Washington'da atlatma haber
Pazar sabahı ABD başkentinde gecikmeli bir kahvaltı için uygun sayılabilecek binlerce mekân olmalı. Dostum ikimizin de sevdiği bir Hint lokantasına götürdü beni. Biraz daha geç bir
buluşma istiyordu o, "
Sabah 11.00'den önce" diye tutturan benim. Bu durumda karşılaşmada büyük payı kendime çıkarmamı garipsemeyin lütfen...
Dünyaya yön veren bir
ülkenin (ABD)
yönetici sınıfını yönlendiren iki büyük
gazetenin (
New York Times ve
Washington Post) en tepe iki ismi: Arthur Sulzberger ile Donald Graham... Herhalde kimsenin kendilerini tanımayacağı umuduyla, geçtiğimiz
pazar sabahı 'Bombay Club'ta buluşmuşlar, brunch yapmak üzere... İşe bakın ki, Don Graham dostumun iyi tanıdığı biri; zaten ikiliyi ilk fark eden de o oldu. Yanındakinin Arthur Sulzberger olduğunu da benden öğrendi.
Sulzberger'le uzun yıllar önce İtalya'da, Bellagio adlı bir malikânede düzenlenen tartışmalı bir toplantıda birlikteydik. NYT'ın patronu "İslâm Dünyası'nda neler oluyor?" diye özetlenebilecek bir toplantı için tam bir haftasını ayırmıştı. Sulzberger
Türkiye'ye de geldi; NYT'ın o zamanki
İstanbul muhabiri Stephen Kinzer'in Tarabya'daki ünlü
balık lokantası Kıyı'da düzenlediği yemekte buluştuk, fikir alışverişinde bulunduk.
Gözlerden uzak bir görüşme için seçtikleri Hint lokantasında iki Türk tarafından tanınacaklarını herhalde düşünmemiştir Amerikalı basın baronları... Adamların yaptığı 'kartel toplantısı' gibi bir şey... Güç ve
iktidar üzerine oturan bir kartel...
NYT ve WP patronlarının biraraya gelmelerinin Türkiye'yi etkileyecek sonuçları bile olabilir. Arthur Sulzberger'le eski günleri ve şimdiyi ayak üzeri konuşurken kısa süre önce Vuslat Doğan Sabancı'yla görüştüğünü öğrendim.
TÜSİAD başkanı, Hürriyet'in tepe yöneticisi NYT grubunun patronuyla görüşmüş...
Arthur Sulzberger Kıyı'daki buluşmada Türkiye'yi biraz daha anlamaya çalışmıştı. Amerikalı gazeteciler öyledir, kışkırtıcı sorularla muhataplarından daha fazlasını öğrenmeye çabalarlar. NYT'ın sahibi Sulzberger ailesinin eski kuşağından C. L. Sulzberger sözgelimi, dünya liderleriyle ahbap
çavuş ilişkisi sürdürebilen bir gazeteciydi. 1977 yılına kadar sürdürdüğü faal gazeteciliğin ürünü olan kitaplarından ilgi alanının genişliği hemen fark edilir. C. L. Sulzberger'in sık uğradığı ülkelerden biriydi Türkiye ve 1971 darbesinde rol oynadığı bile söylenirdi.
C. L. Sulzberger'in CIA ile ilişkisi olduğu, bazı makalelerinde yararlandığı malzemeyi CIA'den temin ettiği sonradan ortaya çıkmıştı.
İstanbul'daki buluşmamızda
Abdullah Gül ile iki gazeteci bulunuyordu, bir de
işadamı... O akşamki buluşmada olağanüstü uyumlu davrandığını hatırladığım bir akademisyen-yazar, bir ara "Seçkinler-
halk ayrımı üzerine" yoğunlaşan sohbeti yıllar sonra çok farklı anlatacaktı.
Okuyalım: "İşin ilginç yanı, ben bu analizi (seçkincilere karşı halk) ilk olarak
New York Times'ın büyük patronu Arthur Sulzberger Jr.'den duymuştum. Sanırım 1998'de, NYT'ın o zamanki İstanbul Büro Şefi Stephen Kinzer, Tarabya'da bir balık lokantasında yemek vermişti. Sulzberger'in yanı sıra Fazilet Partisi milletvekili Abdullah Gül ve birkaç başka gazeteci vardı. / Türkiye'de o dönemde yaşananları yanıma düşen Sulzberger'e anlatırken adam birden celallendi: 'Siz laik elitler halkın yönetime karışmasını istemiyorsunuz' türünden bir şeyler söyleyince sinirlenme sırası bana geldi" dedikten sonra şunu da yazdı: "Tatsız bir gece oldu.
Amerikan oligarşik elitinin en tepesinden gelen birinin bize halkçılık pozu atması tepemi attırmıştı."
İnanır mısınız, o geceye ait çok şeyi hatırlıyorum da, anlatılan türden bir tepe atma hali belleğimde hiç yer etmemiş...
NYT ile WP sahipleri arasında akrabalık bağı yok. İki büyük gazete pek çok bakımdan birbirleriyle
rekabet halinde. Donald Graham gazetenin ve internet sitesinin ortak sorumluluğuna yeğeni Katharine Weymouth'u getirdi. 40 yaşlarında
genç bir kadın... Annesi Lally Weymouth da önemli bir gazeteci. Daha önce gazetenin reklâm biriminin başındaydı Katharine. Şubat'ta yönetici olur olmaz yaptığı ilk iş, 120 kadar çalışanı işten çıkarmak ve on yıl önce büyük masraflarla kurulmuş
baskı tesislerini kapatmak oldu. Zararı asgariye çekmek için...
Arthur Sulzberger'in başında bulunduğu NYT da mali açıdan zor günler geçirdi, geçiriyor.
İki medya patronu bir Washington sabahı dünya ve ülke ahvalini (Obama'yı mı destekleyelim, Hillary'i mi? Yoksa
Beyaz Saray yine Cumhuriyetçiler'de mi kalsın?) mi, yoksa artan masrafları kısmanın yollarını mı konuştular acaba? Bizim yüzümüzden sohbet Türkiye'yi de kapsadı mı?
Tesadüfü görüyor musunuz?
TAHA KIVANÇ/YENİ ŞAFAK