Aradan bunca zaman geçmesine rağmen Başbuğ, ordu içindeki cuntayı ortaya çıkarıp o cuntacıları cezalandırmak bir tarafa; deşifre edilen bu cuntacılara Genelkurmay Başkanı sıfatıyla bizzat sahip çıktı. - Öyle ya da böyle Ergenekon soruşturmasına bir şekilde adı karışmış olan (hatta bazılarının gizli tanık olduğu iddiaları var) 8 ordu mensubu şaibeli bir şekilde ölüyor (intihar ediyor). - Konuşacağını açıklayan Levent Ersöz’e suikast girişiminde bulunuyor. Artık bugün itibariyle bunun bir suikast olduğundan şüphemiz kalmamıştır. Aynen Danıştay saldırısında olduğu gibi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde de o gün güvenlik kameralarının devre dışı olduğu ortaya çıktı. - Hükümetin iki numaralı ismi Bülent Arınç'ın evinin etrafında iki ordu mensubu muvazzaf subay ellerinde Arınç’ın evinin adresiyle yakalanıyorlar. Ve bu muvazzaf subayların evlerinde yapılan aramada daha bir çok hükümet mensubuna ait özel bilgiler olduğu anlaşılıyor. - Islak imzalı belgenin ortaya çıkmasına rağmen “Cuntacıları orduda barındırmayacağız” diyen Başbuğ, Albay Dursun Çiçek hakkında hiçbir işlem yapmadığı gibi kanatlarının altına alıyor. - Ardı ardına üç tane ihbar mektubu ile ordu içindeki cuntacı yapılanmayı deşifre eden Subay’ın ifadeleri tamamen unutuldu. O Subay mektuplarda çok önemli bilgiler veriyor, TSK’nın üst kademesiyle alakalı önemli iddialarda bulunuyordu. Eğer bunlar doğru ise neden harekete geçilmiyor. Yok yalan ise bu subayı bulmak ve iddiaların nedenini araştırmak Başbuğ’un en önemli görevlerinden biridir. Karşımızda 1,5 yılda farklı bir kimliğe bürünmüş Genelkurmay Başkanı var. Peki İlker Başbuğ’daki bu değişimin sebebi ne olabilir?.. İnsanlar bu kurumun başına geçtiklerinde gizli bir el tarafından yönlendiriliyorlar mı?.. 1,5 yılda ne gibi gelişmeler oldu da Başbuğ’un fikirlerinde bu derece değişiklik meydana geldi?.. Genelkurmay Başkanımızın çekindiği şeyler mi var acaba?.. Yoksa!!! Aslında hiç aklımıza bile getirmek istemediğimiz fakat meydana gelen bunca olaydan sonra kafamızı kurcalayan bir soru daha: Her şey dümene geçene kadar mı? Tekrar başa dönecek olursak!.. İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı olduğunda yapmış olduğu açıklamaların arkasında durmalıdır. Başbuğ, Genelkurmay Başkanı sıfatıyla üzerine düşeni yapmalı, ordu içindeki cuntacı yapılanmaya kol kanat germekten vazgeçip onları yargıya teslim etmelidir. İlker Başbuğ cuntacıları koruduğu sürece; ortaya çıkan planlar, suikastler, intiharlar vs… karşısında savunma psikolojisi ile hareket ettiği sürece kamuoyunda ordumuza olan güven azalacaktır. Yüce Türk ordusu güven duyulmayan, cunta ile anılan, halkın tepki gösterdiği bir kurum haline gelecektir ki bu durum sadece milletimize, vatanımıza zarar verir Ordumuz içindeki bu derin yapılanmayı temizlemek, bir Genelkurmay Başkanı’nın yapacağı en büyük hizmettir… Yoksa Sayın Başbuğ bunun hesabını mahşeri vicdan da veremez... AKTİFHABER