normal süratinde seyrederse, Temmuz sonu beklenen
Anayasa Mahkemesi kararından sonra, neyin nasıl yapılacağına, kendisinin ne yapacağına karar verecek. Zira, aradan geçecek süredeki gelişmeler ve karar tarihindeki siyasi ortam, neyin ve nasıl yapılacağının da çerçevesini belirleyecek.
İşte, bu nedenle bir “yol haritası”ndan söz edilmedi, edilemezdi de.
CENGİZ ÇANDAR/REFERANS