Ergenekon, Baykal'ı devirmek, AK Parti ile MHP'yi bölmek istemiş
Ergenekon
terör örgütünün Deniz Baykal'ı genel
başkanlıktan indirerek
CHP'yi ele geçirmeye çalıştığı ortaya çıktı. İkinci
iddianamenin '
Cumhuriyet Halk Partisi'ne Yönelik Yürütülen Faaliyetler' bölümünde örgütün 1999 yılından beri CHP'nin ele geçirilmesi için çalışma yürüttüğü anlatılıyor. Şener
Eruygur, Hurşit
Tolon,
Tuncay Özkan ve Birol Başaran gibi
sanıklarda ele geçirilen
belgelerde, Baykal'ın devrilmesi ve CHP'nin ele geçirilmesi gerektiği yönünde ayrıntılar yer alıyor. Ergenekon'un, Özkan'ı partinin genel başkanlığına getirmek için girişimlerde bulunduğu vurgulanıyor. Belgelerde, örgütün CHP'li millet
vekillerine yönelik istihbarat çalışması yaptığı, parlamenterleri fişlediği anlaşılıyor.
İddianameye göre Ergenekon, 3
Kasım 2002
seçimlerinden sonra CHP'nin AK Parti ile irtibatı ve
Avrupa Birliği uyum yasalarına sağladığı katkıları yakın takibe almış. Eruygur ve Tolon, CHP'nin AK Parti'ye yanaşmaması gerektiği yönünde ağır eleştirilerde bulunmuş. Hasan
Atilla Uğur'un evinde ele geçirilen CD'lerdeki bir slaytta ise 'siyasi oluşumların şekillendirilmesi' başlığı altında şu ifadeler yer alıyor: "Sosyal Demokratlar (Öymen/
Günay/Derviş/Sezer/
Büyükerşen/Gürel/
Öztürk), Liberaller (
Boyner/
Hisarcıklıoğlu/
Aygün), Milliyetçiler (Ongun/Kesici)
Demirel ve Ecevit'in Oluru,
Kurye Aracılığı İle Temas (Emekli Olabilir)." Yine Uğur'da ele geçen belgelerde TSK mensuplarının oylarının izlendiği, oyların CHP'ye gittiği anlatılıyor. Dokümanlarda, "Subaylarda sorun yok, astsubaylarda biraz var. (AK Parti oyu)" cümleleri kullanılıyor.
Hurşit Tolon ve
Şener Eruygur'da ele geçirilen 'Rektörlerle Toplantı' başlıklı 5 sayfalık dokümanda, 19
Eylül 2003'te
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı'nda bazı rektörlerle toplantı yapıldığı anlatılıyor. Söz konusu toplantıda, rektörlerin "Bizim gözümüz kara.
Ordu bir güç.
Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP'yi ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz.
Türkiye'nin geleceğini beraber çizmeli ve müttefiklerimizin adedini artırmalıyız." ifadeleri dikkat çekiyor.
Milletvekili listesi Eruygur'dan
İddianamede, Şener Eruygur ve Tolon'dan ele geçirilen 'J. Gn. K.lığınca Oluşturulan
Ulusal Birlik Hareketi STK Platformunun Faaliyetlerinden' başlıklı yazıya da atıf yapılıyor.
Ulusal Birlik Platformu Başkanı Bülent B.... ile yapılan görüşmenin kaydedildiği belgede, Bülent B....'nin
ülke gündemini ve
iktidarın icraatlarını yakından takip ettiklerini, CHP'nin iyi muhalefet yapamadığını, CHP'ye güvenin sarsıldığını söylediği belirtiliyor. Ayrıca Eruygur'da ele geçirilen antetli belgenin içeriğinde CHP Genel Başkanlığı'na yazılmış bir yazı olduğu, içeriğinde 21 ADD üyesinin 2004 yerel seçimlerinde il ve ilçelerde belediye başkanlığı ve meclis üyeliğine
aday gösterilmesi için teklifte bulunulduğu vurgulanıyor. Eruygur'un odasında bulunan bir dokümanda ise CHP'li vekillerin özel hayatlarıyla ilgili bilgiler yer alıyor.
Özkan'dan Baykal'a: Eş... eş...
Tuncay Özkan'ın CHP'nin başına geçmek için yaptığı
telefon konuşmalarında ilginç diyaloglar yer alıyor. Özkan'ın görüşmelerinde CHP'nin başına geçmek için her türlü adımı attığı yapılan konuşmalarda gün yüzüne çıkıyor. Özkan'ın X şahısla yaptığı konuşma şöyle:
X Şahıs: (CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı kastederek) "Bitmesi lazım abi bu Bay... çekilsin köşesine desin ki kardeş"
Özkan: Abi yok ya bu eş.. eş.. abi dur sen
X Şahıs: Gider değil mi?
Özkan: Gider gider abi sen merak etme biraz daha kalır sonra gider.
X Şahıs: Ben sana bi şey söyleyeyim mi? Tuncay ben gazetelerde bi şey okudum yani bana ikinci adamlık verirsen gelirim filan diye bi şey.
AK Parti'yi bölme planı: TSK gerilim çıkaracak, 250 vekil transfer olacak
Ergenekon'un siyasi partileri bölme ve ele geçirme planları içerisinde en dikkat çekeni, AK Parti ile ilgili girişimler. Örgütün, 2002 seçimlerinden sonra AK Parti'ye yönelik kapsamlı bir çalışma başlattığı, partiyi parçalamayı hedeflediği ortaya çıktı.
Abdüllatif Şener,
Turhan Çömez ve
Emin Şirin'in bu doğrultuda kullanıldığı iddianameye girdi.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillere göre Ergenekon, milletvekilleri hakkında istihbarat raporları hazırlamış, bazılarıyla ilgili
şantaj malzemeleri toplamış. Vekil transferleri için ülkenin gerilime sürüklenmesi ve AK Parti'ye güvenin sarsılması gerektiğini düşünen Ergenekon, gerekli gerilimi Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin çıkarmasını planlamış. Böylece milletvekillerinin korkup kaçması hedeflenmiş. 219 civarında milletvekilinin partiden kopmaya hazır olduğu, gerilim sayesinde sayının 250'ye çıkarılması öngörülmüş. AK Parti'yi parçalama çalışmalarına,
emekli komutanların yanı sıra Tuncay Özkan ve Mustafa
Balbay da katılmış.
İddianamede, İs
mail Yıldız ile
Levent Ersöz arasındaki bir görüşmede, AK Parti'nin hükümetten indirilmesi için yapılabilecek faaliyetler hakkında bilgiler verildiği görülüyor. Yıldız, "Ben 368 milletvekilinin 368'i ile de ilgili
dosya hazırladım." diyor. Yıldız'ın milletvekilleri hakkında hazırladığı
fişleme dosyaları da aramada ele geçirilmiş. Yıldız görüşmenin devamında 2004 yerel seçimlerine dikkat çekerek, "Bu çerçevede belirli
operasyonlar yapılırsa AKP'nin oyu aşağıda kalır, ama normal şartlar altında bu seçim cereyan ederse dediğiniz gerçekleşmez. Çok kapsamlı senaryoyu hiçbir nokta
ihmal etmeden oluşturmak gerekir." ifadelerini kullanıyor. Ersöz ve Yıldız'ın, AK Parti'ye alternatif olarak düşündükleri Genç Parti lideri Cem
Uzan'la yaptıkları görüşme de dikkat
çekici. Yıldız'ın, yerel seçimlerde AK Parti'nin yüzde 54 oy alabileceğini söylemesi üzerine Uzan'ın, "Paşam, paletleri bir çalıştırsanız aslında." dediği iddianameye yansıdı.
AK Parti'ye yönelik
kapatma davası da, Ergenekon'un planlarını kolaylaştırmış. İddianameye göre, Turhan Çömez özellikle
kapatma davası sürecinde Ferda
Paksüt ile irtibata geçmiş, ondan aldığı gizli ve stratejik bilgileri örgütün yöneticilerine ulaştırarak kamuoyunu yönlendirmeye çalışmış.
Abdüllatif Şener için güç birliği yapmışlar
Yeni bir siyasi oluşumun planlarını yapan Ergenekon'un, liderlik için Abdüllatif Şener, Tuncay Özkan ve Turhan Çömez üzerinde çalıştığı belirlendi. Örgütün, Şener'in siyasi görüşlerinden kökenine kadar kişisel bilgilerini topladığı ortaya çıktı. Şener'in AK Parti'nin karşısına daha güçlü çıkması için ATO Başkanı
Sinan Aygün gibi isimlerden
destek alınması öngörülmüş. İddianamede, Aygün'ün bazı gazetelere
röportaj vererek, "Şayet siyasi bir parti kurarsa Şener'den iyi bir baş
bakan olur." dediğine dikkat çekiliyor. AK Parti kapatılacağı için alternatif parti kurulması gerektiğini belirten ETÖ sanıkları, partinin başına Şener ya da Çömez'i geçirmeyi planlamış.
Yeni bir darbe planı daha ortaya çıktı: Demiryumruk
Ergenekon
terör örgütü soruşturmasında dün ikinci perde aralandı. Sanıklar, darbe yaparak
TBMM'yi ve
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmaktan terör örgütü kurmaya kadar bir dizi suçtan yargılanacak.
Türkiye'de ilk defa bazı emekli komutanlar ve
muvazzaf subaylar darbe teşebbüsünden hakim karşısına çıkacak. 1913 sayfalık iddianamede, eski
Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve eski
1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon'un görevdeyken içinde bulunduğu
Ayışığı,
Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven isimli
darbe planları var. İlk kez ortaya çıkan 'Demiryumruk' isimli
darbe planı da ikinci iddianamede yer alıyor.
Ergenekon'un 'terör örgütü' olduğuna ilişkin tespitler de ikinci iddianamede ayrıntılı olarak yer aldı.Örgütün anlaşılıp kavranabilmesi için bilinen
terör örgütlerinden farklı ele alınması gerektiği vurgulanan iddianamede, "Bu yapı temelde, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalıdır." tanımı yapıldı.
Danıştay saldırısı, Cumhuriyet'e
bomba atılması, TSK'ya sızılması, örgüt mensuplarının kılık değiştirerek dinî cemaatlere ve Hizbuttahrir'e sızmasının bilinen terör örgütü yöntemleriyle açıklanamayacağı vurgulanıyor, şu tespit yapılıyor: "ETÖ'yü ülkemizde bugüne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak sığ ve sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir. ETÖ'nün
eylemlerden sonra ankesörlü telefonla gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde Kalaşnikof'la kırlardan kentlere yürümek isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdir."
Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet'i koruma görevinin meşru devlet organlarına ait olduğu vurgulanan iddianamede, Ergenekon terör örgütünün bu organları yok saydığı kaydedildi. Örgütün, Cumhuriyet'in niteliklerine anayasal tanım ve anlayış dışında, örgütün illegal amaçları istikametinde gayrimeşru yaklaşımlar getirdiği vurgulandı. Örgütün oluşturulan paravan doktrin doğrultusunda, benimsemiş olduğu terör yöntemlerini kullandığına dikkat çekildi.
Uzun namlulu tüfekten el bombasına kadar her türlü
silahın örgütün amacı doğrultusunda kullanıldığı, gelecekte eylemlerde kullanmak üzere sakladığı aktarıldı. Silahların çeşitliliği, miktarı ve arz ettiği vahamet ile sağlanma şekillerinin TBMM ve hükümeti organlarını cebren ortadan kaldırarak veya çalışamaz duruma getiremek' hedefini gerçekleştirmek bakımından ne kadar kararlı ve yeterli olduğunu gösterdiği vurgulandı.
Gazi olaylarında Ergenekon parmağı
İddianamede, 12-13
Mart 1995'te Gazi Mahallesi'nde yaşanan olaylara da geniş yer ayrılmış.
MLKP ile Ergenekon terör örgütleri arasındaki ilişki somut delillerle, gizli
tanık ve tanık ifadeleriyle iddianameye girmiş.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün raporuna göre MLKP'nin kongre belgelerinde Türk-
Kürt-
Alevi-
Sünni çatışması vasıtasıyla devrim yapılması kararları yer alıyor. Daha önemlisi MLKP yöneticilerinin ETÖ yöneticileriyle bağlantılarının tespiti ve MLKP örgütünün kullandığı el bombalarının Ergenekon terör örgütü soruşturması sırasında ele geçirilen el bombalarıyla aynı kafileden olduğunun kriminal raporlarla tespit edilmiş olması. Yine iddianamedeki tespitlere göre ETÖ, Ergenekon'un temel belgeleri ve stratejisi ışığında MLKP'yi
taşeron örgüt olarak kullanmış.
'Ferda Paksüt, gizli bilgileri basına sızdırdı'
İddianamede,
Anayasa Mahkemesi Başkan V ekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt de sanıklar arasında yer alıyor. Paksüt'ün AK Parti'nin kapatılması davasındaki gizli bilgileri paylaştığı,
toplumda kargaşaya neden olmak amacıyla gerçekte olmayan bilgileri basına sızdırdığı ileri sürülüyor. Paksüt'ün gazetecilerle irtibata geçerek, özellikle 'bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin şahsı, aileleri ve
yaşam tarzları hakkında gerçek dışı bilgileri aktarıp, bu hususlarda yazılı ve görsel medyada haber yapılması için
baskı yaptığı, böylece yargılama sürecini etkilemeye çalıştığı, örgüt üyesi Turhan Çömez ile irtibatının olduğunun' tespit edildiği bildirildi.
Suçlamalar
Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme
Silahlı terör örgütüne üye olma
Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme
Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana
tahrik etme
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
Askerleri itaatsizliğe
teşvik etme
Açıklanması yasaklanan gizli bilgileri açıklama
Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma,
hile ile alma, çalma
Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme
Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme
Resmî belgede sahtecilik
Ateşli silahlarla mermileri satın alma,
taşıma, bulundurma
Sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri satın alma, taşıma, bulundurma
Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama
Yargıç üzerinde nüfuz kullanma
Sanıkların listesi
Levent Temiz, Hakan Şanlı, Adnan Türkan, Süleyman Solmaz, Hatice Bahtiyar, Emcet Olcaytu,
Adil Serdar Saçan,
Hamza Demir, Fatma Sibel Yüksek,
Erol Mütercimler, Mahir Akar, Mesut Özcan, Sinan Aydın Aygün, Mustafa Ali Balbay, Emin Şirin,
Osman Gürbüz,
Ufuk Mehmet Büyükçelebi, Ercüment Ovalı,
Muhammed Murat Avar, Ahmet Tuncay Özkan, Birol Başaran, Adnan Bulut, Selim Utku Gümrükçü, Ertaç Giray,
Mehmet Ali Çelebi,
Merdan Yanardağ,
İlker Güven, Siyami Yalçın, Halis
Yavuz Işıklar,
Kemal Aydın, Murat Ağırel, Tunç Akkoç,
Arif Doğan,
Gürbüz Çapan,
Neriman Aydın,
Hasan Atilla Uğur,
Barbaros Hayrettin Altıntaş, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Şener Eruygur, Durmuş Ali
Özoğlu, İbrahim Özcan, Levent Ersöz, Turhan Çömez, Doğukan Yorulmaz,
Muzaffer Öztürk, Tanju Güvendiren, Eren
Mumcu, Hasan Hüseyin Uçar, Noyan Çalıkuşu,
Yaşar Tozkoparan, Evrim Baykara,
Önder Koç, Hüseyin Nazlıkul,
Yüksel Dilsiz, Hüseyin Keskin, Ferda Paksüt.
Planlanan saldırılar
İddianameye göre, örgüt kendisi gibi düşünmeyen ya da örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda çalışmayan siyasilerin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyor. Bunun için de suikast ve dezenformasyon yöntemlerini kullanıyor. Örgütün eski
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök'ten yazar Orhan Pamuk'a,
Ermeni Patriği Mesrob Mutayfan'dan, Alevi Bektaşi Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a kadar birçok önemli kişiye suikast girişiminde bulunulduğu vurgulanıyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın veya AKP'den her hangi birinin cumhurbaşkanı olması durumunda, örgütün işlemeyi planladığı eylemler şöyle:
1. Fener Patriği Bartholomeos'un öldürülmesi.
2. Ermeni Patriği Mutayfan'ın öldürülmesi
3. İshak Alaton'un öldürülmesi
4. Hilmi Özkök'e üç kez suikast girişiminde bulunulması...
İbrahim Şahin'in bazı dini lider konumundaki insanlara suikast yapmayı planlaması üzerine yapılan operasyonlarda, ele geçirilen suikast planlarında:
1. Alevi Bektaşi Konfederasyonu genel Başkanı Ali Balkız'a bombalı
suikast planı
2. Alevi Bektaşi Konfederasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'e bombalı suikast
3. Ermeni Patriği Mutafyan'a suikast planı
4. Ankara'da bir AVM bombalı eylem planı
5. Sivas'ta Ermeni cemaati kanaat önderlerinden Minas Durmaz Güler'e el bombasıyla suikast
6. Ankara'da Optimum Alışveriş Merkezine yönelik hazırlanmış olan ayrıntılı krokilerin yer aldığı bombalı eylem planı
7. Jandarma Bölge Komutanı
Temel Cingöz'ün kalmış olduğu Jandarma lojmanlarının krokisi.
İşte ETÖ'nün hükümeti devirme planları
Ergenekon'un 2. iddianamesinde AK Parti'nin bölünüp milletvekillerinin başka partilere kaydırılması için planlar yapıldığı belirtildi.
Ergenekon'un 2. iddianamesinde Levent Ersöz'ün değişik tarihlerde yaptığı görüşme
kayıtlarına yer verilerek, bu kayıtlarda AKP'nin bölünüp milletvekillerinin başka partilere kaydırılması için planlar yapıldığı belirtildi.
İddianamede, Ersöz'ün
İsmail Yıldız ve Tuncay Özkan'la yaptığı görüşmelerde darbe planları çerçevesinde AKP'yi bölmek ve yeteri kadar milletvekilini
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan koparmak için çok ciddi çalışmalar yapıldığı belirtildi.
Levent Ersöz'ün komutanı Şener Eruygur'un talimatı ile görüştüğü kişilerle yaptığı konuşmaları kayıt altına aldığını beyan ettiği kaydedilen iddianamede, görüşmeler ayrıntılı olarak yer aldı. İsmail Yıldız'ın 5 Kasım 2003 tarihinde Levent Ersöz'le yaptığı görüşmede AKP'nin bölünmesi ile ilgili konuşmalar yaptıkları ve 219 milletvekilinin AKP'den kopacak durumda olduğundan bahsettikleri belirtildi.
Görüşmenin devamında durumun Mehmet Ağar'a anlatıldığı ve AKP içerisinde sadece 55 DYP kökenli milletvekili olduğu, 40 milletvekilinin MHP kökenli olduğu, 60 milletvekilinin ise
ANAP geçmişi olduğunu söylediği yer alıyor. Gerilimi TSK'nın tırmandırabileceğini konuşan Yıldız ve Ersöz, "Ağar ılımlı mesajları vermeye devam ederse, hatta biraz daha yoğunlaştırırsa bunu, AKP'nin milletvekillerinin DYP'ye geçmesi için meşru bir zemin oluşur" dediği ifade edildi.
İkilinin yaptığı başka bir görüşmede ise Ağar'ın ikna edileceği, bu olmazsa alternatifinin Genç Parti ve
Cem Uzan olabileceğini konuştuklarının belirlendiği kaydedildi. Levent Ersöz'ün Cem Uzan'a televizyon programlarında ya da medya karşısında yaptığı konuşmalarla ilgili taktik ve yöntemler verdiği belirtilen iddianamede, ikilinin bir konuşmasında "AKP'nin oturmuş ideolojik tabanına yönelik bir taarruzla yapabilirsiniz. Bu ne olabilir?" dediği, Levent Ersöz'ün de "Bakın açıkçası diyor ki; AKPnin gayri milli olduğunu vurgula. Yani ortaya koy, belge ile ortaya koy. De ki Tayyip efendi nedir etnik kökeni? Şudur. Efendime söyleyeyim nedir? Bunların yolsuzluğu şudur. Bu gibi somut işleri ortaya atıyorsun değil mi?" dediği, İsmail YILDIZ'ın da "olabilir,
evet yollardan birisi bu", "ikincisi gayri İslami oldukları ortaya konulabilir……, üçüncüsü yine diyoruz ki az önce siz söylediniz, her an
ekonomik kriz gelebilir. Bizim yaptığımız çalışmalar da var. Halk şu anda krizi gizli olarak yaşıyor…... böyle bir
propaganda yürütülmeli ki burada bunu
halk açıkça görebilmeli, günlük yaşantısında bunu algılayabilmeli" şeklinde konuştukları yer aldı.
MUMCU VE BAŞESGİOĞLU'NU KÖRÜKLEYİP PARTİDEN AYIRMAK LAZIM
İddianamede 16
Aralık 2003 tarihli Levent Ersöz ve Tuncay Özkan arasındaki görüşme de
Erkan Mumcu'nun partiden ayrılma sürecine ışık tutuyor. Görüşmenin sonunda AKP ile ilgili konuşmaya başlayan ikiliden Tuncay Özkan, "AKP kendi içerisinde üçe dörde bölünmek zorunda.
Erkan Mumcu'yu, Başesgioğlu'nu biraz körüklemek lazım. Ben sekiz dokuz ay önce Erkan ile bir görüşme yaptım. Dedim ki 'Erkan sen çok seviliyorsun, destekleniyorsun, biz seninle çok paslaşacağız'. Ben geldim burada
Enerji Bakanı'nı tehdit ettim. Dedim 'sayın bakan bu YÖK yasası falan filan böyle yapıyorsunuz. Bunların altından kalkabilecek misiniz? Ben bunları yayın yapacağım. Bunları göğüsleyebilecek misiniz? Söyle Tayyip'e bunları çeksin'. Adam bana geri döndü, "gece ben notunuzu ilettim" dedi. Ertesi günü çekti adam, sonra 29 ekim resepsiyonunda 'bak görüyor musunuz, dediklerinizi yapıyoruz' dedi, bunlar beni TSK'nın temsilcisi gibi görüyorlar, öyle gördükleri için de adam TSK bir darbe ile gelip benim kafamı uçuracaklar diye korkuyor. Onu öyle görüyor" şeklinde konuşuyor.
İddianameye göre Tuncay Özkan'ın bu söylemleri ile ilgili yapılan araştırmalarda, bu görüşmeden bir süre sonra yani 2005 yılının
Şubat ayı içersinde Erkan Mumcu'nun hem
bakanlık görevinden hem de AKP'den
istifa ettiği, hemen akabinde de bazı milletvekillerinin daha istifa ettiğinin anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, "Bu tespitler birlikte değerlendirildiğinde, bir kısım milletvekillerinin istifalarının tesadüf olmadığı, Ergenekon terör örgütünün
kontrolü ve yönlendirmelerinin bulunduğu, bu çerçevede Tuncay Özkan ve diğer
şüphelilerin girişimlerinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır." denildi.
Gizli tanıktan dehşet veren ifadeler
Ergenekon davasına ilişkin 2. iddianemenin ayrıntıları belli olmaya başlarken şok ifadelere ulaşıldı.
Ergenekon iddianamesinde Gizli tanık Galip,
PKK terör örgütü lideri Abdullah
Öcalan'ın 1980 ihtilalini önceden öğrendiği ve bülten yayınlayarak tüm örgüt üyelerini gruplar halinde
yurt dışına çıkardığını belirtiyor.
Açıklanan, Ergenekon ikinci iddianamesi ile
Şemdinli iddianamesi'nde PKK terör örgütü ve
Abdullah Öcalan ile ilgili çarpıcı bazı bilgilerin benzerliği dikkat çekiyor. Görevden alınan Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı Şemdinli İddianamesi'nde, PKK'nın tarihi geçmişi, siyasi ve silahlı yönü detaylı olarak irdeleniyor. PKK'nın kurulduğu tarihten itibaren
bölgede bulunan diğer terör örgütlerine karşı işbirlikçi ve
ajan oldukları gerekçesiyle
saldırgan bir tavır sergilediği ifade ediliyor. İddianamede, "1979 yılında örgüt başta Öcalan olmak üzere kadrolarının önemli kısmını yurt dışına çıkarmayı becermiş ve böylece '1980
Hükümet Darbesi'nin etkilerinden kısmen kurtulmayı başarmıştır" deniliyor.
Sarıkaya'nın bu tespiti Ergenekon İddianamesi'nde geçen
gizli tanık Galip'in ifadelerinde kendini gösteriyor. Gizli tanık ifadesinde, Öcalan'ın 1980 ihtilali öncesi bülten yayınlayarak adeta ihtilali haber verip örgüt üyelerine silahları sığınak diye tabir edilen yerlere saklamaları talimatını da gönderdiğini belirterek, bugün dahi örgütün ihtilali nasıl öğrenmiş olduğunu bilmediğini, İhtilal öncesi Abdullah Öcalan ve örgüt üyelerinin gruplar halinde yurt dışına çıktıklarını anlatıyor.
"Mumcu, Öcalan, Pilot
Necati ve Kesire
Yıldırım ilişkisini ortaya çıkaracağı için öldürüldü"
Gizli tanık Galip, Öcalan'ın Pilot Necati'nin kendisini kontrol etmek üzere görevlendirilen devletin bir adamı olduğunu bildiğini belirterek, bu kişinin kendisine üstü kapalı olarak, "Sen bir kuşsun istediğimiz zaman seni pişirip yeriz" dediğini anlatıyor. Ankara'da iken kendisine para
yardımı yaptığını, fakat kendisini kontrol edemediğini, tam tersine kendisinin bir
takım bilgileri alarak onu kullandığını, bundan dolayı devletin üzerine gelemediğini söylediğini ifade ediyor. Öcalan'ın,
Uğur Mumcu cinayetinden sonra Pilot Necati ve Kesire Yıldırım ile olan ilişkisini ortaya çıkartacağı Mumcu'nun öldürüldüğünü aktardığını kaydediyor.
Ergenekoncular Gül'ü de fişlemiş !
Çeşitli tarihlerde fişlenen 2814 kişi arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ismi de geçiyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde; çeşitli tarihlerde toplam 2814 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerinin kaydedildiği ve fişlendiği belirtildi.
Fişlenenler arasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanı sıra
Cemil Çiçek, Zeki Ergezen,
Murat Başesgioğlu, Ali
Babacan, Beşir
Atalay,
Mehmet Aydın, Hilmi Güler, Abdulkadir
Aksu,
Kemal Unakıtan, Erkan Mumcu, Mehmet Vecdi
Gönül, Recep
Akdağ, Ali
Coşkun ve
Binali Yıldırım, Atilla Koç,
Abdullatif Şener,
Ertuğrul Yalçınbayır, Sami Güçlü, gibi bakanlar var.
Ayrıca,
Adana Milletvekili Ömer Çelik, AKP'nin Genel Başkan Danışmanı Cüneyd Zapsu, İstanbul Milletvekili
Egemen Bağış,
Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri C. ve
Dicle Üniversitesi Eski Rektörü Mehmet Ü. Ö., Üniversitesi'nde görevli bulunan Prof. Dr. Halil D., Prof. Dr. Ekrem M., Prof. Dr. Recep I., Prof. Dr. Zülküf G., Prof. Dr. Kadri B. ve Prof. Dr. Ömer M. isimlerin yanısıra birçok kurum ve kuruluşta fişleme yapıldığı ortaya çıktı.
Özkan'ın PKK ile ilgili ilginç planı ?
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği 2. Ergenekon iddianamesinin "Tuncay Özkan"la ilgili bölümünde, ilginç bağlantılar yer alıyor.
Bu bölümde, Tuncay Özkan'la ilgili şu bilgiler yer alıyor;
"Şüpheliler
Veli Küçük ve Ümit Oğuztan'dan ele geçirilen 'PANZEHİR' isimli dokümanda, '
İmralı yargı süreci içinde
tutuklu bulunan Abdullah Öcalan faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği, Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'ndeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK Başkanlık Konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nın ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği belirtilmiştir.'
Ayrıca, "Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt hareketine son verilebileceği gibi
Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir."
17.02.2008 günü
Kanaltürk Televizyonu'nda K.C.K. ile birlikte yaptığı "Gündem" isimli program içersinde kendisinin, "Abdullah Öcalan'ı Türkiye, Türkiye deki barışı, kardeşliği yüceltmekte kullanmazsa, Abdullah ÖCAL'ın bugünkü
açılımı ve yaklaşımını Türkiye değerlendiremezse çok yazık eder. Abdullah Öcalan'ın bu günkü siyasi tutumu Türkiye'ye çok, Türkiye'nin bütünlüğüne birliğine çok farklı bir açıdan yarar sağlar. Türkiye biraz akıllı davranmak zorunda, PKK sorunu ya da emperyalizmin Kürt kartını kullanarak Türkiye'yi parçalama olgusu, Abdullah Öcalan'la birlikte çözüme kavuşabilir. Türkiye bunu çok iyi kullanmak zorunda." dediği hatırlatılarak sorulduğunda, 'PANZEHİR' isimli belgeden hiçbir şekilde bilgisinin olmadığını; ileri sürdüğü fikirlerin tamamen kendi düşüncesi olduğunu beyan ettiği..."
Aygün hakkında kan donduran iddia
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, sanık ATO Başkanı
Sinan Aygün'e ağır suçlamalar yer alıyor. Aygün'ün terör olaylarında kullanılması için 2.500.000
Euro fon oluşturduğu iddia ediliyor. İddianamede:
"Yapılan aramada evinde kendisine ait kasada 2.5 milyon euro para bulunduğu şahsi parası olduğu beyanı üzere paraya savcılığımızın talimatıyla o an için el konulmadığı, şüpheli Sinan Aydın AYGÜN ün kendisini bir
sivil toplum örgütü lideri olarak vasıflandırdığı. daha sonra
MASAK mali suçları araştırma komiyonu tarafından yapılan incelemede şüpheli Sinan Aydın AYGÜN vermiş olduğu gelir vergileri mukayese edildiğinde açık bir orantısızlık bulunduğu ve böylesine büyük meblağdaki paranın kasada bulundurulması ticaret mantığı açısından karlı bir iş olmadığı bu sepeple bu paranın terörün finansmanında kullanılma şüphesi taşıdığnın belirtilmesi üzerine
nöbetçi mahkemece paraya elkonulması kararı verildiği ve paraya el konulduğu, daha sonra şüpheli tarafından verilen gayri menkul teminatları karşılığında paranın kendisine iade edildiği, mevcut
tutanak ve mahkeme kararlarından anlaşılmıştır. Şüphelinin ticaret yaptığını beyan etmesine rağmen parasını bankaya koymayıp evinde kasada saklaması, arama kararından sonra da parayı eşi'nin üzerine bankaya yatırması, paranın ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN faaliyetlerinin finansmanında kullanılmak üzere hazır bulundurduğu sonucuna ulaşılmıştır..
Paranın, elkonulmasını müteakip yatırıldığı bankaca aylık yaklaşık 10.000 euro
faiz verilmesinden de bu paranın evin kasasında saklanmasının ticret yapan bir kişinin mantığıyla izahının mümkün bulunmadığı gibi Yapılan aramadan sonra paranın şüpheli Sinan Aydın AYGÜN eşi adına bankaya yatırılması da para hakkındaki şüphelerin artmasına sebep olmuştur. Elde edilen belgelerde şüphelinin örgütsel faaliyet içindeki
derneklere yardım yaptığına ilişkin teşekkür mektupları ve yine yardım için şüpheli Sinan Aydın AYGÜN e gidileceğine dair mektuplardan şüpheli Sinan Aydın AYGÜN ün ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN finansman işlerine yardımcı olduğu, yöneticisi olduğu ATO tesislerini örgütün propagandası için düzenlenen panel ve konuşmalarda kullandırdığı, birçoğunu tanımadığını iddia ettiği yargılması devam eden örgüt üyelerinden İsmail YILDIZ, Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Hayrettin ERTEKİN, Muammer KARABULUT, Kemal KERİNÇSİZ, Güler KÖMÜRCÜ, Hüseyin GÖRÜM
Sevgi ERENEROL
Veli Küçük Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ve Bekir ÖZTÜRK ile örgütsel irtibatlarının tesipit edildiği, Kuvvai Milliye Derneği nin dernek bürosunun tutulmasından, dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK ün
tayin işinin yapılmasına kadar ilgilenip Abdüllatif ŞENER le görüşüp referans olduğu, önceki dosyamızda mevcut
e mail görüşmelerinden anlaşılmıştır.
Yine devam eden soruşturma dosyasından şüpheliler Ahmet Hurşit TOLON' İbrahim ÖZCAN, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Hasan Atilla UĞUR, Mehmet Şener ERUYGUR, Levent Ersöz Vedat YENERER, Ufuk BÜYÜKÇELEBİ, Erol MÜTERCİMLER, Mustafa Ali BALBAY,
Turan Çömez ve Levent TEMİZ, ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu, bilgisayarında yapılan incelemelerde bu kişilerle MSN yoluyla birbirlerine mesajlar attıkları, yukarıda ayrıntıları bulunan E
posta iletilerinde tamamen ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçları doğrultusunda hazırlanmış yazıların kendi içlerinde birbirilerine gönderildiği,tespit edilmiştir.
Sanık Orhan TUNÇ'u tanımadığını beyan ettiği halde Orhan TUNÇ' tarafından organize edilen BÜYÜK TÜRKİYE LOBİSİ çalışmalarını inkar etsede hem bilgisayarında Büyük Türkiye lobisiyle alakalı emailin çıkması hem de sanık Orhan TUNÇ'un şüpheli Sinan Aydın AYGÜN eşinin onuruna vereceği yemek organizesi demesi aralarında örgütsel ilişkinin varlığını göstermektedir.
Şüpheli Sinan Aydın AYGÜN ün Kuvayı Milliye Derneği (1919)ne yardım ettiğini İbrahim Özcan görevlilere söylemiştir.
Emekli
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in 2003-2005 yılları arasında yazmış olduğu, "anılar" adlı günlüğün yapılan incelenmesinde, 15. ve 342 sayfalarında şüpheli hakkında şu cümleler sarf edilmiştir 14:00 Am - 14:30 Am - ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Ziyareti Sinan Aygün, ilginç kişiliği olan bir insan. Bizlere böyle devre devre gelir ve kendi görüşlerini anlatır. Bazen kendisinden iyi bilgiler alırız. Bu kez de biraz ileri giderek konuştu. Ülkenin her yönüyle elden gittiğini, TSK ne zaman bir şeyler yapacağını ve sesini çıkaracağını sordu. "Bütün halk ümidini size bağlamış ama sizden bir kıpırdanma gelmeyince herkesin morali bozuluyor"dedi. Kendisine "bizden önce kıpırdıyacak olan sivil kuruluşlardır. Herkes bileti TSK'ne kesmiş, kimse bir eylem yapmak teşebbüsünde bulunmuyor. Eğer kanaat ülkenin elden gittiği şeklinde ise önce sivil kuruluşlar kıpırdasınlar. Biz hiç birşey yapamayız " dedim. Bana " Bunlar iktidar olurken askerden çok korkuyorlardı ama artık askerden korkuları kalmadı, istediklerini yapıyorlar ve çekinmeden yapıyorlar hatta bir numara tamam ondan gerisini düşünmemek lazım diye de konuşuyorlar" dedi. Anlaşılan bu kez gelişi kışkırtmak için. Benden önce
Hava Kuvvetleri Komutanına gittiğini söyledi, muhtemelen ona da aynı şekilde konuştu. "Göreceksinz Ali Osman Özmen davası içine Yaşar Paşa'yı da çekecekler. TSK'ni
küçük düşürerek yoketmek hedefleri dedi. Sonra "ben tanımam ve eğer bir yolsuzluk yaptıysa cezasını çeksin ama bir eski
deniz kuvvetleri komutanını böyle yargılamak hiç de TSK'ne yakışan bir hareket değil" dedi. Şeklindeki notlardan şüphelinin Ülkenin Her Yönüyle Elden Gittiğini söyleyerek açıkça askerin darbe yaparak yönetime el koyması için tahrik ettiği anlaşılmaktadır. Şüpheliler Ahmet Hurşit Tolonve Mehmet Şener ERUYGUR'da ele geçen Cumhuriyetçi Çalışma Grubu raporlarından "ELDİVEN" ve "DEMİR YUMRUK" başlıklı darbe çalışma slâytlarında hem şüpheli Sinan Aydın AYGÜN ün isimi hemde ATO olarak yararlanılabilecek kişi ve kurumlar arasında da ismi sayılmaktadır. Yine şüpheli Sinan Aydın AYGÜN'ün hem Kuvvai Milliye Derneği ile irtibatları hem örgüt içi konuşmalarda örgütün A TAKIMINI oluş
turan kişilerden olduğunun belirtilmesi, hem de 2004 yılında Cumhuriyetçi Çalışma Grubu darbe çalışması faaliyetleri içinde önemli yer tutan ve birçok kuvvet komutanı ve ordu komutanının resmi kıyafetlerle katıldığı 3 mart 2004 tarihli "darbe öncesi gözdağı verme provası" olarak değerlendirilen toplantıya ev sahipliğiyapması, diğer delillerle ve özellikle de mevcut telefon görüşmelerinde ifade edildiği üzere şüphelinin, kendisinin başkanı bulunduğu kuruluşun üyeleri ile özellikle irtibat halinde bulunduğu kitlelere askeri müdahalenin gerekliliği hususunda telkin ve kışkırtmalarda bulunduğu bu hususun Özden Örnek'e ait günlüklerde de yer aldığı, ayrıca "kriz ortamı oluşacak parti kapatılacak, ve yeni bir oluşuma gidilecek" varsayımlarıyla hareket ederek halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği ve yürütme organı yetkisini kullanan partiyi bölmek için değişik kişilerle
kulis faaliyetleri yapması ile birlikte ele alındığında,
Şüpheli Sinan Aydın Aygün'ün ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ içinde üst düzey görevlerde faaliyet gösteren örgüt üyesi olduğu, yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği, halkı hükümete karşı isyana tahrik ettiği, Terör suçlarının işlenmesinde kulanılmak üzere 2.500.000 Euro fon sağladığı, ve evinde bu amaçla sakladığı, 3713 sayılı kanunun 8/1 mddesi gereğince fon kull