Her iki suikastın failleri de kamuoyunu tatmin edecek şekilde ortaya çıkarılamadı. İki ismin ortak noktaları sadece
ölüm yıldönümleri değil. İkisi de öldürülmeden kısa bir süre önce iki ayrı
terör örgütünün bağlantılarına ilişkin ilginç ipuçlarına ulaşmışlardı. Arabasına konan bombayla hayatını kaybeden
Mumcu'nun öldürülmesiyle ilgili olarak dört
senaryo ortaya atıldı. İlk senaryoya göre Mumcu,
Öcalan ile MİT ilişkisini saptadığı için
derin devlet tarafından ortadan kaldırıldı.
Ergenekon tutuklusu Ümit Oğuztan'ın ortaya attığı iddiaya göre ise Mumcu, Ergenekon örgütünün
Kuzey Irak'taki
Kürt yönetimine ve
PKK'ya sattığı silahlardan haberdar olduğu için öldürüldü. Üçüncü senaryoya göre Mumcu,
İran bağlantılı radikal İslamcı gruplar tarafından öldürüldü. Sadettin Tantan'ın
İçişleri Bakanlığı döneminde yapılan
Umut operasyonu, bu üçüncü senaryoya göre yürütüldü ve
cinayetin bir numaralı sanığı Ferhan Özmen müebbet
hapis cezasına çarptırıldı. Ancak kamuoyu, Mumcu cinayetinin aydınlatıldığı konusunda ikna olmadı.
MOSSAD SENARYOSU
Dördüncü senaryo ise sahte bir MİT belgesine dayandırıldı.
Ergenekon soruşturması sırasında
Veli Küçük'ün evinde de çıkan MİT belgesine göre Mumcu, Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmemesi için CIA denetiminde Mossad ajanlarınca öldürülmüştü. Cinayet için altı özel tim elemanı, Hayre Deniz Üssü'nden botla Türkiye'ye gelmiş ve Mumcu'yu öldürmüştü. Bu son senaryo, Mumcu suikastı senaryolarının en mantıksızı olarak görülüyor.
'HİZBULLAH' DENDİ AMA...
24 Ocak 2001 tarihde, uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen polis şefi
Gaffar Okkan Hizbullah'ı çökerten polis olarak biliniyor. Okkan cinayetinin Hizbullah tarafından işlendiği ileri sürüldü, ancak sadece Mehmet Fidancı adlı Hizbullahçı hem örgüt üyeliğinden, hem de Okkan cinayetinden müebbet hapis cezasına çarptırıldı. PKK ve
JİTEM itirafçısı
Abdülkadir Aygan, Okkan'ı Hizbullah'ın değil Jİ- TEM'in öldürdüğünü ileri sürdü.