Erdoğan,
BM Genel Kurulu toplantıları için geldiği New York'da,
Coca Cola şirketinin Four Seasons Restoran'da onuruna verdiği yemeğe katıldı.
Yemeğe, ABD'li dev şirketlerin temsilcileri ile diplomasi ve akademi dünyasından katılımlar olurken, Erdoğan, katılımcılara
Türkiye ekonomisinin geldiği konum ve yatırım olanakları hakkında bilgi verdi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının başında ABD ekonomisinin lokomotifi konumunda bulunan şirketlerin yöneticileriyle bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
''MALİ SEKTÖR CİDDİ BİR REVİZYONA TABİ TUTULDU''
Türk ekonomisinin son 5 yıldır özellikle makro ölçekte köklü bir yeniden yapılanma sürecinden geçtiğini belirten Erdoğan, mali
sektörün ciddi bir revizyona tabi tutulduğunu ve
bütçe disiplininin sağlandığını söyledi.
Erdoğan, kararlılıkla uygulamakta oldukları kapsamlı
ekonomik reform programı doğrultusunda Türk ekonomisinin geçmişte örneği olmayan bir performans gösterdiğini kaydetti.
Türkiye'nin ekonomi ve mali politikalarının bu görüntüsünün, ilgili uluslararası kuruluşlar tarafından gelişmekte olan ekonomilere örnek olarak gösterilme noktasında eriştiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hükümetimin ilk döneminde Gayri Safi Milli Hasıla yıllık ortalama gelişme oranı yüzde 7,3'e ulaşmıştır. Toplam milli hasılamız 2006 yılı sonu itibariyle 400 milyar dolara ulaşmıştır. Göreve geldiğimiz 2002 yılı itibariyle bu milli hasıla 181 milyar dolardı. Bir zamanlar ürkütücü seviyelerde seyreden enflasyon oranımız istikrarlı bir biçimde
kontrol altına alınmış ve tek haneli rakamlara inmiştir. 2002'de göreve geldiğimizde enflasyon yüzde 30 civarındaydı, 2006 yılı sonu itibariyle enflasyon tek haneli rakama inmiştir. Hedefimiz, Maastricht kriterlerine, geri dönülmeyecek biçimde ulaşmaktır. 2006 yılında kişi başına düşen ulusal gelirimiz 5 bin 500 dolar civarında gerçekleşti.''
TÜRKİYE'NİN KIRILMA NOKTASININ AŞILMASI
Erdoğan, Türkiye'nin, 2013 yılı için hedeflerinin 10 bin doları aşmak olduğunu belirterek ''bunu yakaladığımız andan itibaren
ülkemizin artık kırılma noktasını aşmış olması demektir'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 2007 yılında Türkiye'nin ihracat hedefinin 100 milyar dolar olduğunu anımsatarak şu anda 100 milyar dolarlık hedefin yakalanmak üzere olduğunu bildirdi. Erdoğan, geçen ay sonu itibariyle gerçekleşen ihracat rakamına göre 100 milyar doların aşılacağının görüldüğünü belirtirken, 2002 yılında ihracat rakamının 36 milyar dolar olduğunu da anımsattı.
Devam eden
özelleştirme programının, kapsamlı altyapı ve enerji projelerinin uluslararası yatırımcıları son yıllarda Türkiye'ye çektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu süreci hızlandırmak için 2006 yılında
Yatırım Destek ve Yatırım ve Tanıtım Ajansı kurulduğunu anımsattı.
''İSTİYORUZ Kİ, YATIRIMCI KAPI KAPI DOLAŞMASIN''
Türkiye'de şirket kurma sürecinin kısaldığını vurgulayan Erdoğan, yatırımcının kendisiyle ve işiyle ilgili iş takibi yapmayacağını kaydetti. Erdoğan, ''Bu ajansa dosyasını takdim etmek suretiyle bu ajans yatırımı takip edip ondan sonra da dosyayı da sahibine teslim edecektir. İstiyoruz ki,
girişimci kapı kapı dolaşmasın'' dedi.
Erdoğan, kararlılıkla uyguladıkları bu politikalar sonucunda geçen yıl Türkiye'ye doğrudan küresel
sermaye girişinin 20 milyar doları bulduğunu, bu yıl da 25 milyar dolara ulaşılacağının göründüğünü söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Nitekim uluslararası mali danışmanlık ve
kredi derecelendirme kuruluşları, dünyanın en canlı ve gelecek
vaat eden ekonomileri arasında artık Türkiye'ye de yer vermektedirler. Bildiğiniz gibi Golden Sacks, dünya ekonomisini etkileme potansiyeline sahip 11 gelişen ekonomi arasında
Brezilya,
Rusya,
Hindistan ve Çin ile beraber Türkiye'yi de saymaktadır'' diye konuştu.
Erdoğan, 2006 yılında
Amerikan şirketlerinin Türkiye'ye yaptıkları yatırım tutarlarının 5 milyar dolar civarında olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
''Tabii biz
Amerikan şirketlerinin Türkiye'deki yatırımlarının artacağını umuyoruz, ülkelerimiz arasındaki
dış ticaret hacmi 2006 yılında 10 milyar doları aştı. Bu, Türkiye ile Amerika arasında çok çok
komik bir rakam. Dostlar meclisinde ben buna özellikle altını çizerek vurgu yapmak istiyorum, çünkü stratejik ortağımızla bu rakamın çok daha yukarılara çıkması lazım. Bu rakamların katlanarak büyütülmeleri hem de önümüzdeki birkaç yıl içinde süratle gerçekleştirilmesi mümkündür.
Bizim devasa ABD ekonomisinden beklentilerimiz çok daha yukarılardadır.
Bu noktada bir hususun altını çizmek istiyorum: ABD iş dünyasının, Türkiye'nin sunduğu fırsatları keşfetmesini istiyoruz. Bu keşfin aslında yapılacağından endişem yok ama acele edilmesini istiyorum.''
Başbakan Erdoğan, bu çerçevede Türkiye'nin yakın tarihi kültürel ve sosyal bağlarla sahip olduğu
Balkanlar,
Güney Kafkasya, Orta
Asya,
Orta Doğu ve
Karadeniz gibi komşu coğrafyalarda Türk ve Amerikan şirketlerinin üstlenebilecekleri ve başarıyla yürütebilecekleri pek çok ortak iş ve yatırım imkanı olduğunu düşündüklerini söyledi.
İDDİALI TAHMİNLERDE BULUNURKEN
Erdoğan, bu tür iddialı tahminlerde bulunurken iki noktadan güç aldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Birincisi, ilk yasama dönemimizdeki ortaya konulan performans. İkincisi ise makro düzeydeki bu iyileşmelerin
doğal olarak mikro düzeye yansıması. Yani şirketlerimizin ve işadamlarımızın, faaliyetleri sürerken daha verimli iş ortamlarına erişebilmeleri. Bunun sonucunda iş hacimlerini büyütme ve yeni alanlara yayma refleksi göstermeleri ve bu reflekslerin Türk ekonomisinin makro tablosunu daha üst seviyelere çıkarma döngüsüdür. Yani makro ve mikro süreçlerin birbirini besleyen bir bütünlük içinde ve istikrarla yürümekte olması beni ikicini yasama dönemimiz açısından da ümitvar beklentilere sevk etmektedir.''
'TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİ İSTİKRARLI BİÇİMDE GELİŞİYOR'
Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Türk-Amerikan ilişkilerinin, bazen yaşanan inişlerin hariç tutulması halinde istikrarlı biçimde geliştiğini söyledi.
Erdoğan, iki kutupluluğun ortadan kalkması ve küreselleşmenin yaygınlaşmasıyla Türk-Amerikan ilişkilerinin
savunma ve güvenlik ekseniyle sınırlı olmaktan çıktığını, ekonomik, ticari ve
toplum odaklı bir çerçeveye oturmaya başladığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
''İlişkilerimizdeki bu yeniden yapılanma ve değişen şart ve ihtiyaçlara ayak uydurma süreci halen devam etmektedir. 11
Eylül 2001
terör saldırıları, bu sürece ivme kazandırmakla kalmamış küresel barış ve güvenliğin tesis ve muhafazasında Türkiye'nin oynamakta olduğu rolün ve Amerika ile birlikte yaptığı ve yapabileceği katkıların daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.
Günümüzde risk ve tehditlerin değişen niteliğine bağlı olarak, siyasi ilişkilerimizi yapısal bir zemine oturtmak amacıyla 2006 yılında Türkiye-ABD Ortak
Vizyon ve Diyalog Belgesi kabul edilmiştir.''
Erdoğan, bunun yanı sıra ekonomik ve ticari ilişkilerin geleceğine yeni bir yön vermek amacıyla bu yılın şubat ayında, iki ülke arasında bir
eylem planının benimsendiğini anımsatarak şunları söyledi:
''
Ekonomik
ortaklık komisyonunun ürünü olan ve bir
yol haritası niteliği taşıyan bu planın, Türk-Amerikan ikili ilişkilerinin ekonomik, ticari, yatırım, enerji, bilimsel, teknolojik, akademik
işbirliği boyutlarıyla çeşitlendirilmesini, araştırma, geliştirme programlarına ağırlık verilmesini ve halklarımız arasındaki temasların geliştirilmesini hedeflemektedir.
Amerikan iş dünyasının, Türkiye'yi öncelikleri arasına almasını bekliyor, birlikte pek çok çarpıcı atılımlar yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bu süreçte Türkiye ile iş yapan Amerikalı, Amerika ile iş yapan Türk işadamlarının
kilit roller üstleneceklerine inanıyoruz. Bu süreci ısrarla ve başarıyla üstlenmeniz, iş dünyanızı genişletecek, diğer yandan Türk-Amerikan ilişkilerini daha ileriye taşıyacaktır.
Tüm bu süreç boyunca
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak şahsım, hükümetim, bürokrasimiz ve ilgili kurumlarımız, imkanlar ölçüsünde sizlere yardımcı olmaya, önünüzü açmaya ve çalışmalarınıza katkıda bulunmaya hazırız.''
''TÜRKİYE'DE İKİ KİŞİDEN BİRİ AK PARTİYE OY VERDİ''
Son seçimlerin, Türkiye'de özellikle ekonominin aradığı istikrarın tescili olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz biliyoruz ki, girişimci güven arar, istikrar arar. Türkiye Cumhuriyeti'nde sene 1954,
Demokrat Parti ilk defa seçimde oylarını arttırarak ikinci defa
iktidar olmuş, o tarihten 22 Temmuz 2007'ye kadar hiçbir parti iktidardayken oylarını arttırarak yoluna devam edememiştir. İktidarımız yüzde 34,4'le devralmış olduğu iktidarına yüzde 47 ile halkının teveccühünü alarak devam etmiştir. Bu Türkiye'de her iki kişiden bir kişinin AK Parti'ye oy verdiği anlamına gelir. Bu bir güçlü güvenin, istikrarın ifadesidir. Daha net bir ifadeyle güven kazanmıştır, istikrar kazanmıştır.''
BASIN DEVİ MURDOCH DA YEMEĞE KATILDI
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan onuruna verilen yemekte,
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanı
Mehmet Şimşek ile
Dışişleri Bakanı ve
Başmüzakereci Ali
Babacan da bulundu.
Yemeğe, dünya basın devi
Rupert Murdoch,
Goldman Sachs şirketi temsilcisi Gizman
Abbas, Allen şirketi temsilcisi Herbert Allen, Fox Business Network temsilcisi Courtney Dolan,
Citibank Temsilcisi Alan Macdonald, Coca Cola İcra Kurulu Başkanı
Muhtar Kent, ABD'nin eski
Ankara Büyükelçisi Marc Grossman,
İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri
Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye'nin BM Daimi Büyükelçisi Baki İlkin, ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad ile Türkiye'den işadamları
Tuncay Özilhan ve
Ferit Şahenk de katıldı.
Başbakan Erdoğan'ın masasına
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci
Ali Babacan ile Rupert Murdoch, Muhtar Kent, Ekmeleddin İhsanoğlu, işadamları ve diplomatlar oturdu.
AA