TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülen Radyo ve
Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı hakkında, milletvekilleri görüşlerini dile getirdi.
Altkomisyon Başkanı,
AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, çok zor bir alanı düzenlediklerini ifade ederek, tasarıda yapılan değişiklikler hakkında bilgi verdi.
Tasarının tümü üzerinde söz alan MHP
Konya Milletvekili
Faruk Bal, medyayı, ''
yandaş'', ''korkutulmuş'' ve ''hapiste'' medya olarak üçe ayırdı, basının özgür olmadığı ülkelerin, demokrasiyle yönetildiğinin söylenemeyeceğini belirtti.
Bal, bazı dizilerde,
aile yapısını derinden tahrip eden, milli, manevi değerleri ciddi şekilde örseleyen bir yapının bulunduğunu, feodal kültürün Türk kültürünün üzerine çıkarıldığını belirtti.
Bazı medya organlarında ''
Ergenekon terör örgütü üyeleri'' ifadelerinin kullanıldığını, böylece yargılananların peşinen mahkum edildiğini kaydeden Bal, ''Bu yayınlarla meşgul olamayacaksa,
RTÜK'ün varlık nedeni nedir?'' diye sordu.
CHP Konya Milletvekili
Atilla Kart,
baskı iklimi yaratılarak,
gazete ve televizyon yayınlarına kimlerin katılacağının yönlendirildiğini, yayıncı kuruluşların otosansüre başladığını savundu.
CHP
Mersin Milletvekili
İsa Gök, tasarının tekelciliği önleyemediğini, kadrolaşmayı pekiştirdiğini, başkan odaklı bir hiyerarşik yapıyı amaçladığını savundu. Gök, RTÜK'ün, Hükümetin yan kuruluşu haline getirildiğini, kamu yayıncılığı yerine ticari amaçlı yayıncılığın esas alındığını ileri sürdü.
-''SİYASİLER DEĞİL, BASIN SEÇSİN''-
MHP
Isparta Milletvekili
Nevzat Korkmaz, Türk demokrasisini bekleyen en önemli sıkıntılardan birinin medyadaki tekelleşme olduğunu belirterek, tasarının bunu gidermediğini kaydetti.
CHP
Manisa Milletvekili
Şahin Mengü, RTÜK üyeleri arasında gazeteciliği, televizyonculuğu fiilen yapanların olması, üyeleri siyasilerin değil, basın kuruluşlarının seçmesi gerektiğini belirtti.
Tasarıyla
yabancı sermaye payının yüzde 50'ye çıkarıldığına işaret eden Mengü, bunun, ülkeyi çok sıkıntıya sokacağını ifade etti. Mengü, ''Şeytan ayrıntıda gizlidir. Acaba ATV'nin reytingleri düştü de Arap sermayesi mi getirilmek isteniyor, sorusu da akla geliyor'' dedi.
Mengü, tasarıyla
bölge müdürlüklerinin kaldırılması halinde bölücü propagandanın önüne geçilemeyeceğini kaydetti.
-''BAZI DİZİLERDE OLDUĞU GİBİ...''-
Tasarının tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından Bülent Arınç, milletvekillerinin eleştirilerini
yanıtladı.
Vefat eden RTÜK üyesi Mehmet Dadak'a
Allah'tan rahmet dileyen Arınç, yerine seçilen Korkmaz Alemdar'ı da telefonla arayarak, başarılar dilediğini belirtti.
Arınç, ailenin, çocukların yetişmesinin kendileri için önemli olduğunu, şiddeti, pornografiyi, kötü örnekleri reddettiklerini ifade etti.
Türkçe'yi korumanın, herkesin görevi olduğu dile getiren Arınç, ''Dünyanın en zengin dillerinden birisini kadük hale getirmek doğru değil. Türkçe yayın yapılırken bile, imlasına, gramerine, kurallarına uygun konuşmak gerekir. Bazı dizilerde olduğu gibi, yüzyıllardır konuştuğumuz cümleleri, kelimeleri, gülünecek hale getirerek konuşmanın da bir maddeyle önlenebileceğini düşündük. Aslında, malumu ilan ediyoruz, böyle olmaması lazım'' diye konuştu.
Mustafa Özbek'in Ergenekon davasında
tahliye edilmesinin ardından ''1,5 saat içerisinde geri dönebilirsiniz'' dediğine yönelik eleştiriler üzerine Arınç, böyle bir şey söylemediğini kaydetti.
-''YERE DÜŞSÜN DİYE...''-
Yozlaşmadan herkesin şikayetçi olduğunu dile getiren Arınç, ''Yozlaşma ister
bürokrasi, ister
siyaset, ister ticaret, ister
radyo ve televizyon yayınlarında, ister kişilik olarak hepimizde olsun, fevkalade kötüdür. Buna karşı, yekvücut hareket etmeliyiz'' dedi.
Arınç, Türkiye'nin basın özgürlüğündeki yerine ilişkin eleştirilere ise şöyle yanıt verdi:
''Komisyona gelirken, önümü Majino hattı gibi, kameralar, mikrofonlar uzatıldı. Siz de tecrübe kazandınız ama ben biraz daha tecrübe kazandım, medya mağduru olarak bunu her olayda görebiliyorum. Benim için en önemli mesele RTÜK Tasarısının görüşülmesi, dersim budur diye geliyorum.
Gazeteciler bana RTÜK ile ilgili değil,
Yargıtay Başsavcılığının açıklamasıyla ilgili soru soracaklarını söylediler. Gazetecilerin aradığı haber bu, bunu değerli, güncel buluyorlar. Doğru mu; yanlış. Çünkü RTÜK görüşülüyorsa, her medya mensubunun, tasarının ne getireceğini bizlere sorması lazım. Bazıları, güzel bir bayan yere düşsün, etekleri açılsın, ben bunun fotoğrafını çekeyim, bu haber olsun diye bakıyorlar, bunun peşindeler. Kimi suçlayacağımızı bilmiyorum. Allah iyilerin sayılarını çoğaltsın.''
-''SİZİ DE BİZİ DE ÜZÜYOR''-
Başbakan Yardımcısı Arınç,
Basın, Türk
Ceza ve Terörle Mücadele
kanunlarının bazı maddelerinden dolayı basın mensupları hakkında çok fazla sayıda davanın bulunduğuna dikkati çekerek, ''Bu, sizi de bizi de üzüyor'' dedi.
Bu konuyu, Başbakan ile yapılan medya toplantısında sadece bir iki kişinin gündeme getirdiğine işaret eden Arınç, şunları kaydetti:
''Dedim ki sadece basın mensubu olmak, kimseye suç işleme imtiyazı vermez. Cezaevlerinde
tutuklu, hükümlü bulunan, ama adı gazeteciye çıkmış, gazetesinin ismini bile duymadığınız, adresini aradığınızda yerini bulamadığınız öyle mevkuteler var ki... Onun mensubu olan, gazeteci sıfatı taşıyan bu kişinin suçu, adam öldürmek,
terör örgütüne üye olmak, terör örgütünde
eylem yapmak. Sıfatı gazetecidir, hoş mu bakacağız? Bir milletvekilinin bir insanı öldürmesi karşısında ne düşünüyorsak, burada da onu düşüneceğiz.
TCK'nın yargılamayı etkilemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal gibi maddelerinde de önce şu kararı vermeliyiz: Soruşturmanın gizliliği esastır diyen evrensel kuralı, biz de kabul edecek miyiz etmeyecek miyiz? Bence etmeliyiz.
Anne katilinin bile bir kişilik hakkı var. Soruşturmanın, her gün televizyonda, basında ifadesiyle, görüntüsüyle kısmen yanlış, kısmen doğru olarak anlatılması, peşinen suçlu ilan edilmesi çok yanlış. Madem soruşturmanın gizliliği esastır, bunu ihlal eden suçu, belki unsurlarıyla yeniden
tarif etmemiz, belki ceza sürelerine bakmamız gerekir. Bu konuda çalışma yapıyoruz. Ama basın mensubu olup da her suçu işleyene, 'suçsuzdur, dışarı çıksın, cezasını kaldıralım' gözüyle de bakmak doğru değil diye düşünüyorum.''
-İNTERNET MEDYASI-
Arınç, yabancı sermaye payının yüzde 50 olmasını, ''doğru, haklı, makul ve yerinde bulduklarını'' dile getirdi.
İnternet medyasıyla ilgili
düzenlemeye ihtiyaç bulunduğuna işaret eden Arınç, internetin, bugün yazılı basından çok daha fazla okunduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Orada da binlerce gazeteci var, reklam alıyorlar. Onların da sarı basın
kartı, resmi ilan, 'bizi de artık gazeteci olarak' nitelendirin yönünde talepleri oldu. Doğrudan RTÜK ile ilgili değil ama Basın Kanunu'na ek bazı maddelerle bu sınırsız ve sorumsuz alanı da düzenlememiz lazım. Özellikle taraflarla görüştük, bir metin hazırlanmak üzeredir. Eminim,
internet medyasıyla ilgili bir hukuki düzenlemeyi de sizlerin önüne getirebileceğiz'' diye konuştu.