HÜRRİYET KARARGAH'TA - ÖZEL RANDEVU ÖZEL AÇIKLAMALAR
Orgeneral Başbuğ,
Genelkurmay'daki makamında,
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni
Enis Berberoğlu, Hürriyet Yazı İşleri Müdürü
Tufan Türenç ve Metehan Demir'e tarihe geçecek açıklamalarda bulundu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ, kamuoyunda çok tartışılan ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “kaldıracağız” dediği
emniyet ve askeri
yardımlaşma
protokolü için,
“Gizliliği işin içine katıldı, EMASYA'ya aşırı önem verildi. Olmadık yerlere çekildi. Bu protokole gerek yok. Kanunda yetki var” dedi.
Karşı karşıya gelmeyiz
Başbuğ, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral
Arslan Güner'in de hazır bulunduğu söyleşide, askerin toplumsal olaylarda kullanılmasını hiçbir ordunun istemeyeceğini vurguladı, şu yorumu yaptı: “Hangi ordu
halk ile karşı karşıya kalmak ister. Biz toplumsal olaylarda halkla karşı karşıya gelmek ister miyiz, tabii ki hayır.”
Başbuğ, “Toplumsal olaylar ile
terör olaylarının birbirinden çok iyi ayrılması gerekli. Yani, hangisinin toplumsal hangisinin terör olayı olduğunun iyi anlaşılmalı.” uyarısında da bulundu ve askerin
terörle mücadele görevine vurgu yaptı. Bu arada, EMASYA'nın kaldırılması yolunda ilk kritik adım geçen Pazartesi atıldı. Genelkurmay ve
İçişleri Bakanlığı pazartesi EMASYA'yı kaldırma toplantısı gerçekleştirdi.
Vali istemeden olmaz
Genelkurmay Başkanı'na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
EMASYA protokolü Başbakan Erdoğan tarafından da kaldıracağız diye gündeme getirildi. Darbe planlarına dayanak olduğu iddia ediliyor. Kaldırılmasına siz nasıl bakıyorsunuz?
“EMASYA bildiğiniz gibi emniyet
asayiş kökeninden gelir. Sivil ve askeri bir
işbirliği. Aslında,
İl Özel İdaresi 5442 sayılı
kanunun 11. maddesi bu konuya ışık tutuyor. Tam okunsa bu kadar
tartışma da olmazdı aslında. EMASYA Protokolü Temmuz 1997'de yapılmıştı. Bunlar zaten biliniyor. Ama burada bizim için asıl şu önemli: Kanunun esas olması. EMASYA protokolü de olsa kanunun önüne geçmesi söz konusu olamaz, kanuna da aykırı olmamalı. 5442 sayılı kanun çok açık; ‘Vali, genel ve özel tüm kolluk kuvvetlerin amiridir.' Bunu hiçbir şekilde değiştiremezsiniz. Her şey valilinin direkt emir komutası altındadır. Mesela İl Jandarma
Alay Komutanlığı. Bu kanunda çok açık, değişmez.
Yani vali istemedikçe askeri birlik zaten gelmez diyorsunuz
Valiler, eğer özel kolluk kuvvetleri ile önleyemez veya önleyemeyeceğini düşünürse, işte o zaman
jandarma ve kara kuvvetlerinden toplumsal olaylar için yardım talep eder. Ama, vali tarafından talep edilmedikçe askeri birlik zaten gelmez. EMASYA protokolü, 5442/11d maddesi birden fazla ili kapsayan olayları içeriyor. Çerçevesi ise Genelkurmay ile İçişleri Bakanlığınca belirleniyor. Bu son on yıldır tartışılıyor. Gizli olduğu için de farklı bir gözle bakılıyor ve gereğinden fazla önem atfedilerek abartılıyor.
9. madde sorunlu
Yine de EMASYA protokolünün içinde sorunlu bir madde yok mu?
Var. O da 9'uncu madde. Bir ara, ‘Genelkurmay ve İçişleri EMASYA komutanları gecikmeyi yaratan mahsurları ortadan kaldırmak için olaylara müdahale eder' şeklinde biten maddenin bu son cümlesi tartışıldı. Bence biraz acil durumları kasteden, talep olmasa da müdahale edilmesine işaret eden bir durum. Ama, istisnai ve bence protokolü yazanların böyle bir kastı yok. Yine de tartışmaya açık tabii ki. Aslında bu madde üzerinde 2007'de askerler ve
siviller çalışmış, askerin mülki amire kuvvet kullanmasını önermesi diye formül bulunmuş, ancak bir sonuca varılmamış
EMASYA kalkabilir mi?
Kalkabilir, bu protokole gerek yok, zaten kanunda yetki var. Neticede EMASYA protokolü konusunda bizim için kanunlar esastır. EMASYA protokolünün bunun üzerine geçmesi mümkün değildir. Bu protokole aşırı önem verildi, olmadık yerlere çekildi. Gizliliği de bu süreci daha da karıştırdı. Buna takılmaktan ziyade burada toplumsal olaylarla terörle mücadele arasındaki çizginin çekilmesidir. 9. madde aslında toplumsal olaylarla ilgili. Ama bu toplumsal olaylarla terörle mücadelenin nerede birbirinden ayrıldığının görülmesi gerekiyor. Silahlı
Kuvvetlerin, toplumsal olaylara müdahalesi meselesine gelince?
İçişleri ile aynı noktadayız
Toplumsal olaylar denilince ne anlaşılmalı?
Gösteri ve yürüyüş, büyük toplantılar gibi. Bizim toplumsal olaylar kapsamında Silahlı Kuvvetlerin kullanılması en arzu etmediğimiz durumdur. Halk ile karşı karşıya gelmesini ister miyiz askerin. Tabii ki hayır. Hangi ordu ister ki? Kanun emrederse tabiî ki görevimizi yerine getiririz. Ama onun haricinde halkla karşı karşıya gelmeme hassasiyetimizin bilinmesini istiyoruz. Bana asker olarak sorarsanız, ben de istemem. Bazıları diyor ki, ‘TSK, toplumsal olayları ve Emasya protokolünü bahane eder. Böyle şey olur mu? Tam tersine. Biz halkla karşı karşıya gelmeme konusunda hassasiyet içindeyiz. Toplumsal olayları kolluk kuvvetleri bastırır, kanun da bunu öngörür. Evet kesinlikle katılıyorum, Yetersiz kalırsa Silahlı Kuvvetler çağrıldığında caydırıcılık için devreye girer. Protokolün altıncı maddesinde, toplumsal olayların kolluk kuvvetleri, yani polis ve jandarma tarafından bastırılması öngörülüyor ki, tamamen katılıyorum. Bu protokol ilgili zaten müşterek çalışıyoruz. Prensipte İçişleri Bakanlığı ile de farklı noktalarda değiliz. Zaten Pazartesi günü de Sayın İçişleri Bakanı ile de görüştük.
Hürriyet