Küresel ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto Anlaşması,
Birleşmiş Milletler'in 1997'de Japonya'da düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edilen bir
anlaşma...
Bu anlaşma, gelişmiş
ülkelerin
sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008- 2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2001'den itibaren 84 ülke anlaşmayı
imzaladı, 34 ülke onayladı. Ancak bağlayıcılığı olmadığı için bu anlaşma sonrasında gaz salınımlarında küresel bir düşüş gözlenmedi.
Çevreci örgütler, küresel ısınmanın önüne geçilebilmesi için başta
Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerin Kyoto Anlaşması'na imza atmasını ve kurallarına uyması gerektiğini savunuyor.
2004’te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’nü bugüne dek 168 ülke imzaladı. Protokol’e göre, 2008–2012 yılları arasında gelişmiş ülkelerin, emisyonlarını, 1990 yılındaki seviyelerinden yüzde 5 aşağı çekmeleri gerekiyor. Ancak nüfusu dünyanın yüzde 4’ünü oluşturan ABD, toplam karbondioksit emisyonunun neredeyse dörtte birini tek başına üretiyor ve Kyoto’ya taraf olmayı reddediyor
'2055 yılında buz çağı başlayabilir
Rus bilim adamlarına göre, dünya 2055'de "Buz Devri"ne geri dönecek.
Uzay bilimci Khabibullo Abdusamatov, şu anki küresel ısınmanın ardından küresel bir soğuma kuşağına gireceğimizi öne sürdü. "Dünyayı
sera gazı etkisinden korumak için uygulanan Kyoto
protokolleri şimdilik ertelenmeli. Çünkü şu anda Dünya, küresel sıcaklık anlamında en yüksek noktada ve bundan böyle sıcaklık kademeli olarak azalacak" diyen Abdusamatov, soğumanın birkaç yıl içinde başlayacağını kaydetti.
Koyoto ile neler değişecek?
Kyoto Sözleşmesi ile devreye girecek önlemler son derece pahalı yatırımlar gerektiriyor;
* Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5'e çekilecek.
* Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek.
* Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik, temel ilke olacak.
* Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için
alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek.
* Fosil
yakıtlar yerine örneğin, bio
dizel yakıt kullanılacak.
* Çimento,
demir çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek.
* Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokacak.
*
Güneş enerjisinin önü açılacak.
Nükleer enerjide karbon oranı sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak.
* Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla
vergi alınacak.
2004 yılında BMİDÇS'ye taraf olan ancak uzun süre Kyoto Protokolü'nü imzalamayan
Türkiye 30
Mayıs 2008'de Protokolü imzalayacağını resmen açıklamıştır. Çevre ve
Orman Bakanı
Veysel Eroğlu,
Dışişleri Bakanlığı’na, “Kyoto Protokolü’ne taraf olmayı kabul ve
TBMM tarafından onaylanmasının uygun olduğuna” ilişkin yazı gönderdiğini açıklamıştır.
Dışişleri Bakanlığı’nın da taraf olmayı onaylaması halinde, anlaşma önce
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ardından da TBMM’nin gündemine girecektir
Kyoto `nun Türkiye `ye ne getirip ne götüreceği konusunda fikir birliği henüz yok.
TOBB , yılda 1.6 milyar euro kaybettireceği görüşünde. Rüzgar
Enerjisi ve Su Santralları İşadamları Derneği (RESSİAD ) ise, emisyon ticareti ve yeşil elektrik sayesinde 20 milyar dolarlık bir kazançtan söz ediyor.