İki dava birleşiyor mu? - İZLE

Ergenekon Terör Örgütü'yle ilgili ilk ipuçlarının elde edildiği ve Tuncay Güney'in yargılandığı cip davasının da Ergenekon davasıyla birleştirilmesi gündemde.

İki dava birleşiyor mu? - İZLE

2001 yılında sahte evrakla Veli Küçük'e ait cipi satan Tuncay Güney, şikayet üzerine gözaltına alınmış ve Ergenekon Terör Örgütü’nü deşifre eden ifadesini o zaman vermişti. Sahtecilik davasına bakan hakim Ergenekon savcılarının iki dosyayı birlikte ele alması gerektiğini söyledi. Tuncay Güney'in Veli Küçük'ten aldığı cipi sahte evrak düzenleyerek Timur Büyükölmez'e satmasıyla başlayan soruşturma, Ergenekon terör örgütünün ortaya çıkmasında önemli bir adım olmuştu. Nakit paraya ihtiyaç duyan Güney, kendisi ve Veli Küçük adına cipi satamayınca sahte evrak düzenleyerek elden çıkarmıştı. Soruşturmada cipin, yurtdışındaki üst düzey bir generale ait olduğu ve Veli Küçük'e hediye edildiği ortaya çıkmıştı. 8 Şubat 2001 tarihinde Büyükölmez'in şikâyeti üzerine Tuncay Güney gözaltına alındı. Güney'in Tarlabaşı'ndaki ofisinde yapılan aramada çuvallar dolusu gizli askerî belge ve evrak ele geçirildi. Güney'in ifadesi üzerine Ümit Oğuztan, eski Emniyet Müdürü Ümit Bağbek ve işadamları Turgut Büyükdağ ile Süleyman Gürleyen'in de aralarında bulunduğu toplam 10 kişi hakkında İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak, dolandırıcılık ve sahtecilik' suçlarından dava açıldı. Polisin yaptığı araştırmada, işadamı Süleyman Gürleyen ve eski Emniyet Müdürü Ümit Bağbek'in; Veli Küçük, Strateji Dergisi'nin sahibi işadamı Turgut Büyükdağ, Sedat Peker ve Güney'le yakın ilişki içinde oldukları belirlendi. 1,5 ay önce Büyükdağ'ın ifadesine başvurulması üzerine ortaya çıkan ilişkiler yumağı, 28 Şubat sürecine dayanıyor. "28 Şubat'ta Ergenekoncular beni tepe tepe kullandı." diyen Büyükdağ, Emniyet'teki ifadesinde önemli bilgiler verdi. "GÜRLEYEN BENİ ÜMİT BAĞBEK İLE 1993 YILINDA TANIŞTIRDI. İKİSİ DE VELİ KÜÇÜK İLE YAKINDAN TANIŞIYORLARDI. HATTA 1998'DE BİR İŞADAMI İLE OLAN ANLAŞMAZLIĞIMDA, SEDAT PEKER'İN ADAMLARI İLE BENİM ARAMDA ARACILIK YAPAN DA BAĞBEK OLDU. DAHA SONRA BAĞBEK BENİM BİR FABRİKAMIN GÜVENLİK İŞİNİ ALMAK İÇİN ARADI. FAKAT O GÜVENLİK ŞİRKETİNİN SAHİBİNİN VELİ KÜÇÜK OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMDE KABUL ETMEDİM." Veli Küçük'ün operasyonlarda ele geçirilen not defterinde eski Emniyet Müdürü Ümit Bağbek'in ismi de geçiyor. Geçmişte hakkında işkence sebebiyle soruşturma başlatılan Bağbek'in, PKK'ya maddi destek sağladığı öne sürülen uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin'le yakınlığı da dikkat çekiyor. Baybaşin, 1995'te bir televizyon programında, eski Askeri Yargıtay Başkanı İlhan Şenel'le yakın arkadaş olduğunu, Şenel aracılığıyla da Bağbek'le irtibat kurduğunu anlatmıştı. Güney'in davasında yer alan Süleyman Gürleyen hakkında ise Ergenekon davasının ek delil klasörlerinde ilginç bir bilgi göze çarpıyor. Matild Manukyan'ın Tarlabaşı'ndaki evinin, 2000 yılında karargah olarak kullanılmak üzere Küçük ve Güney'e verildiği kaydediliyor. Söz konusu evin, 28 bin dolara Gürleyen tarafından restore ettirildiği belirtiliyor. Dolandırıcılık davasında, Oğuztan dışındaki zanlılara Tuncay Güney ve Veli Küçük'le nasıl bir ilişki içinde oldukları yeteri kadar sorulmadı. Güney ifade vermediği için, ileri bir tarihe ertelenen cip davasının savcısı Ziya Hurşit Karayurt, Ergenekon iddianamesini incelemeyi talep etmişti. Davanın hâkimi de Ergenekon savcılarının iki dosyayı birlikte ele alması gerektiğini dile getirdi. Şimdi merak edilen şey şu: Ergenekon Terör Örgütü'nün bağlantılarıyla örtüşen dolandırıcılık ve sahtecilik davası, sadece adi bir suçtan sorgulanan zanlılara Ergenekon bağlantıları sorulacak mı? Dahası dava Ergenekon soruşturmasına dahil edilecek mi?
<< Önceki Haber İki dava birleşiyor mu? - İZLE Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER