Son günlerde
Ergenekon davası ile ilgili bazı yayınlara,
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin de adı karıştırılıp hakkında suçlayıcı haber ve yorumlar yapılıyor. Gülen'in avukatı bu konuyla ilgili bir açıklama yayınladı ve müvekkilinin "gerçek dışı isnatlarla yargı nezdinde töhmet altında bırakılmaya çalışıldığını" belirtti.
İŞTE O AÇIKLAMA
Son günlerde,
Ergenekon davası ile ilgili yapılan bazı yayınlarda,
soruşturmayla hiçbir ilgisi olmadığı halde muhterem
Fethullah Gülen hakkında suçlayıcı haber ve yorumlar yer almaktadır. Bu yayınlarda, "
emniyette f
tipi örgütlenme" gibi yaklaşımlarla veya doğrudan ismi belirtilerek Sayın Gülen, gerçekdışı isnatlarla kamuoyu ve yargı nezdinde töhmet altında bırakılmaya çalışılmaktadır. Hiçbir mesnedi bulunmayan bu iddiaların, eski başbakanlardan Sayın
Mesut Yılmaz tarafından kendi deyişiyle "söylentilere" dayanılarak ifade edilmesi de son derece üzücü olmuştur.
Bu tür yayınlar daha önce de yapılmış, iddialar 1992 yılında
Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı tarafından tahkik edilmiş, başsavcılık "hakkında takibat yapılan kişilerin Fethullah Gülen'le ilgileri bulunmadığını" da belirterek, takibata yer olmadığına karar vermiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü de, idari yönden iddiaları incelemiş ve "soruşturma açılmasına gerek olmadığına" karar vermiştir. Aynı yayınlar 1997 yılında da tekrar edilmiş, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı başlattığı kovuşturma neticesinde böyle bir örgüt bulunmadığı anlaşıldığından tekrar
takipsizlik kararı vermiştir. Sayın Mesut Yılmaz ise bu dönemde başbakanlık görevinde bulunmakta olup, bu gelişmeler kendisinin icranın başı olduğu dönemde yaşanmıştır.
Kamuoyunun artık çok iyi bildiği üzere, Türkiye'yi din/mezhep/etnik unsur gibi farklılıklara dayanarak kamplara bölmek isteyen bir odak, ideolojik nedenlerle Sayın Gülen'e karşı husumet beslemektedir. Bu marjinal grup mensupları uzun yıllardır müvekkilim aleyhinde medya üzerinden sistematik bir karalama kampanyası yürütmektedirler. Gündeme gelen her türlü olayı Sayın Gülen'e bağlayarak onu yargı ve kamuoyu nezdinde sürekli suçlu göstermek için uğraşmaktadırlar. Önce Gülen aleyhinde suçlayıcı yayınlar yapmakta, sonra da bu yayınları
delil diye yargı organlarına sunarak müvekkilime karşı suç tasniinde bulunmaktadırlar. Bunun nedeni ise, bu karanlık güçlerin Sayın Gülen'in düşüncelerini ve faaliyetlerini kendi şer planları önünde en büyük engel olarak görmeleridir. Zira, Sayın Gülen bütün ömrünü sevgi, kardeşlik, barış, birlik ve beraberlik, sulh ve
adalet gibi değerlerin toplumumuzda ve dünyada insanların gönüllerine yerleştirilmesine adamıştır.
Bu çevrelerin Sayın Gülen'i suçlayıcı iddialarına karşılık, her seferinde cumhuriyet savcılıkları takipsizlik kararları vermiştir. Bu yayınlar aleyhinde açtığımız davalarda verilen tekzip, tazminat,
hapis ve
para cezası gibi çok sayıda kesinleşmiş yargı kararı ile bu yayınların
iftira niteliğinde olduğu tescillenmiştir. Yine medya organlarında yer alan bir
linç kampanyası sonrasında müvekkilim hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dava açılmıştır. Uzun süren yargılamada, iddianamede ileri sürülen "emniyette örgütlenme" ve diğer bütün suçlamalar hakkında mahkemece,
yurt içinde ve yurt dışında bütün resmi makamlar nezdinde çok geniş bir araştırma yapılmış ve hiçbir suç unsuruna rastlanmamıştır. Sözkonusu yargılama sonucunda "sübut bulmayan ve unsurları oluşmayan atılı suçtan" Fethullah Gülen'in oybirliği ile
beraatına karar verilmiştir. Beraat kararı
Yargıtay 9.
Ceza Dairesi tarafından "suç işlemek üzere örgüt kurduğu yolunda mahkumiyetine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği" gerekçesiyle oybirliği ile onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın
itirazı üzerine
dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitmiş, ancak itiraz yerinde görülmeyerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından reddedilmiştir. Böylece beraat kararı bütün hukuki aşamalardan geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Bazı kişilerin yargıyı etki altına almaya yönelik gayretlerine rağmen bağımsız Türk yargısı tarafından adalet tahakkuk ettirilmiş, Sayın Gülen'in masumiyeti kesinleşmiş yargı kararı ile ispatlanmış bulunmaktadır. Böylece, iddialara kamuoyu itibar etmediği gibi, dava sonucunda resmi makamların ve yargı organlarının da itibar etmediği görülmüştür.
Bu durumu içine sindiremeyen bazı çevreler ise, bu kez beraat kararını gölgelemek için arayışa girmişlerdir. Her gün çok sayıda
cephane,
mühimmat, lav silahları, bombalar, suikast planları ele geçirilen Ergenekon
terör örgütü davasını fırsat bilerek yine sayın gülen aleyhinde suç tasniine başlamışlardır. Sözkonusu davayı saptırmak için "emniyette Fethullah Gülen'in örgütlendiği" iddialarını tekrar gündeme taşımışlardır. Sözkonusu yayınlar tamamen hukuka aykırı olduğu gibi, kesinleşmiş bunca karar karşısında "yargıya rağmen
infaz" anlamına gelmektedir.
Bu çevreler televizyon ekranlarında,
gazete köşelerinde Ergenekon davası nedeniyle "hukuka saygı", "hukukun üstünlüğü", "masumiyet karinesi", "hukuk güvenliği" ve "yargısız infaz yapılmaması" gibi kavramlara vurgular yapmaktadırlar. Suçluluğu bir yargı kararıyla sabit olmadan kişilerin suçlu gösterilemeyeceğini, bu durumun evrensel
insan hakları beyannamelerine ve anayasaya aykırılık teşkil ettiğini söylemektedirler. Peki, bu kişilere göre insan hakları ve evrensel hukuk kuralları sadece kendileri açısından mı geçerlidir? Sayın Gülen sözkonusu olunca bırakın "yargısız infazı", "yargı kararlarına rağmen infaz" meşru mu olmaktadır? Bu kişiler kendilerini bağımsız yargının üzerinde görmekte ve kendilerinde adalet mi vehmetmektedirler? Sayın Gülen'e suç teşkil eden amaçlar ve faaliyetler isnat edenler, gerçekte kendileri ne tür amaçlar taşımakta ve ne gibi faaliyetlerde bulunmaktadırlar? Sayın Gülen'in insanlığa, ülkemize ve milletimize ne gibi hizmetleri olmuş; bu kişilerin ne tür hizmetleri olmuştur? Bütün bu hususları kamuoyunun engin sağduyusuyla en iyi şekilde takdir ettiğine inanıyoruz.
Zira Sayın Gülen, düşüncelerinin ve faaliyetlerinin eksenine insanı ve evrensel değerler çerçevesinde insanlığa hizmeti koymuştur. Sayın Gülen'in bütün ilmi ve fikri çalışmaları bu inançtan neşet etmekte olup, faaliyetlerinin yasalara aykırı veya ideolojik, siyasi hiçbir yönü bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın sağduyu sahibi kamuoyunun Sayın Gülen'e duyduğu sevgi, saygı ve güveni hiçbir zaman gideremeyeceklerine olan inancımızı saygılarımızla arz ederiz.
Fethullah Gülen vekili
Av. Orhan
Erdemli