AKP yüzde 53.9
Global ekonominin yönünü belirleme gücü olan
yabancı büyük
bankalar, çıkarlarının bulunduğu ülkeler hakkında üçer aylık sürelerde değerlendirmeler yapar.
Bu tür bankalardan bir tanesi,
Türkiye hakkında son bir değerlendirme yaptı.
Kapatma davasının olası sonuçları hakkında yorumun da bulunduğu bu raporun içinde çok enteresan bilgiler var.
Bu raporu güvenilir kılan, arkasında duran bankanın güvenilirliği dışında 500 bin dolar harcama yapılarak ortaya çıkarılması ve görüşü alınmak için konuşulan insan sayısının 25 bin kişi olması.
Anlayacağınız; banka şu anın Türkiye’sinin siyasi fotoğrafını çekmek için hayli
emek harcamış durumda.
İlk önce siyasi yelpazenin şu anki görünümü hakkında raporda verilen bilgileri aktaralım. Sonra da
kapatma davası ile ilgili yorumlara geçeriz.
Raporda, AKP’nin şu an
seçim yapılsa alacağı
oy oranı yüzde 53.9 olarak belirtiliyor.
CHP’nin oy oranı yüzde 15.1, MHP ise yüzde 16.2 olarak belirtilmiş ve oy oranlarının altına ilginç yorumlar da eklenmiş;
Örneğin; CHP için ‘Değişim olmadan dönüşüm olamaz’ denilmiş. MHP için ise bu oy oranının
Devlet Bahçeli’nin liderliğinde partinin alabileceği en yüksek oran olduğu belirtiliyor.
Yani anlayacağınız; raporu hazırlayanlara göre MHP gelebileceği en yüksek orana gelmiş durumda. CHP’de ise bazı değişimleri yaptığı takdirde yükselme olması ihtimali hâlâ daha var. Önümüzdeki dönemde CHP’nin MHP’den oy çalması ihtimalinin önü de açık.
KAPATMA OLURSA NE OLUR?
Raporda, Türkiye’nin en çok merak ettiği konu hakkında da ilginç yorumlar var.
25 bin kişi ile konuşup raporu yazan uzmanlara göre, kapatma kararı verildiği takdirde AKP’ye ‘3 yıl boyunca bir şey olmaz’ deniliyor.
Kapatma kararı verildiği takdirde partinin bütün milletvekillerinin birbirine kenetleneceği ve bu durumun 3 yıl boyunca etkisini sürdüreceği belirtiliyor.
Ancak aradan süre geçtikten sonra parti içinde huzursuzlanmaların başlayacağı ve özellikle Ali
Babacan ile Mehmet Ali
Şahin arasında bir liderlik yarışı yaşanacağı söyleniyor.
O dönemde
TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın da hareketlenebileceği, AKP içindeki
ANAP ile DYP kökenli milletvekilleriyle birlikte hareket edebileceği ve hatta partiden ayrılıp merkez sağ bir parti de kurabileceği söyleniyor.
Tabii ki bütün bu senaryolar, o kritik 3 yıllık sessizlik döneminde yasaklı olma ihtimali olan Recep
Tayyip Erdoğan’ın ne hamleler yapacağı bilinmeden yazılıyor.
Dolayısıyla onun bağımsız seçilip seçilmemesi ihtimalinin olup olmadığı konusunda Deniz
Baykal’ın talep ettiği gibi bir içtihatın bir an önce oluşturulması gerekiyor.
Dokunulmazlık zırhı kalktığında
Recep Tayyip Erdoğan’ı hayli sıkıntılı günlerin bekleyeceğini söylemek yanlış olmaz sanıyoruz. Hem zaten CHP lideri Baykal bunun olacağını açıkça da ifade etmekte.
Bu yazı
Anayasa Mahkemesi’nin
türban düzenlemesiyle ilgili kararının açıklanmasından önce yazıldı. Yani sizler bu yazıyı okurken büyük ihtimalle karar açıklanmış ve
parti kapatma davasının ne yöne gideceği konusunda da işaret verilmiş olacak.
Önümüzdeki yıllarda
Ankara hayli heyecanlı ve bir
siyasetçi trajedisinin yaşandığı yer olacak.
Ankara’da bireysel zaferlerin trajedilerinin karmasından oluşan bir büyük epik siyaset tiyatrosunun önümüzdeki günlerde sahneye konulacağına eminim.
SERDAR TURGUT - AKŞAM