"
Ergenekon"
davasına
bakan mahkeme heyet, MİT tarafından gönderilen yazıda gelen bilgilerin değerlendirilmesi ve yorumlanması sonucu derlenen istihbari bilgi ve belgelerin "
delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı" yönünde yapılan açıklamanın yasal dayanağının sorulması için MİT'e tekrar yazı yazılmasına karar verdiklerini açıkladı.
Mahkemenin bugünkü
duruşmasında,
tutuklu sanıklardan
Sami Hoştan'ın çapraz sorgusu ve avukatlarının savunmaları tamamlandı.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Sami Hoştan'a savcı
Mehmet Ali Pekgüzel, "
Veli Küçük ile 1,5 yıldır görüşmediğiniz söylüyorsunuz; ancak bu süre içinde
telefon görüşmeleriniz var. Telefon görüşmelerinizde 'görüşelim' diye beyanlarız var." diye sordu.
Sami Hoştan, bu soruya, "Görüşmek istedik; ama bir türlü görüşemedik." diye
cevap verdi.
ÇATLI İLE İLGİLİ SORULARA CEVAP VERMEKTEN KAÇINDI
Savcı Pekgüzel'in, "
Abdullah Çatlı ile ne zaman tanıştınız?" sorusuna ise Hoştan, "Bu konu bitti." diyerek cevap vermedi. Avukatı Fatih
Volkan da, "Burada
Susurluk mu Abdullah Çatlı mı yargılanıyor?" diyerek sorulara tepki gösterdi.
"
Veli Küçük ile Abdullah Çatlı tanışır mıydı?" sorusunu yanıtsız bırakan Sami Hoştan, "Çatlı'yı uzun yıllardır, yaklaşık olarak 10-15 yıldır tanırım." dedi. Hoştan, Susurluk ve Abdullah Çatlı'ya ilişkin sorulara da, "Bilmiyorum, hatırlamıyorum." diyerek cevap vermekten kaçındı.
"SUSURLUK'U ANLATAYIM DA RAHATLAYIN!"
Bu yönde sorular sorularak kendisine tuzak kurulduğunu ifade eden Hoştan, savcının, "Susurluk'taki
kazayı nasıl öğrendiniz?" sorusuna, "Onu da anlatayım da rahatlayın!" diyerek, şöyle devam etti:
"Susurluk kazasından sonra Sedat Bucak'ın koruması Ercan
Ersoy, Aliço'yu (Ali Fevzi Bir) aramış. Aliço bana ulaşamayınca evime telefon açıyor. Kızıma söylemiş. Kızım da bana haber verdi. Ben de Abdülgani Gızılkaya'yı aradım. O da 'Çok kötü durumdalar hastaneye gidiyoruz' dedi. Çok kötü oldum, yaklaşık 10-15 dakika sonra Veli Paşa'yı aradım. Jandarma bölgesinde olmuş. Yardımcı olsun diye insani amaçla aradım. Veli Paşa 'telefonu kapat' dedi. Olay yerine gittim. Cenazeleri gördüm. Olay yerinde Drej Ali Yasak ile karşılaştık."
"MEHMET AĞAR'I TANIMAM"
Hoştan, 30 yıllık arkadaşım kardeşim dediği Mehmet Şehirli ile birlikte Abdullah Çatlı'nın cenazesini morgdan alarak Nevşehir'e götürdüğünü; 4 gün boyunca da Nevşehir'de kaldığını söyledi.
Hoştan, Mehmet Ağar'ı ise kaza öncesi ve sonrası hiç tanımadığını söylemesi üzerine savcı Nihat Taşkın, Hoştan'ın 4
Aralık 2007 tarihinde 'Halil' isimli bir şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, "Mehmet Ağar'a 60 milyon dolar verilmiş seçime girmesin diye." şeklindeki konuşmasını hatırlatarak, tanımadığı kişi hakkında neden yorum yaptığını sordu.
Hoştan ise, "Bir insan partisinde böyle bir para durumu varsa satar dedim." diye cevap verdi.
"EYMÜR İLE AVCI'YI BURAYA BEKLİYORUM"
1992 yılında
İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür olan Hanefi
Avcı,
Sedat Peker, Sami Hoştan gibi önemli isimlerin Veli Küçük ile irtibatlarının tespit edildiği; ancak Küçük'ün konumu nedeniyle bir işlem yapılamadığı beyanlarını söylemesi üzerine ise Hoştan, "
Hanefi Avcı ile Mehmet Eymür'ü buraya bekliyorum. Onlara soracaklarım var. Bana
mafya diye bir zamanlar Susurluk'a askeri alet etti. Ben Veli Küçük'ü 25 yıldır tanıyorum, kendisini de bir iki kez ziyaret etmişimdir." diye konuştu.
Hoştan, Mahkeme Başkanı'na, "Ben hiç mafyaya benziyor muyum?" diye sorması üzerine Başkan Köksal
Şengün, "Bu işin şekli, şemali yoktur. Kısa boylu, uzun boylu diye bıyıklı, bıyıksız diye bir şey olmaz." dedi.
Savcı Pekgüzel, "20 milyon euro servetiniz olduğu söyleniyor. Sizin geliriniz nedir?" diye sorması üzerine Hoştan'ın avukatı Fatih Volkan, "Burada servet araştırması, nereden buldun araştırması yapılmıyor." diyerek soruya tepki gösterdi.
MİT ERGENEKON ŞEMASI "GİZLİ" DEDİ; MAHKEME YASAL GEREKÇESİNİ SORDU
Taleplerin alınmasının ardından Mahkeme Başkanı
Köksal Şengün, dosyaya gelen evrakları okudu. Şengün, ''Ergenekon Şeması''yla ilgili MİT'ten gelen cevap yazısında, mahkemeye gönderilen belgelerin ''gizli'' niteliği taşıdığının bildirildiğini kaydetti.
Emniyet tarafından
Tuncay Güney'e yönelik yapılan proje çalışmasına ilişkin evraklar da dava dosyasına geldi. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden gönderilen yazıda, ellerinde Tuncay Güney'e ilişkin
sorgulama kaydı bulunmadığı belirtildi.
Tuncay Güney'in
soruşturma dosyasının mahkeme tarafından istenilmesine ilişkin talebe İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturmanın gizliliği nedeniyle dosyanın gönderilmediği bildirildi.
Şengün, MİT tarafından gönderilen yazıda gelen bilgilerin değerlendirilmesi ve yorumlanması sonucu derlenen istihbari bilgi ve belgelerin "delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı" yönünde yapılan açıklamanın yasal dayanağının sorulması için MİT'e tekrar yazı yazılmasına karar verdiklerini açıkladı.
3 Temmuz 2002 tarihinde
posta kanalı ile MİT'e gelen 6 adet CD ile isimsiz ihbar mektubunun birer onaylı kopyalarının istenmesi kararlaştırıldı.
Bu mektuptaki bilgilerin kuruma geldiği tarihten itibaren Ergenekon soruşturmasının açıldığı
12 Haziran 2007 tarihine kadar MİT tarafından bu belgede belirtilen
örgütlenme ile ilgili olarak ne gibi araştırma ve çalışmaların yapıldığının tarih dilimleri belirtilmek suretiyle bildirilmesine karar verildi.
Sanıklardan Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet
Cengiz, MİT tarafından gönderilen yazıda
gizlilik içerdiği belirtilen belgenin örgüt şeması olduğunu belirterek,
devlet sırrı niteliği taşımadığı için açık halinin dosyaya konulmasını talep etti.
Başkan Şengün, ayrıca, İranlı asker Simitko'nun ölümünün Ergenekon örgütüyle bağlantılı olduğu iddiasıyla avukatı tarafından müdahillik talebinde bulunulduğunu kaydetti.
Bu arada, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in Ümit Oğuztan'da ele geçirilen boş disketlere savcılar tarafından örgütsel belgelerin yerleştirildiğini öne sürerek, soruşturma savcıları hakkında
iftira suçundan
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Duruşma sonunda Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, haftada 4 gün görülen davada her
akşam duruşma bitiminde bugüne kadar avukatların taleplerinin alındığını; ancak bugünden sonra sadece ve salı ve cuma günleri taleplerin alınacağını açıkladı.
Tutuklu sanıkların
tahliye reddine karar verilen duruşma yarın saat 09.30'a ertelendi. (CİHAN)