İki gün süren
tartışmaların ardından dün yayımlanan sonuç değerlendirme metninde çarpıcı tespitler yer aldı.
'
Şiddet çağrısı içermeyen her türlü düşüncenin serbest bırakılması' istenirken, etnik gruplara yönelik asimilasyonun kabul edilemeyeceği vurgulandı. Şiddet eylemlerini tümüyle reddeden
platform, önerilerini şöyle sıraladı: "Sağlıklı bir
diyalog ortamının oluşması, önyargıların yıkılması ve karşılıklı güvenin tesis edilmesi şarttır. Barış içinde birlikte yaşama özleminin gerçekleşmesi için Doğu ve Güney
doğu'da
ekonomik kalkınma büyük önem taşımaktadır. Bölge halkının şeref ve haysiyetinin yüceltilmesi zorunludur. Anadilde eğitim, öğrenim ve konuşma hakkı engellenemez. Çözüm dilinin oluşmasında medyanın sorumluluğu, hassasiyeti ve üslubu çok önemli katkı sağlayacaktır."
Türkiye, önyargılarından kurtulmalı
Abant Platformu'nun sonuç bildirgesinde
Kürt sorununun çözümüne yönelik somut öneriler yer aldı. Önyargıların yıkılması gerektiği aktarılan değerlendirmede, kapsamlı bir af isteği ve anadile saygı konuları üzerinde duruldu.
Abant Platformu'nun 'Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak' konulu 17. toplantısının sonuç değerlendirmesi açıklandı.
Bolu Abant Palace Otel'de iki gün süren toplantıların ardından bir
bildiri yayımlamak üzere toplanan
düzenleme kurulu üyeleri, açıklanacak metnin 'sonuç değerlendirmesi' olarak adlandırılmasını kararlaştırdı. Prof. Dr.
Mete Tunçay,
Altan Tan ve Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne tarafından açıklanan sonuç değerlendirme metninde, '
Kürt sorununun, Türkiye'nin öncelikli ve en önemli sorunlarından biri olduğu' aktarıldı. Abant Platformu Düzenleme Kurulu üyesi Altan Tan'ın okuduğu metinde, sorunun çözüm yoluna girmesinin, sağlıklı bir diyalog ortamının oluşması, önyargıların yıkılması ve karşılıklı güvenin tesis edilmesine bağlı olduğu kaydedildi. Platformun amacının çözüm için elverişli bir iklim, dil ve zeminin oluşmasına katkıda bulunmak olduğu aktarıldı.
iletişim kanalları açmaktır.'' denilen sonuç değerlendirmesinde, "Farklı düşünen bütün kişi ve grupların fikirlerini beyan etme hakkına herkesten saygı bekliyoruz. Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt sorununun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz.
Kürtlere yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının, karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz.'' ifadelerine yer verildi. 'Kimsenin elinde kitlelerin vekaletinin olmadığı' hatırlatılan sonuç değerlendirmesinde, "Bu nedenle bir
toplum adına konuşmayı, bir temsil niteliği öne sürmeyi çözümü zorlaştıran bir üslup ve muhakeme tarzı olarak görüyoruz. Barış içinde birlikte yaşama özlemimizin gerçekleşmesi için Kürtlerin yoğun oldukları Doğu ve
Güneydoğu bölgelerimizde ekonomik kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur. Bu cümleden olmak üzere, temel insan haklarıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde yer verilen sosyal, kültürel ve siyasi hakların eksiksiz ve çekincesiz kabulü elzemdir." cümleleri kullanıldı. Anadile saygının insana saygı olduğu aktarılan değerlendirmede, "Anadili konuşma, eğitim ve öğrenimde kullanma hakkının vazgeçilmez bir insan hakkı. Ve bu hakka karşı çıkmanın hiçbir gerekçesi olamaz. Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün uygulamaları reddediyoruz." de
Barışa ilk adımı, gül vererek attı
Abant Platformu, renkli görüntülere sahne oldu. Sonuç bildirgesinin değerlendirildiği tartışma platformunun ardından
Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Ramazan Yelken, "Ben barış yönünde ilk adımı atmak istiyorum." diyerek, Rojbin Tugan Kalkan'a bir gül sundu. Tugan, platforma katılanların alkışları arasında Yelken'e teşekkür etti.
Çözüme katkı sağlayan doyurucu bir toplantı
Toplantının başkanlığını yürüten Mete Tunçay, oturumların çok doyurucu geçtiğini söyledi. Tunçay, "Sözde başkanlığım sırasında ilk defa bu kadar aktif toplantıya
tanık oldum. Biz belki çözüm getiremeyeceğiz ama buna bir nebze katkımız olacaktır." açıklamasında bulundu. Eski MİT
Müsteşar Yardımcısı
Cevat Öneş ise platformdan çıkan sonuçlardan memnun olduğunu anlattı. Öneş, "Çok farklı fikirlerin tartışılması önemliydi. Yaşanan süreç, tüm demokratların birlikte hareket etmesi gereken süreçtir. Sırf onun çözülmesi için,
demokrasi standartlarının yükseltilmesi noktasında siyasî irade ve kararlılığın eksikliğini görüyoruz." saptamasını yaptı. Prof. Dr.
İhsan Dağı ise metnin siyasi yönünün eksikliğine dikkat çekerek, şu görüşleri dile getirdi; "DTP ve AK Parti'nin kapatılmasına vurgu yapılması gerekecektir. Kürt sorununun çözümünde engel oluşturacak iki partinin kapatılmasının reddedilmesi gerekir bu metinde. Kürt sorununun çözümünü sadece siyasetten beklemek yerine önemli aktörlerin gönül birliği mutlaka vurgulanmalı."
Kapsamlı bir af kanunu
Yapılan
müzakereler sonucu sonuç değerlendirmesine 'Kapsamlı bir af kanunu koşullarının oluşturulması gereklidir' ifadesinin de yerleştirilmesine karar verildi. Ayrıca, 'Irak'ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe Yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz', 'Kürt sorununun çözümünde Türkiye'deki
demokratikleşme sürecinin devamı elzemdir. Bu bağlamda
Avrupa Birliği perspektifinin muhafazası, hem demokratikleşme sürecinin devamını hem Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracaktır' ve 'Çözüm dilinin oluşmasında medyanın sorumluluğu, hassasiyeti ve üslubu çok önemli katkı sağlayacaktır' ifadeleri metinde kendisine yer buldu.