İlk mayını mehmetçik temizlemiş

Sınırda ilk mayın temizleme çalışmasının 2 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nce Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

İlk mayını mehmetçik temizlemiş

Türkiye-Suriye sınırında yer alan mayınların temizlenmesiyle ilgili tartışmalar gündemde yer alırken, bu sınırda ilk mayın temizleme çalışması 2 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nce Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde gerçekleştirildi. Suriye sınırındaki Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Şırnak, Mardin ve Gaziantep'te 215 bin dekar alanda bulunan yaklaşık 600 bini aşkın mayının 5 yılda temizlenebileceği belirtilirken, mayınlı bölgenin 189 bin dekarı Hazine'ye, 12 bin 979 dekarı şahıs mülkiyetine, 7 bin 96 dekarı TİGEM'e ve 5 bin 646 dekarı da Devlet Demiryollarına ait. -İLK MAYINI MEHMETÇİK TEMİZLEDİ- Suriye sınırındaki ilk mayın temizleme çalışması Türk Silahlı Kuvvetleri Mayın Temizleme Bölüğünce 2 yıl önce Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde 7 dekarlık alanda yapıldı. Bölükte görevli uzman ekip, Türkiye ile Suriye arasında ticarete açılan gümrük kapısının çevresinde yürüttüğü 3 aylık çalışmada, özel dedektörler yardımıyla mayınları tespit ederek, topraktan çıkardı. Suriye sınırdaki mayın temizleme çalışmasının ikincisi ise özel bir firma tarafından Mardin'in Nusaybin ile Suriye'nin Kamışlı ilçeleri arasında açılacak yeni sınır kapısının yapımının inşa edileceği alanda gerçekleştirildi. Bu 200 dönümlük mayınlı arazi, geçen yıl TÜSAN Yapı Sanayi A.Ş'nin Alman ortağı TAUBER Firması tarafından yapılan çalışmalar sonucunda tamamen mayından arındırıldı. 6 kişilik teknik ekip ''Mayın Faresi'' olarak tanımladıkları mayın tarama aracıyla Mohris Tepesi ile 2. Hudut Taburu'na bağlı Demirtepe Karakolu arasındaki 200 dönümlük mayınlı bölgeyi 26 günde temizledi. Yapılan bu çalışmada 310 antipersonel, 35 antitank mayını ile bir 1 el bombası çıkarıldı. -''MAYIN FARESİ'' TESPİT EDİYOR Tauber Firması Türkiye Genel Müdürü Sıddık Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, firmalarının ihtiyacı için ürettiği, yaklaşık 1 milyon 200 bin avro değerindeki ''mayın faresi'' cihazıyla Nusaybin'deki mayın temizleme çalışmalarını yaptıklarını söyledi. ''Mayın Faresi'' adı verilen temizleme aracın eklentileri ile 25 metre kadar uzayarak mayınlı araziyi taradığını ve yer altında 50 santimetreye kadar metal olan her türlü cismi tespit ettiğini bildiren Özdemir, cihazın tespit ettiği mayınların uzmanlarca toprak altından çıkartıldığını kaydetti. 4 tekerli, 2 personelin kullandığı ve dört yana dönebilen dedektöre sahip aracın kabinindeki bilgisayar donanımının dedektörün uzandığı arazideki her türlü metal nesneleri yansıttığını ve arazideki mayınların kaç metre aralıklarla ve toprakta nasıl durduğunu aracı kullanan personele ilettiğini anlatan Özdemir, dedektörlerin 25 metre mesafeye uzanması sayesinde aracı kullanan kişilerin mayın patlamasından zarar görmediğini vurguladı. -BAZI MAYINLAR TOPRAK ÜSTÜNDE- Özdemir, 45 yıldır bu alanda çalışma yürüten firmalarının Almanya'da 2. Dünya Savaşı'ndan kalan bomba ve mayınları temizlediğini, Türkiye'de ise ilk kez geçen yıl Nusaybin sınırındaki araziyi mayından arındırdıklarını vurgulayarak, şunları söyledi: ''Firma olarak 45 yıllık tecrübeye sahibiz ve NATO İkmal ve Bakım Teşkilatı'ndan (NAMSA) yetki belgesi almış bir firmayız. Nusaybin'deki işi 26 günde başarıyla tamamladık. Suriye sınırındaki mayınların tamamı 5 yılda temizlenebilir. Biz sınırdaki alanı mayından arındırabilecek kapasiteye sahip bir firmayız. Nusaybin'de 200 dönümlük alanı temizlemiştik, önümüzdeki hafta da Kilis'te sınırda yer alan 38 dönümlük mayınlı bölgeyi arındırma çalışmasına başlayacağız. Bu alanlarda mayın faresi aracını kullanmıştık. Ancak alan küçük olduğu için bu yöntemi kullanmıştık. Sınırın tamamını temizlenmesinde görev alırsak farklı yöntemler de kullanırız. Mayın normalde 20 ile 30 santimetre toprağın altında bulunuyor. Bunların tespiti için uydudan ve helikopterle üstten çekilen fotoğraflarla mayınların yeri tespit edilebiliyor. Sınırda erozyon nedeniyle bazı mayınların bir bölümü toprak üstüne çıkmış.'' -MAYINLARIN 75 YILLIK ÖMRÜ VAR- Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten ise Suriye sınırında yaklaşık 600 bin mayın bulunduğunu, bu mayınların 75 yıllık ömrü olduğunu ve hiçbir silah veya patlayıcının bu kadar uzun ömrülü olmadığını söyledi. Mayın üretiminin, yerleştirmesinin çok kolay ve ucuz bir iş olduğunu ifade eden Öğreten, şöyle konuştu: ''Dünyada yılda 15-20 bin kişi mayın yüzünden ölüyor ve sakat kalıyor. Türkiye'de mayın yüzünden ölen veya sakatlananların sayısı 10 bin civarındadır. Mayın robot askerlerdir. 75 yıl aktif olarak bulunduğu yerde kalır. Temizlenmeyen mayınlar, dünyada barış dönemlerinde savaş dönemlerinden daha fazla insanın canına kıymaktadır. Mayınlar ucuz silahlardır. Bu kadar yaygın kullanılmalarının nedeni birkaç dolara mal olmaları ve 10-15 dakika içinde toprağa yerleştirilebilmeleridir. Ancak kara mayınlarının temizlenmesinin maliyeti oldukça yüksektir. Birkaç dolara yerleştirilen bir mayının temizliği için bazen bin dolar ve yüz saat harcanıyor.'' Suriye sınırında mayınlardan temizlenecek arazilerin 50 yılı aşkın süredir ekim yapılmadığı için tarıma çok elverişli olduğu bildirildi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Türkiye-Suriye sınırında yer alan yerleşim birimlerinde oturan vatandaşlar mayınlardan arındırılacak yaklaşık 215 bin dekar alanın işletmesinin kime verileceğini merakla bekliyor. Bu konuda yöredeki sivil toplum örgütlerinin çoğunluğu arazilerin küçük parçalar halinde yoksul köylülere hibe edilmesini veya düşük bedelle satılmasını isterken, bazı kesimler bu yöntemin tarım üretimine istenilen katkıyı sağlamayacağını, bunun yerine modern tarım tekniklerini uygulayan uluslararası deneyime sahip firmalara verilmesini öneriyor. Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, mayınların temizlenmesi konusunda çalışma yürüten hükümetin bunu GAP Eylem Planı'na almasının çok önemli olduğunu, ancak buna rağmen mayınlı arazilerin temizlenmesi konusunda geç kalındığını söyledi. Mayınlardan temizlenecek arazilerden yöre halkının faydalandırılması gerektiğini dile getiren Dolap, şöyle dedi: ''Mayından temizlenecek alanda Tarım ve Köyişleri Bakanlığının kontrolünde bölge insanına iş alanı oluşturulabilir. Yabancı firmaya karşı değilim. Ancak işletmeyi alan firmaya bölge insanını çalıştırma zorunluluğu getirilmeli. Bu topraklar uzun yıllardan beri boş duruyor. Bu araziler birinci sınıf tarım arazisidir. Suriye, sınırdaki arazilerini daha önce tarıma açtı. Biz de bir an önce bu toprakları değerlendirmeliyiz. Bölgenin iklimi her türlü ürünü yetiştirmeye elverişlidir. Mayını kim temizlerse temizlesin. Araziyi kimin temizleyeceğinin önemi yok. Bu araziler acilen tarım üretimine açılmalıdır. İsrail, ABD, Almanya veya Hollanda da olabilir. Bu işletmeler devletin kontrolünde olmalı ve iş sahaları açıldığında yöre insanı çalıştırılmalı. Bu araziler binlerce kişiye istihdam alanı oluşturulabilir. Ülke ve bölgenin menfaatini düşünmek lazım. Bizlere düşen görev birbirimizi karalamak yerine, bu toprakları tarıma kazandırmak ve yöre halkına istihdam alanı sağlamaktır. Kısır çekişmelere girmek dışında birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.'' -YOKSUL KÖYLÜLERE DAĞITILMALI Mardin'in Kızıltepe İlçesi Ziraat Odası Başkanı Bedirhan Dinler, mayınlı arazilerin tarıma açılmasının gecikmiş bir karar olduğunu öne sürerek, arazilerin yöredeki yoksul çiftçilere verilmesini istedi. Arazilerin tarım için çok elverişli olduğunu ve bölge ekonomisine olumlu katkı yapacağını kaydeden Dinler, şunları söyledi: ''Bölgedeki işsizliğin azaltılması için çalışma yapılıyor. Bu araziler işsizliğin azaltılmasına katkı yapabilir. Bölgedeki yoksul köylülere dağıtılması durumunda çok sayıda ailenin geçim sıkıntısı sona erer. Bu arazilerin büyük firmalara verilmesini karşıyız. Köylerde çok yoksul aileler var. Bunların hali içler acısıdır. Bu aileler bu sayede gelire kavuşturulabilir.'' Nusaybin Ziraat Odası Başkanı Başkan Yardımcısı Medeni Konak ise mayınlı arazilerin temizleneceği haberlerinin gündeme gelmesinin ardından yöredeki yoksul köylülerin büyük beklenti içine girdiğini, arazilerin işletmesinin temizliği yapacak firmalara verilmesinin köylülerde hayal kırıklığı yaratacağını savundu. Temizlenecek arazilerin 50'şer dönümler halinde yoksul köylülere hibe edilmesini talep eden Konak, ''Yöreden batı illerine işsizlik nedeniyle yoğun göç var. Arazinin yoksul köylülere verilmesi halinde binlerce ailenin batıya göçü önlenmiş olur'' dedi. -ARAZİNİN EKONOMİK DEĞERİ YÜKSEK Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özçiloğlu, sınırdaki mayınlı arazinin temizlenmesinin ekonomik bakımdan büyük önem taşıdığını söyledi. Mayınlardan temizlenecek arazinin ekonomik olmayacak ölçekte parçalara ayrılarak dağıtılmasına karşı olduğunu kaydeden Özçiloğlu, mayınlardan temizlenecek arazilerin organik tarım yapılarak değerlendirilmesi koşuluyla uzman firmalara tahsis edilmesinin daha uygun olacağını bildirdi. Özçiloğlu, bu arazilerin tarıma açılmasının Kilis ve Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayacağını vurgulayarak, ''Mayınlar temizlendikten sonra bu alanın yabancı şirketlere verilmesine taraftar değiliz. Bizim işletmelerimiz de bu alanda başarıyla organik tarım yapabilirler'' dedi. Kilis Ziraat Odası Başkanı Abdullah Çelik ise söz konusu arazinin yöredeki çiftçilerin kullanımına sunulmasını ve organik tarım yapılmasını önererek, ''Alana gübre ve benzeri hiçbir kimyasal atılmadığı için toprak organik tarım için ideal. Bu alan organik tarım için büyük potansiyel demek. Ayraca, araziden Kilis'te kurulması planlanan teknopark için da arsa tahsis edilebilir'' diye konuştu. -ULUSLARARASI FİRMALAR TERCİH EDİLMELİ Mardin Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan ise bölge çiftçisinin çok geniş topraklara sahip olmasına rağmen modern tarım tekniklerini uygulamaması nedeniyle tarım üretiminde istenilen düzeye ulaşamadığını söyledi. Mayınlardan temizlenecek arazilerin küçük parçalar halinde bölge çiftçisine verilmesi önerisinin doğru olmadığını ifade eden Özkan, ''Bölge çiftçisinin elinde zaten çok büyük arazi var ve halen bu arazilerde eski yöntemlerle üretim yapıyoruz. Bu araziler modern tarım tekniklerini uygulayacak uluslararası işletmelere verilmelidir. Hangi ülke ya da firma olması önemli değildir'' şeklinde konuştu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Suriye sınırındaki mayınlı arazide kaçakçıların yanı sıra mayınlı alana giren bazı çocuklar da yaşamını yitirdi. Mayın patlaması nedeniyle sakat kalanlar mayınların temizleneceği haberlerinden buruk sevinç yaşıyor. Suriye sınırının, Mardin'in Nusaybin ilçesi ile Şanlıurfa'nın Akçakale ve Ceylanpınar ilçe merkezi ve çok sayıda köyün yakınından geçmesi nedeniyle mayınlı arazide zaman zaman çocukların ölüm ve yaralanmasına yol açan üzücü olaylar da yaşanıyor. Nusaybin'de hala sınıra bitişik mahallelerde oturan ailelerin çocukları, mayınlı arazinin yakınında top oynarken, topun peşinde koşan çocuklar bazen mayınlı alana giriyor. Sınırdaki mayınlı araziler, yıllarca Suriye'deki yakınlarını ziyarete gitmeye çalışanların, kaçakçılık yapanların ve bilinçsizce bu araziye giren çocukların ölümüne ve sakat kalmasına da neden oldu. Sel sularının sınırdan tarlalara taşıdığı mayınların patlaması da ölüm ve yaralanmaların bir başka nedeniydi. Suruç ilçesine bağlı Alanyurt köyünde oturan Mehmet Demir, AA muhabirine, sınıra mayınların döşenmesinin ardından kaçak yollarla Suriye'ye gidip geldiğini söyledi. Bu şekilde 1963 yılında sınırdan geçerken mayına bastığını ve sağ ayağının bir bölümünü kaybettiğini dile getiren Demir, mayınların temizlenecek olmasının kendisini sevindirdiğini söyledi. Kilis'in Suriye sınırındaki Çerçili Köyü Muhtarı Mehmet Atmaca da köy arazisinin engebeli olması nedeniyle sel sularının bazı mayınları tarlalara sürüklediğini belirterek, ''Bu yüzden bir kişi tarlasında çalışırken mayın kurbanı oldu'' dedi. Aynı köyde oturan Ahmet Çay ise ineklerinin peşinden koşarken mayınlı sahaya girdiğini ve patlayan mayın nedeniyle bir bacağını kaybettiğini söyledi. Hamza Demir de tarlasında çalışırken sel sularının getirdiği mayının patlamasıyla sağ ayağını bileğinden kaybettiğini, Mustafa Yıldırım ise Suriye'deki akrabalarını ziyaret etmek için mayınlı araziden geçmeye çalışırken mayın patlaması sonucu bir ayağını kaybettiğini anlattı. Ortodepik Özürlüler Derneği Nusaybin Şube Başkanı Mehmet Beşir Aslan, sınıra yakın mahallelerde mayınlı arazinin çevresinde yeterli önlem alınmaması nedeniyle kimi çocukların mayınlı alana girdiğini ifade ederek, ''Patlayan mayınlar çocukların ölümüne ya da sakat kalmasına neden oluyor. Son 5 yılda mayınlı alandaki patlama sonucu sakat kalan 6 kişiyi ben biliyorum'' dedi. -SINIR BOYUNDA BURUK SEVİNÇ- Bu arada, kimi sınırda kaçakçılık yaparken kimi de çeşitli nedenlerle girdiği mayınlı arazide meydana gelen patlama sonucu çeşitli uzuvlarını kaybeden mayın vatandaşlar ve yakınları, mayın temizleme çalışmasının başlatılacak olması haberlerinden buruk sevinç yaşıyor. Mayın patlaması sonucu sakat kalanlar, başka acıların yaşanmaması için sınırdaki mayınların bir an önce temizlenmesini talep ediyor. Sınırda 1994 yılında 13 yaşındayken oyun oynadığı sırada konserve kutusu sandığı bir cismi kurcalarken mayının elinde patlaması sonucu sağ bileği, sol elindeki 3 parmağı ile 2 gözünü kaybeden ve yüzü tanınmaz hale gelen Ömer Ay, sınırdaki mayınların temizlenecek olmasının kendisini sevindirdiğini söyledi. -AİLELER KARARDAN MUTLU- Sınıra yakın kesimde oturan aileler ise mayınların temizlenecek olmasından büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, duygularını şöyle dile getirdiler: ''Sınıra yakın olduğumuz için çocuklar mayınlı arazinin yanındaki boş alanlarda top oynuyor. Oynadıkları top mayınlı araziye girince tehlikenin farkında olmadan topu almak için mayınlı araziye giriyorlar. Bahar aylarında da çocuklar mayınlı alandaki çiçekleri toplamak için tel örgünün arasından mayınlı sahaya giriyor. Bundan dolayı çok üzücü olaylar yaşandı. Mayınların temizlenmesinin ardından bu tehlike kalmayacak. Bunun için çok sevinçliyiz. Çocuklarımız dışarıda oynarken, endişe duymayacağız. Mayınları temizleme çalışmalarının gecikmeden başlatılmasını istiyoruz.'' -FİLME KONU OLMUŞTU- Başta Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sınıra yakın yerleşim birimlerinde oturan ve hudut boyundan kaçak olarak geçtiği Suriye'den getirdiği ürünleri satarak, geçimini temin eden kaçakçılar, sınırın 1950'lerde mayınlanmasının ardından ölümü göze alarak, geceleri mayınlı araziden geçmeyi sürdürmüştü. Bu geçişler sırasında çok sayıda kaçakçı mayına basıp yaşamını yitirirken, bazıları da organlarını kaybetmişti. Kaçakçıların son derece tehlikeli geçişi Türk sinemasına konu olmuştu. Kaçakçıların bu öyküsünü Yönetmen Tevfik Fikret Uçak, 1987 yılında beyaz perdeye taşımış, ''Mayın'' adlı filmde Yıldıray Çınar, Songül Beyçe, Hayati Hamzaoğlu, Kadir Savun, Şükran Soylu ve Hüseyin Peyda rol almıştı. Filmde ünlü bir kaçakçının, kardeşiyle sınırdaki mayın tarlasından geçişi sırasında mayın patlaması nedeniyle yaşamını kaybedişi anlatılmıştı. -SINIRDA YANAN OTLAR MAYINLARI PATLATIYOR- Türkiye-Suriye sınırında zaman zaman yaz aylarında kuruyan otların çeşitli nedenlerle tutuşması sonucu çıkan yangınlarda mayınlar patlarken, patlayan mayınlar çevre köy ve ilçelerde oturan vatandaşlarda da paniğe neden oluyor. Mayınlı alanda çıkan bu yangınlar, askeri birlikler ve belediyelere ait itfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu söndürülüyor.
<< Önceki Haber İlk mayını mehmetçik temizlemiş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER