Mersin: Mustafa Eyicioğlu
Aydın: Mustafa Ancın
Bartın:
Emin Özkan
Batman: Ziver
Özdemir
Çanakkale: Murat Efe
Çorum Muzaffer Külcü
Düzce: İsmail
Bayram
Kahramanmaraş: Mustafa Poyraz
Kırıkkale:
Veli Korkmaz
Mardin:
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Muğla: Orhan
Seyfi Terzibaşıoğlu
Niğde: Faruk Akdoğan
Siirt:
Kasım Ceylan
İstanbul ilçeler
Avcılar: Cafer Sezgin,
Beylikdüzü: Yusuf Uzun,
Beykoz:
Yücel Çelikbilek,
Eyüp:
İsmail Kavuncu,
Üsküdar:
Mustafa Kara
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Ne kimse kendisini devam eden davada
avukat gibi görmelidir, ne de
Hükümeti savcı konumunda göstermeye çalışmalıdır. Daha önce de söyledim, eğer bir
savcılık görevi bize yüklenmeye çalışılıyorsa biz milletin savcısıyız'' dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantısında yaptığı konuşmada,
Türkiye'de kuvvetler ayrılığı prensibinin geçerli, yargının bağımsız olduğunu belirtti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Devam eden bir
mahkeme süreci vardır ve gerçekleşen operasyonlar mahkeme kararıyla ve talebiyle gerçekleşmektedir. Burada Hükümeti ilgilendiren boyut sadece kolluk kuvvetlerinin yargının görevlendirmesiyle sürecin içerisinde olmasından ibarettir. Yürütme organı olarak Hükümet, konunun tarafı değildir. Yaşanan gelişmelerin yönlediricisi veya karar vericisi de değildir. Bir kısım çevrelerin bu süreci Hükümetin yönlendirmesi altındaymış gibi göstermeye çalışması son derece yanlıştır, yargının irade ve işlemlerine saygısızlıktır. Bu süreçte kimi siyasetçilerin Hükümeti taraf gibi gösterecek yaklaşımlar içerisine girmesini kabul etmemiz mümkün değildir.
Ne kimse kendisini devam eden davada avukat gibi görmelidir, ne de Hükümeti savcı konumunda göstermeye çalışmalıdır. Biz, daha önce de söyledim, eğer bir savcılık görevi bize yüklenmeye çalışılıyorsa biz milletin savcısıyız. Devam eden bir yargılamayla ilgili olarak görüş ve yorumda bulunmak, insanları suçlu veya suçsuz ilan etmek açık bir hukuksuzluktur ve ciddi bir suçtur. Özellikle medyada yargısız
infaz görüntüsü veren haber ve yorumların çıkmasını son derece yanlış bulduğumu başından itibaren söylüyorum. İnsanların şahsiyetlerinin korunması, herkesin öncelikli hassasiyeti olmalıdır.''
Başbakan Erdoğan, hukukun temel ilkelerinden birinin ''aksi ispat edilene kadar herkesin masum kabul edilmesi gereği'' olduğunu hatırlatarak konuşmasına şöyle devam etti:
''
Yargılama bitene kadar kimsenin suçlanamayacağı, suçlu ilan edilemeyeceğidir. Herkes yargılama süreçlerine saygılı olmalı, insanların şahsiyetlerini incitici, tahkir ve tezvir edici ifadelerden şiddetle kaçınmalıdır.
Ayrıca önemli olan ve daha önce vurguladığım bir husus da kişilerin hatalarının kurumları bağlamayacağı, güvenlik kuvvetlerimizin manevi şahsiyetini zedeleyecek yorum ve değerlendirmelerden kaçınılması gereğini de tekrar vurguluyorum. Gerek Emniyet Teşkilatımız, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz üzerinde yapılan bu noktadaki bazı yaklaşımları, bu kurumlarımızın yıpratılmasına yönelik adımlar veyahut da kampanyalar olarak gördüğümü de burada söylemek zorundayım.
Türkiye köklü tarihe ve tecrübeye sahip bir hukuk devletidir. Kurum ve kurallar işlemektedir. Hukuki sürecin işlemesini herkes sağduyu ve metanetle karşılamalı, gelişmeleri hassasiyetle izlemelidir. Kimse hukukun işlemesini bir sorun olarak takdim etmemeli, bunu bir gerginlik vesilesi haline getirmemelidir. Biz Hükümet olarak gelişmeleri hukukun ve Anayasa'nın belirlediği pozisyonda kalarak izlemeye devam edeceğiz.''
-CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN YENİ YIL YEMEĞİ-
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, dün
Dışişleri Konutu'nda yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarına verdiği
yeni yıl yemeğine de değindir. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Cumhurbaşkanımız, bu yılın başında bir
uygulama başlattı. Aslında bu uygulama sıradan, rastgele bir uygulama değil. Anayasa'nın da işaret ettiği, 104. maddesinde, bir
cumhurbaşkanının organları bir araya getirebilme hakkının, yetkisinin olduğunu vurguladığı böyle bir hüküm olmasına rağmen, bakıyorsunuz bazı siyasiler çıkıyor, 'Cumhurbaşkanı'nın kuvvetler ayrılığına uymadığını, bu kurumları bir araya getirmek suretiyle bir yanlış yaptığını, burada aslında farklı bir adımın atıldığını, bunlar Türkiye'de bir sıkıntının olduğunu gösteriyor' gibi yaklaşımlarla, buna bile 'nasıl biz gölge düşürebiliriz', bunun gayreti içerisine giriyorlar. Bu çok çirkin bir yaklaşım tarzı.
Her şeyden önce; bu
ülkede yasama yürütmeyle bir araya gelemez hale gelirse, yürütme yargıyla, yasama yargıyla bir araya gelemez hale gelirse... Bu kuvvetler kim için var?
Türkiye Cumhuriyeti için, Türk insanı için değil mi? Bunun için var. Biz bir araya gelmekten çekinir, kaçınır, bundan ürkersek, bu ülkeyi biz nasıl kalkındıracağız? Biz zaten bu anlayışların sıkıntısı içerisinde birbirimizle hep bir araya gelmekten kaçındık.''
Siyasi parti genel başkanlarından randevu istediği halde kendisine randevu vermeyenler olduğunu belirten Erdoğan,
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın da randevu isteğine randevu vermeyenler bulunduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Lafa geldiği zaman da 'AK Parti uzlaşmadan yana değildir' demişlerdir. Uzlaşmadan yana olmayanlar karşımızda muhalefette duruyorlar zaten'' dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasını engelleyecek her türlü ayak bağından, her türlü prangadan kurtarmakta olduklarını belirterek, ''Çetelere, mafyaya, karanlık odaklara asla göz yummadık. Asla göz yummuyoruz, taviz vermiyoruz'' dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantıdaki konuşmasında, 29
Mart'ta
seçim yoluyla bir kez daha kendilerini, milletin nezdinde
test etme fırsatı bulacaklarını söyledi.
''Milletin 3 Kasım'da emaneti AK Parti'nin omuzlarına yüklediğini'' ifade eden Erdoğan, yaklaşık 1,5 yıl sonra halkın yerel seçimde memnuniyetini
sandık yoluyla ifade ettiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, 22 Temmuz 2007 yılı seçimlerinde yaptıkları ve yapacaklarının milletin aynasında bir kez daha teste tabi tutulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Orada da seçmenlerin yüzde 47'sinin AK Parti dediğini, AK Parti'nin
hizmet kervanına
destek verdiğini, yaptıklarını teyit ettiklerini gördük. Asla şımarmadık, asla rehavete kapılmadık. 3 Kasım'dan itibaren her politikamızda, hizmetimizde, faaliyetimizde bize oy verenlerin değil, onlarla birlikte tüm Türkiye'nin, 780 bin kilometre karenin, 70 milyonun partisi olduğumuzu gösterdik ve bunu ispat ettik.
Hakkımızda ne tür senaryolar üretiklerini hepiniz biliyorsunuz, hatırlıyorsunuz. Bize ve partimize neleri yakıştırdıklarını, ne iftiralar attıklarını, ne tür ithamlarda bulunduklarını hepiniz biliyorsunuz. Bizi karalamak, hizmetten alıkoymak, bize engeller üretmek için hangi yollara tevessül ettiklerini hepiniz gördünüz, görüyorsunuz. Hamdolsun hiç birine aldanmadık. Yola çıkarken bir sloganımız vardı; 'yeter' dedik. 'Yolsuzluklara, yasaklara, yoksulluğa yeter' dedik. 'Bu ülkeye biçilen elbiseler artık dar geliyor, yeter' dedik. 'Bu ülkenin kaderi geri kalmışlık değildir, olamaz. Bu ülke çok daha iyilerine layık, yeter' dedik. 'Devletle millettin arasını açamazsınız, yeter' dedik. 'Bu ülkeyi içine kapatamazsınız, bu ülkeyi üçüncü
sınıf bir ülke haline getiremezsiniz, bu ülkeyi karanlığa mahkum edemezsiniz, yeter' dedik. 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedik.
Aradan 6 yıl geçti... Büyük bir mutlulukla, gururla ifade ediyorum; bu sözümüzün arkasında kararlılıkla durduk, durmaya da devam ediyoruz. Şunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bizim millete hizmetten başka bir gayemiz yoktur. Bizim ülkemize hizmetten başka bir derdimiz, bir davamız yoktur. Bizim vatandaşlarımıza hizmetten başka bir hedefimiz yok. AK Parti'de bunun dışında bir şey arayan boşuna arar, beyhude arar.''
-''TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİK STANDARTLARINI YÜKSELTMESİNİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ''-
Erdoğan, son 6 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin iyi görülmesi gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın davetine gitmekle ülkemizin meselelerini görüştük. Dertleştik. Nerede ne gibi sıkıntılarımız var, bunları nasıl aşarız, bunları konuştuk. Bundan daha
doğal, daha tabii ne olabilir? Hayırlı da oldu. Temenni ederim ki Cumhurbaşkanım zaman zaman bu tür organizasyonları yapar ve buralarda da ülkemizin meselelerini görüşme fırsatını daha yakından, yüz yüze görürüz. Şu 5 yılda AK Partili belediye başkanlarının görev yaptığı illerimizin, ilçelerimizin, beldelerimizin nereden nereye geldiğini iyi görelim. Türkiye'nin 6 yıl önce dünyadan nasıl göründüğünü, dünyada nasıl algılandığını, bugün ise dünyanın neresinde olduğunu, dünya siyasetinde nasıl bir ağırlık sahibi olduğunu lütfen iyi anlayalım.
Son 6 yıla kadar Türkiye, kendi iç siyasi meselelerinden, siyasi geriliminden,
ekonomik sorunlarından kurtulup da yanı başında neler olup bittiğini, bölgesinde ne gibi gelişmeler olduğunu göremiyordu. Bugün ise Türkiye, AB ile
katılım müzakerelerini sürdürüyor. Bugün Türkiye, bölgesel meselelerde, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Orta Doğu'da barış, huzur,
refah için etkin mücadele veriyor. Türkiye, BM
Güvenlik Konseyi'nin üyesi olarak dünya barışına katkı sağlıyor. Türkiye dünya üzerindeki hemen her ülkeyle ticari ilişkilerini geliştiriyor. Tam 127,5 milyar dolar ihracat yapıyor 2008 sonu itibariyle. Uluslararası tüm krizlere rağmen 15 milyar dolar yatırım çekiyor.
Dünyanın en büyük 17'inci ekonomisi, Avrupa'nın en büyük 6'ncı ekonomisi olarak geleceğe güvenle, umutla bakıyor. İşte Türkiye'nin bugün ulaştığı yer budur.''
Türkiye'yi dışarıdaki imajına denk düşecek, dünya üzerindeki ağırlığıyla örtüştürecek şekilde içeride de yeniden inşa ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'yi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasını engelleyecek her türlü ayak bağından, her türlü prangadan kurtardık, kurtarıyoruz. Çetelere, mafyaya, karanlık odaklara asla göz yummadık. Asla göz yummuyoruz, taviz vermiyoruz. Temiz
toplum, şeffaf
yönetim için mutlak şart; hukuk devleti anlayışının tam anlamıyla hakim olması, hukukun sağlıklı bir şekilde işlemesidir. AB ile katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltmesini çok önemsiyoruz. Bu minval üzere yolumuza devam edecek, Türkiye'yi çok daha büyük hedeflerle tanıştıracak, buluşturacağız'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz ülke genelinde sadece hizmetlerimizle konuşacağız. İnanıyorum ki milletimiz de ak ile karayı görecek ve tercihini de buna göre yapacaktır'' dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde belediye başkan adaylarının tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantıdaki konuşmasında, yerel yönetimlerde yaptıkları hizmetlere de değinerek, 29 Mart'ta, hizmet ürettikleri birimleri kat kat artırıp yola devam edeceklerini söyledi.
Türkiye genelinde hizmetlerini anlatacaklarını, bütün belediye başkanlarından da bunu rica ettiklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bugüne kadar ne yaptık bunları anlatacağız. Geçmişi kötülemek,
enkaz edebiyatı yapmak, 'cek', 'cak'larla konuşmak bizim tarzımız değildir. Biz eserlerimizle konuşacağız, merkezi yönetimde, yerelde neler yaptık? Eğer o belediye bizde değilse, orada merkezi yönetimde neler yaptık. Çünkü damgamızı vurmadığımız yer yok. Biz ürettiklerimizle konuşacağız. Biz ulaşılabilir, makul, gerçekleşebilir planlarımızla, projelerimizle, programlarımızla konuşacağız. Biz ülke genelinde sadece hizmetlerimizle konuşacağız. İnanıyorum ki milletimiz de ak ile karayı görecek ve tercihini de buna göre yapacaktır.
Hizmet gerektir, ama yeterli değildir. Yeterli olan hizmeti verdiğiniz yerdeki halkın gönlünü kazanmaktır. Çalışkan bir belediye başkanısınız, ama aynı zamanda da somurtan bir belediye başkanısınız, olmaz. Hem çalışkan olacaksın hem de somurtan değil, tebessüm eden belediye başkanı olacaksın. Belediyenin kapısı gönül kapısı olacak. Gelen içeriye ulaşacak. Yoksa gelene kapıların kapalı olduğu belediye... Olamaz öyle şey. Yeri gelecek hemen açacaksın listeni, 'Ben filanca adreste filancanın evine gideyim bu
akşam' diyeceksin. Gideceksin, kapıyı çalacaksın. 'Bir çayını içebilir miyim?' diyeceksin. Alacaksın hanımı da yanına oraya gideceksin.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, belediye başkanlarından halkı da evlerine davet etmelerini isteyerek, ''Herhalde bu söylediklerim bu salonda kalmaz değil mi?'' diye sordu.
Erdoğan, ''Duyanlar duymayanlara duyursun. Herhalde telefonlar eve gidene kadar açık olmayacak değil mi? Telefonların 24 saat açık olması lazım. Bazen olur ya, 'Hanım rahatsız olur' dersin. Bazen de hanım belediye başkanıdır, '
Erkek rahatsız oldu' der. Olmaz. İkisi de diyecek ki, 'Kusura bakma. Biz bu işe başlarken böyle karar verdik'. Hanım da belediye başkanıysa erkeğine bunu söyleyecek, erkek belediye başkanıysa o da hanımına söyleyecek. İnşallah bu dönem belediyeciliğimizde çok daha farklı bir dönem olacak ve ülke genelinde halkımıza bunu gayet güzel anlatacağız. Gayet güzel bir
iletişim kuracağız ve bu iletişimle birlikte şu andaki mevcut sayımızın çok daha üstünde belediyeyle 29 Mart'tan sonra, 30 Mart sabahı hizmete başlayacağız.''