Yenikapı Marmaray İstasyonu inşaat alanında geçen yıl bilinen ilk
İstanbullu'ya ait 8 bin 500 yıllık mezarın bulunmasının ardından
kazı çalışmaları büyük önem kazandı. Tüm dünyadan onlarca araştırmacı tarihi değiştiren kazılara katılmak için başvuru yaptı.
Proje sorumlusu Prof. Vedat Onar, “
Marmaray'dan bile önemli tarihi bulgulara ulaştık. Bundan daha değerli ne olabilir” dedi...
Asrın projesi olarak bilinen Marmaray projesi kapsamında Yenikapı'da devam eden arkeolojik kazı çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Özellikle Yenikapı'da devam eden kazı çalışmaları tüm dünyanın ilgi odağı haline geldi. Dünya basını çalışmaları yakından takip ederken
yabancı bilim adamları da ortak çalışma yapmak için
teklif yağdırıyor.
Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayacak
Marmaray Projesi kapsamında Yenikapı'da gün yüzüne çıkarılan bulgular, adeta tarihe ışık tutuyor.
34 GEMİ ÇIKARILDI
Özellikle Yenikapı'da çıkarılan Theodosius Limanı kalıntıları üzerinde yapılan araştırmalar binlerce yıl öncesine ait bilgileri günümüze taşıyor. Kazılardan elde edilen kalıntıların en dikkat çekenleri ise 34 adet gemi ile çok sayıda
hayvan ve insan
iskeletleri oldu. Kazılarda, Marmaray kısmında nispeten azalmış olsa da metro kazı alanında
kemik ve diğer arkeolojik malzemeler çıkarılmaya devam ediyor.
İDDİALAR YERSİZ
Kazı çalışmalarının Marmaray inşaatını geciktirdiği ve gecikme nedeniyle 500 milyon dolar zarar edildiği yönündeki iddialara bilim insanlarından
yanıt geldi. Kazı çalışmalarının dünyanın birçok yerinden büyük ilgi gördüğüne dikkat çeken
İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nden
Metro ve Marmaray Kazısı Hayvan Kemikleri Proje Sorumlusu Prof. Dr. Vedat Onar, yapılan kazılarda çıkan buluntuların İstanbul tarihi ve özellikle de
Bizans dönemine ait önemli bilgiler sunduğunu dile getirdi.
8 BİN 500 YILLIK GEÇMİŞ
35 gemi batığına, yüzlerce insan iskeletine ve 22 bin hayvan kemiği verisine ulaşıldığını aktaran Prof. Onar, “Bu antik kaynaklara dayanarak yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda İstanbul'un 8 bin 500 yıllık geçmişe sahip olduğunu öğrendik. Bundan daha değerli ne olabilir” sorusunu yöneltti. Türkiye'de kazılara yeterli ilginin gösterilmemesinden yakınan Prof. Onar, “Proje, bilim dünyasında yeterli ilgiyi görüyor” dedi. Onar şöyle devam etti:
İLGİLENMİYORLAR
“Dünyanın gözü kulağı bu kazıda. Birçok uluslararası televizyon kanalları buradan haberler veriyor veya belgeseller çekiyor. Son olarak
Alman ve
Kanada televizyonları belgesel için buradaydı. Bizler atandaşlarımızın da bu kültürel varlıklara ilgi göstermesini istiyoruz. İstanbul'un ortasında 578 bin metrekarelik bir alanda yapılan bu çalışmalar vatandaşlarımızı mutlaka ilgilendirmeli. Bulundukları şehrin geçmişini bilmek, geleceğini yönlendirmede büyük katkı sağlayacaktır.”
EŞSiZ BiR ÖRNEK
Kazı bölgesi M.S. 11. yüzyıl batıklarıyla ve Cilalı Taş Devri'ne ait
mimari kalıntıların arasındaki tabakalaşmış
denizsel dolgularla Marmara Denizi'nin geçirdiği değişimlerin anlaşılabilmesi açısından son 10 bin yıl için eşsiz bir kaynak niteliği taşıyor.
YABANCILARIN GÖZÜ KULAĞI BU PROJEDE
Onar, bir dönem Bizans İmparatorluğu'na başkentlik yapan İstanbul'da yürütülen kazı çalışmalarının asrın projesi olarak adlandırılan Marmaray projesinin bile önüne geçtiğini vurguladı. “Yabancı bilim insanları kazı çalışmalarının sonuçlarını merakla bekliyor” diyen Onar, kazı çalışmalarında yer almak isteyen çok sayıda araştırmacı ve kurumun bulunduğunu dile getirdi. Onar, “Bizleri kendi üniversitelerinde konuşmacı olarak davet ediyorlar” diye konuştu. İstanbul
Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nce yürütülen kazı çalışmalarına İstanbul Üniversitesi,
öğretim üyeleriyle bilimsel olarak büyük katkı sağlıyor.
TAMAMI YERLİ BİLİM İNSANI
Yabancı bilim adamlarının birlikte çalışma teklifine İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü olumsuz yanıt vererek kendi bilim adamlarıyla çalışmayı
tercih ediyor. Yurtdışından sadece teknolojik
destek alınan çalışmalarda çok sayıda farklı uzmanlık alanından
yerli bilim insanı görev yapıyor.
İSTANBUL'UN ALTINDAN HAZİNE ÇIKTI
Marmaray projesi kapsamında Yenikapı'da deniz seviyesinin 1 metre altında çok sayıda halat kalıntısının bulunması kazı çalışmalarının genişletilmesini sağladı. Çalışmalar neticesinde M.S. 4'üncü yüzyılda kurulan ve 7'nci yüzyıla kadar aktif konumunu sürdüren Bizanslılar'a ait Theodosius Limanı bulundu. Kazılar yerin 10 metre derinine kadar sürdürüldü. Alandaki kazı sırasında, 9 metre 40 santim derinlikte karşılaşılan bir iskelet kazı heyetini heyecanlandırdı. İskeletin etrafı açıldığında bugüne kadar alışılmışın dışında bir mezarla karşılaşıldı.
YANINDA YAY BULUNDU
Başı batıya, ayakları doğuya doğru yatırılan iskeletin yanında dönemin silahı yay olduğu tahmin edilen bir alet bulundu. Sal şeklinde mazgallı bir ahşabın üzerine yatırılan iskeletin, bebeğin ana rahmindeki duruş pozisyonunda gömüldüğü belirlendi. Cinsiyeti belirsiz iskeletin dişlerinin sapasağlam olduğu görüldü. İskeletin diş özünden alınacak bir örnekle DNA yapısı, nasıl öldüğü ve hangi kavime ait olduğunun tespit edilebileceği belirtildi. İskeletin ayakucunda,
çömlek içinde 5 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir de çocuk iskeleti bulundu. Daha önce “Kepçe girsin mi girmesin mi” tartışmalarının yaşandığı bu alanda böylelikle 8 bin 500 yıl öncesine ait bilgileri günümüze taşıyacak veriler bulunmuş oldu.
BİZANS TEZİNİN SONU
Bilinen en eski İstanbullu'ya ait olduğu belirtilen bu veriler, “İstanbul'u Bizanslılar kurdu” tezini de sona erdirdi. Cilalı Taş Devri'ne ait olduğu ortaya çıkan ve
bataklık içinde yer alan ‘urne'
tipi mezarın ortaya çıkarılmasıyla İstanbul'da tarihin ilk insan topluluklarının burada yaşadığı kesinleşmiş oldu. Bugüne kadar da yaklaşık 25 bin envanter kayda alınarak inceleniyor.
BUGÜN