Bundan 55 yıl önce Muş'un Hoşgeldi köyünde yaşayan Çelik ailesinin açtığı tapu
davası 200'ü aşkın duruşmaya rağmen hâlâ sonuçlanmadı. Davaya
bakan 40 hakim arasında
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya da var. Davanın hikâyesi şöyle: Baran ve Abdülaziz Çelik, 1954 yılında
toprak paylaştırma komisyonu tarafından başkasına verilen toprakların kendilerine ait olduğu gerekçesiyle dava açıyor. Ancak ne Baran ne de oğlu Cemil Çelik'in ömrü davanın sonuçlanmasına yetiyor. Muş'ta yaşayan ve 'Bu dava açıldığında 6 yaşımdaydım.' diyen davacılardan Şirin Çelik (60) olayı şöyle anlatıyor: "Muş'a bağlı Gülçimen köyü ile Hoşgeldi köyü komşu iki köy, bunları birbirinden ayıran sınırdan bizim topraklarımız geçiyor.
Tapu kadastro iki köy arasında kalan
araziyi parsellere bölüyor. Arada kalan arazi Gülçimen köyü sınırlarına ait diyerek bizim olan arazi de
Hazine arazisi olarak kaydediliyor. Araziyi parselliyorlar ve 3 kişinin üzerine tapu ediyorlar. Arazi parsellere bölündükten sonra aradan 6 ay geçiyor, dedemler tarlayı nadas etmeye gidiyorlar, bakıyorlar ki tarlayı başkaları nadas etmiş. Şaşırıyorlar. Karşı taraf da diyor ki 'Burayı biz
e devlet verdi, elimizde de tapu var.' Biz de Çelik ailesi olarak davayı açıyoruz. O gün bugündür dava sürüyor."
Dava üçüncü kuşaktan
torun olan
Sinan Çelik'e (30)
miras kalmış. Çelik, hakimlerin tayinlerinin çıkmasından dolayı davanın sürekli başa döndüğünü söyledi. Çelik, "Topraklarımızın tapusu elimizde, bütün bilgiler veriler toplanmış durumda fakat
mahkeme davayı sonuca bağlayamıyor." dedi. Çelik, 'makul sürede
yargılanma hakkı' ihlal edildiği için AİHM'ye başvuracağını da sözlerine ekliyor.