Gül, Ermenistan maçına gidiyor
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül,
Ermenistan Cumhurbaşkanı
Serj Sargisyan’ın 6
Eylül’de
Erivan’da oynanacak milli
futbol maçını birlikte
izleme davetini kabul etme kararında olduğu üst düzey yetkililerce doğrulandı. Gül, dün bir kabul sırasında bir meslektaşın sorusu üzerine önce “Arkadaşlar duyuracak” dedi, daha sonra muhalefetin tavrı sorulunca “Netice belli olunca söyleriz, daha karar vermedik, bazı görüşmeler var” dedi.
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, kararın
doğal olarak Gül tarafından ilan edilince kesinleşeceğini, ancak büyük ölçüde oluştuğunu
Dışişleri Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi
Ünal Çeviköz’ün yarın Erivan’da Sargisyan ile yapması beklenen görüşmede resmen iletileceğini doğruladılar.
Hükümetteki havanın da ziyaretin yapılmasından yana olduğu biliniyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan 30
Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’un verdiği davette gazetecilere Gül’e yapılan davet konusunda “Hayırlı olsun.
Dışişleri Bakanım da kendisiyle gidecek,
masa başı bütün sorunların çözüm yeridir” diyerek tutumunu belli etmişti.
Dışişleri kaynakları, Gül’ün ziyareti kabul kararıyla birlikte, topun artık Ermenistan tarafına geçmiş olduğunu ve Gül’ün ziyaretine ilişkin güvenlik kaygılarının artık
Türkiye’den çok davet sahibi Ermenistan’ın sorunu olduğu görüşünde.
Zaten Çeviköz’ün Erivan’daki temaslarında ağırlık maç vesilesiyle yapılacak ziyaretten çok, Gül’ün bu daveti nasıl bir anlayışla değerlendirdiği üzerinde yoğunlaşacak.
Bu çerçevede iki nokta öne çıkıyor:
1- Gül’ün bu ziyareti, ziyaret ertesinde Türkiye ile Ermenistan arasındaki bütün sorunlara hâkim olan tıkanıklığın aşılmaya başlayacağı ümidiyle yapacağı vurgulanacak. Dolayısıyla, Gül, Sargisyan’la görüşmesinde,
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Yukarı Karabağ ihtilafı konusunu açacağını önceden Ermeni tarafına bildirmiş oluyor.
Bu konu önemli, çünkü ilk kez Türk ve Ermeni cumhurbaşkanları, Minsk grubunda taraf oldukları Yukarı Karabağ konusunu ikili düzeyde
gündem maddesi yapmış olacak. Türk ve Ermeni cumhurbaşkanları arasındaki son görüşme 1998’de
Ukrayna’nın Yalta şehrinde yapılan Kara
deniz Ekonomik İşbirliği toplantısında Süleyman
Demirel ve Robert Koçaryan arasında olmuş, ancak görüşme Koçaryan’ın ‘Soykırımı tanıyın, sorun kalmaz’ demesi üzerinde Demirel tarafından bitirilmişti.
Sargisyan, 28 Ağustos’ta
Radikal’de yayınlanan özel mülakatta, “Soykırımın tanınmasını ile ilişkilerimizin geliştirilmesinde bir önkoşul olarak asla görmüyoruz. Bu yüzden Türkiye ile hiçbir önkoşul olmadan diplomatik ilişki kurmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz” demişti.
Gül de ertesi gün Radikal’de “Aynı toprağın çocuklarıyız. Tarihte çok uzun yıllar boyunca Türkler ve Ermeniler bu topaklarda beraber yaşadı Acı ve
tatlı hatıralar var. Komşularımızla problemleri çözmek istiyoruz” diyerek Sargisyan’ın mesajını olumlu karşıladığını belli etmişti.
2- Gül, bu ziyaret vesilesiyle, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından önerilen
Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu projesini de Ermenistan Cumhurbaşkanı Sargisyan’a açmış olacak. Konu, Gül’e eşik edecek olan Dışişleri Bakanı Ali
Babacan’ın, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandian ile yapacağı görüşmenin de asli konuları arasında yer alıyor. KİİP önerisi daha önce
Rusya,
Gürcistan ve Azerbaycan’a yapılmış, geriye platformun önerilen muhatapları arasında yer alan Ermenistan kalmıştı. Sargisyan, Radikal’e verdiği mülakatta “Erdoğan’ın bölgede istikrar ve güvenlik için
diyalog üzerine sözlerini” olumlu karşıladığını açıklamış, “Öneriyi aldığımız zaman, ayrıntılarını inceleyeceğiz ve tutumumuzu açıklayacağız” demişti.
Ankara böylece daha önce
Kıbrıs konusunda açıkladığı ‘bir adım öne geçme’ çizgisini uygulamayı düşünüyor. Sargisyan
2010 Dünya Kupası grup elemeleri kurasıyla Türk ve Ermeni milli futbol takımlarının tarihlerinde ilk kez eşleşmesini Gül ve Eroğan’ın daha önce diyaloga açık kapı bırakmasına da dayanarak, Türk-Ermeni ilişkilerinin iyileştirilmesinde bir fırsat olarak gördüğünü açıklamıştı. Gül bu adımıyla, maç ile ortaya çıkan fırsatın yalnızca Türk-Ermeni ilişkilerinde değil, içine Azerbaycan, Rusya ve Gürcistan’ı da alacak şekilde Kafkaslardaki gerilimin düşürülmesi, istikrar ve
işbirliğinin sağlanması çerçevesine genişletmek istediğini gösteriyor.
Dün konuştuğum bir Dışişleri yetkilisi, “Maçın bir fırsat verdiği doğru” diyordu; “Ama yalnızca maça odaklanmamak lazım. Bunu Kafkaslarda istikrar ortamına katkı fırsatı olarak değerlendirmenin yollarını aramak lazım”. Burada akıllara takılan bir soru şu: Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkinin bulunmaması ile bu temaslar arasında bir çelişki var mı? Örneğin bu durum ile Türkiye’nin resmen
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak tanımladığı Rum idaresindeki Kıbrıs Cumhuriyeti arasında benzerlik yok mu?
Aynı kaynak şöyle açıklıyordu: “Arada fark var. Biz Ermenistan’ı başından itibaren tanıyoruz. Bizim için Ermenistan bir uluslararası hukuk süjesi (varlığı), var olduğunu tanıdığımız bir
ülke. İlişkilerimiz var, ama bu karşılıklı diplomatik ilişki düzeyinde değil. Oysa biz
GKRY’ni uluslararası bir hukuk süjesi olarak tanımıyoruz. Dolayısıyla ortada diplomatik yönden bir çelişki yok.”
Yarın Ermenistan’da olacak Türk heyetinin Çeviköz başkanlığındaki siyasi bölümünün aynı gün dönmesi bekleniyor. Heyetin güvenlik ve protokolle ilgili bölümlerinin maçın bitimine dek görev yapmak üzere Erivan’da kalacağı öğrenildi.
Ziyaret her iki ülkede de iç politika sorunu
Sargisyan’ın Gül’e yaptığı davet her iki ülkede de iç politika sorunu oldu.
Türkiye’de ana muhalefet
CHP’nin lideri Deniz
Baykal, Gül’ün Erivan’a gitmesine karşı olmasını, Azerbaycan’ın küstürülmemesi ve Azeri toprakları işgal altındayken Ermenistan’la böyle ilişki kurulmaması gereğiyle açıklıyor. Düne kadar CHP’ye göre daha ılımlı bir hat izleyen MHP’nin lideri
Devlet Bahçeli de, dünkü açıklamasıyla Gül’ün ‘sorunlar çözülmeden’ maça gitmesine karşı çıktı.
Hükümet kaynakları, Azerbaycan hükümetinin en üst düzeyde Ermenistan hükümetiyle görüşmeler yürütüyor olması yanı sıra, Azeri yetkililerden de ziyarete ilişkin
itiraz gelmemiş olmasına dikkat çekiyorlar. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Zakir Haşimov “Türkiye büyük devlet, kendi kararını verir. Gül ne karar verirse saygıyla karşılarız” diyor. Ancak Türkiye’de muhalefetin çıkışları ardından ziyaretin Azeri halkı tarafından nasıl karşılanacağı belli değil.
Sorunun büyüğü Ermenistan’da. Sargisyan’ın başında bulunduğu hükümet bir
koalisyon hükümeti. Çoğunluk Türkiye ile önkoşulsuz ilişki yanlısı
Cumhuriyetçi Parti’de. Geçen hafta Ermenistan’da iken görüştüğüm Cumhuriyetçi Parti’nin
Meclis’teki aktif üyelerinden Armen Aşotyan, Gül’e yapılan daveti “ilişkilerin yeniden inşası için tarihi bir fırsat ve aradaki buzların kırılması ihtimali” olarak tanımlıyordu.
Oysa koalisyonun
küçük ortaklarından ve tarihi olarak Türkiye karşıtı tutumuyla tanınan Daşnaksütyun Partisi,
yurt dışında yaşanyan Ermenilerin (
diaspora) çoğunluğu gibi, bu davete de, ziyarete de karşı. Daşnakların Uluslararası Sekreteri Giro Manoyan, Erivan’da girişinde Sevres Anlaşması’nda Ermenistan olarak gösterilen
Anadolu haritasının da asılı olduğu parti merkezinde yaptığımız görüşmede gayet açık konuşuyordu: “Bize kalsa, bu daveti yapmazdık. Bu ziyaret Türkiye’nin siyasetinin özünü değiştirmeyecek, şeklini değiştirecektir. Gül gelecek olursa, bu ziyareti sesimizi duyurmak için bir fırsat olarak kullanacağız.”
Daşnaklar son seçimde yalnızca yüzde 6.5 oy almasına karşı, aşırı milliyetçi her parti gibi, seslerini yüksek çıkarma ve sokakları ateşleme potansiyeline sahip. Bu tutumu Sargisyan’a aktardığımda, Gül’ün “Bir devlet başkanına yakışır şekilde karşılanması için her türlü önlem düşünüldü. Medeni olmayan davranışlar içinde olanların bu tavırlarını Gül’den önce Ermenistan’a ve kendime yapılmış sayarım” karşılığını vermişti. Ankara’daki değerlendirmenin de, Sargisyan gibi “Bu davet sahibi Ermenistan’ın sorunu” şeklinde olduğu görülüyor.
MURAT YETKİN - RADİKAL