T.C.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
BASIN AÇIKLAMASI
Kolluğa yapılan bir ihbar üzerine,
12 Haziran 2007 tarihinde
İstanbul Ümraniye ilçesinde bir evde ele geçirilen
patlayıcı maddeler (el bombaları) sebebiyle başlatılan ve olaya müteakip yapılan muhtelif
operasyonlarda elde edilen
belge ve delillere istinaden, genişletilerek sürdürülen
soruşturmanın, önemli bir bölümü tamamlanmıştır.
Bu soruşturmada görevli bulunan
Cumhuriyet Başsavcı Vekili ve Cumhuriyet Savcılarından almış bulunduğum bilgileri sizlere sunuyorum:
Soruşturma, 5271 sayılı CMK'nun 250 Maddesinde belirtilen suçlara bakmakla görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin görevlendirmesi ve gözetiminde, aynı birimde görevli 3
Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılmıştır.
Soruşturmanın tamamlanan bölümüne ilişkin olarak, soruşturmayı yürüten 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından
iddianame düzenlenmiş olup, yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğimiz tarafından incelenerek onaylandıktan sonra diğer soruşturmalarda olduğu gibi
UYAP sistemi üzerinden otomatik olarak 14 Temmuz 2008 tarihi itibariyle, İstanbu 13 numaralı Ağır
Ceza Mahkemesine tevzî edilmiştir.
I Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon ve bir kısmı
tutuklu şüphelilerle ilgili olarak soruşturma devam çimekte olup, soruşturma tamamlandığında, ayrıca yasal gereği takdir edilecektir.
Hir bölümü tamamlanan bu soruşturma ile ilgili olarak. Masın ve Yayın organlarında ve kamu oyunda en fa/la
eleştiri konusu olan hususlardan biri do iddianamenin düzenlenmesinin bir yılı aşan bir süreyi almasıdır.
Bu konuda görevli olup, iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcılarından aldığımız bilgilere göre;
Soruşturmanın çok kapsamlı olması ve şüpheliler sayısının fazlalığı,
teknik ve fiziki takipler ve aramalarda elde edilen yüz binlerce sayfa belge ve dokümanların yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi ve tasnifi, elde edilen belgelerle ilgili olarak, yazışma yapılan kurumlardan cevaplarının beklenmesi, özellikle yeni CMK hükümleri gereğince, iddianamenin düzenlenmesi için, soruşturmaya esas teşkil eden tüm delillerin toplanmasının gerekli olması, bu belge ve delillerin değerlendirilmesinin uzun süreleri kapsaması ve nihayet 441 klasör ekleri bulunan ve 2455 sayfadan oluşan bir iddianamenin tanzimi ve yazılması gibi zorunlu sebeplerle,
dava açılmasının bu güne kadar uzadığı,
Ancak, bu süre içerisinde, gerek tutuklu şüphelilerin
itiraz ve talepleri gerekse Cumhuriyet Savcılarının resen başvuruları sebebiyle tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin yetkili
mahkemesi tarafından en geç birer aylık sürelerle ve defalarca incelendiği ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin bugüne kadar sürdürülmesinin yetkili ve görevli mahkeme kararlarına bağlandığı ifade edilmiştir.
iddianamenin tevzi edildiği mahkemesi tarafından kabulü veya iadesi hususunda henüz karar verilmemiş, (CMK'nun 174-175) maddesi), tensibi yapılmamış olması ve ayrıca yasal gizliliğin ve kısıtlama kararının halen devam etmiş bulunması sebebiyle (kamu oyunun haklı beklentisini karşılamak ve spekülasyonlara sebebiyet vermemek amacıyla) aşağıda belirttiğimiz hususlar dışında bu aşamada, iddianame ve dava ile ilgili ayrıntılı açıklama yapmamıza yasal imkan bulunmamaktadır.
İddianamenin içeriğini ayrıntılı olarak öğrenebilmek ancak ilgili mahkemesi tarafından iddianamenin kabulüne karar verilmesi ile mümkün olabilecektir.
1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon dışında kalan ve yukarıda ifade edilen kapsamda soruşturması tamamlanan 48 tutuklu, 38 tutuksuz toplam 86 şüpheli hakkında:
- Silahlı
terör örgütü kurmak ve yönetmek,
- Silahlı
terör örgütüne üye olmak,
- Silahlı terör örgütüne
yardım etmek,
- Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan
kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs,
-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı isyana
tahrik,
- Patlayıcı madde bulundurmak, atmak, bu suçlara azmettirmek,
-
Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet Gazetesine
patlayıcı madde atmak
suçlarına azmettirmek,
- Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek,
- Kişisel verileri kaydetmek,
- Askeri İtaatsizliğe
teşvik,
- Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik vb.
Suçlarından kamu davası açıldığı,
Ayrıca bu soruşturma sırasında şüpheli olarak ifadeleri alınmış bulunan 3t kişi hakkında ise,
Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
İddianamede yer alan ve yukarıda belirtilen suçlarla ilgili olarak birkaç hususu açıklamayı gerekli buluyorum.
Haklarında dava açılan şüphelilerden her birine bu suçların tamamının isnad edilmediği,
Ancak, 5237 sayılı T.C.K nın 220/5 maddesinde yer alan " Örgüt
yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır" hükmü dikkate alınarak; örgütte yönetici olarak nitelendirilen şüphelilerin tüm bu suçlardan da cezalandırılmalarının.
Yönetici konumunda olmayan diğer şüphelilerin ise, sadece eylemlerine uyan suçların vasıf ve mahiyetlerine göre cezalandırılmalarının talep edildiği
İddianamede ifade edilen TERÖR ÖRGÜTÜ, hepimizin bildiği anlamda klasik BÖLÜCÜ VEYA İDEOLOJİK TERÖR örgütü değildir.
TERÖR tanımı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun I. maddesinde yer almıştır. Bu maddede, bölücü ve ideolojik terör örgütlerinin amaçlarını ifade eden tanımın şanında "Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek. Devletin iç ve dış güvenliğini ve kamu düzenini bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerde" Terör suçu olarak kabul edilmiştir.
Bu itibarla, iddianamede tavsif edilen Terör örgütü deyiminin bu bağlamda dikkate alınması gerekmektedir.
Bu soruşturmanın başlatıldığı tarihten itibaren, yazılı ve görsel basında, örneğine çok az rastlanan bir yoğunlukta, soruşturmaya ilişkin bir kısmı gizli olan belge ve bilgilerin yayınlanması suretiyle ve soruşturmanın gizliliğini ihlâl edici nitelikte yayın ve yorumlar yapıldığı görülmüştür.
Kamuoyunu bilgilendirme
Basının elbette en başta gelen görevi olup, bu aslî görevin yapılmamasını düşünmek kesinlikle söz konusu olamaz.
Ancak, bu yayın ve yorumların çok büyük bir bölümünün, maalesef gerçek dışı olduğunu ifade etmek isterim.
Bu yayınlar ciddi boyutlarda bilgi kirliliğine .sebebiyet vermiş ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmiş ve bilgilendirilmektedir.
Bir çoğu da doğru olmayan bilgiler çeşitli kişi ve guruplar tarafından da yanlış yorumlandığı için, kamuoyunda yanlış beklentilere yol açmakta, soruşturmanın selâmetini, şüphelilerin özel
yaşam ve temel hakkının ihlal çimekle ve
Yargı aleyhine de haksız ve ağır eleştirilere sebebiyet vermekledir.
Değerli basınımızın ve kamuoyunun gerek devam eden soruşturma safhasında gerek bundan sonraki yargılama safhasında yetkililerin açıklamaları dışındaki bilgilere itibar etmemelerini, soruşturma ve yargılama ile ilgili olarak gerek nassasiyeti göstermelerini bekliyor ve rica ediyoruz. 14 Temmuz 2008
Aykut
Cengiz ENGİN İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı