Samanyolu Haber yazarı Gültekin Zorlu, son bir haftadır Türkiye'nin gündemine oturan internet sansürü konusuyla ilgili yaşanması muhtemel tehlikeleri tek tek sıraladı. 'TİB’in gelecekteki yetkilisinin “ALO FATİH” gibi olmayacağını kim garanti edebilir.' diyen Zorlu, kişi veya kurumlara zarar vermek ve bunu şantaj amaçlı kullanmak için başkalarının bilgisayar erişim ağına girilmesi tehlikesinin önemini vurguluyor.
Son bir haftadır “Alo Fatih” ve “İnternet sansürü” gündeme oturmuş durumda.
Öyle ki diziler bile gündemi değiştiremiyor.
Torba yasadaki internet erişimi bölümüyle ile ilgili olarak ta neredeyse herkes konuştu.
Ama bu yasa ile ilgili mutlaka konuşması gerekenler atlandı.
Kim mi bunlar?
“İnternet Güvenliği Uzmanları”
CEH belgeli birisi olarak sebeplerini sıralayınca hak vereceksiniz.
Şunu da baştan belirtelim.
Güvenli internet konusunda İhbar Web’de yer alan konulara kimsenin itirazı yok.
Ama başka sorunlar sarmalına yol açacak tehlikeleri aşağıda paylaşacağız.
Kişisel hakların korunması konusunda internet sitelerine anahtar kelime veya URL bazlı filtrelerin uygulanması başlangıçta sorunlu gibi görünmüyor.
İnternette çok eş anlamlı kelime var. Başlıklarda ya da URL içinde geçen kelimeler aslında başka bir içeriği tarif ediyor olabiliyor. Bu denetimin makine yoluyla yapılması tam bir kaosa yol açar.
Üstelik bunu hiç bir izne ve mahkeme kararına bağlamadan yetkilisi siyasilerce atanan kurumun yapması da başlı başına bir sansür aracı.
TİB’in gelecekteki yetkilisinin “ALO FATİH” gibi olmayacağını kim garanti edebilir.
Hosting firmalarının kullanıcıların izini sürmesi ve faaliyetini kayda alması konusu da en riskli bölümlerden.
Çünkü bu bir fişleme aracı olabileceği gibi, şantaj aracı haline de dönüşebilir.
Saklanan bilgilerin aslında kime ait olduğunun belirlenmesi imkansız gibi bir şey.
Türkiye’de komşusuna ait ortal ağdan ya da hala bilgileri ev sahibine ait olan telefonla interneti kullanan insanlar var.
Virüslerin bulaştığı bir bilgisayara ait verileri gerçek kayıt gibi göstermenin hukuki bir karşılığı da olmaz.
Hacker programları ile başkasının bilgisayarına girebilmek mümkün olduğu bir yerde tutulan bu bilgilerin sağlıklı olması da mümkün değil.
Hatta öyle ki; kişi veya kurumlara zarar vermek ve bunu şantaj amaçlı kullanmak için başkalarının bilgisayar erişim ağına girilmesi tehlikesi de var.
Olan olduktan sonra “git suçsuzluğunu ispatla” demek ne kadar mantıklı?
Gelecekte bu tutulan bilgilerin arşivlendikten sonra birilerinin eline geçme tehlikesini, atama ve yetkilendirme yapılırken bu bilgilerin referans alınması risklerini saymıyorum bile.
Bu çalışmanın finali “yakın zamanda Internet Leaks’e hazır olun” demek.
Peki çözümü ne derseniz; gerçekten bağımsız internet denetleme uzmanlarından oluşan bir ekip kurulabilir. Bu ekip TİB’in kararına itirazı anında değerlendirmeye alabilir. TİB şayet fikrinde ısrarlı ise mahkemeye başvurma yolu açılır. Son kararı mahkeme verebilir.
Her zamanki gibi çare yine dönüp dolaşıp Drogba’ya geldi.
Ahlaklı, erdemli bir nesil yetiştirin, ki sansüre ihtiyacınız kalmasın.
“Yasağa değil insana yatırım yapın”
Hala içini boşaltmadığınız eğitim kurumu kaldıysa...