Hürriyet Yayın Yönetmeni
Ertuğrul Özkök, dünkü köşesinde
gazete künyesindeki isimlerle yaptığı
Ergenekon anketini yazdı.
Anketten gazete yönetiminin Türkiye'de bir 'çete'nin varlığına inandığı ortaya çıktı. Ancak Hürriyet'in haberlerine bugüne kadar 'çete var' görüşünün yansımaması dikkat çekti.
Ergenekon'un üzerine cesur haberleriyle giden Yeni
Şafak da sayfa editörlerinden çaycısına, güvenlikçisinden bilgisayar operatörüne kadar 50 çalışanına, Ergenekon Örgütü'nü ve
dava sürecini nasıl algıladığını sordu.
Yeni Şafak çalışanlarının büyük bir bölümü Ergenekon Örgütü'nün varlığına inanırken, operasyonun AK Parti'nin siyasi manevrası olmadığını düşünüyor.
İşte anketteki sorular:
1- Ergenekon Örgütü'nün varlığına inanıyor musunuz?
2- Dava sürecinde hukuk ihlali olduğunu düşünüyor musunuz?
3-
Ergenekon davası AK Parti'nin siyasi manevrası mı?
4-
Faili meçhullerin
Ergenokon örgütünün işi olduğunu düşünüyor musunuz?
5-
Medyanın tamamı bu süreçte üzerine düşen görevi yapıyor mu?
Temiz toplum için medya desteği şart
Her önemli davada hukuk ihlali iddialarının ortaya atılmasının nedeni adalet sisteminin yozlaşması ve inanırlığını yitirmesinden kaynaklanıyor. Adalete güvenemediğimiz sürece bu ve benzer davalarda bu iddialar hep ortaya atılacaktır. Medyanın bu süreçten yüzünün akıyla çıkacağına inanıyorum. Temiz topluma ulaşmak mümkün olursa bunda Türk medyasının katkısı büyük olacak. Merkez medyanın davayla ilk günlerdekine oranla daha fazla ilgilenmesi de çok güzel.
FATMA DEMİRCİOĞLU (HABER MÜDÜRÜ): Ortada çok büyük bir örgüt var ve bu örgüte ait pazılın parçaları her gözaltı dalgasının ardından biraz daha yan yana geliyor. Örneğin Danıştay saldırısının ardından intihara kalkışan Muzaffer Tekin ve ona 'bu dava burada bitmez, komutanım' diye mesaj atan İbrahim Şahin bu koca pazılın sadece iki parçası. Eğer bütün parçalar yan yana getirilebilirse, Türkiye 'derin tarihiyle' yüzleştirilebilirse ne aydınlanmayan faili meçhul bir cinayet kalacaktır ne de hesap vermeyen bir isim. Ancak 'Ergenekon terör örgütü' en fazla ufak bir 'çete' gibi gösterilmeye devam edilirse ve tüm kurumlar bu büyük 'dava'ya yeterince destek vermezse, pazılın tamamını görmek biraz fazla iyimser bir yaklaşım olacaktır.
MUSTAFA KAHRAMAN (SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ): Örgütün varlığını bağımsız mahkemeler tespit edecek ama derin devlet odaklı bir oluşumun varlığı aşikar. 'Legal' sanılarak oluşturulan yapıların aslında 'illegal' olduğu anlaşılıyor.
FUAT ATİK (EDİTÖR): Türkiye'deki önemli davalarda görülen hukuk ihlalinin benzeri Ergenekon'da da var. Bu Ergenekon davasının siyasi olduğunu değil, adalet mekanizmasındaki aksaklıkları gösterir. 8 yıl önceki Garih cinayeti davasındaki ihmalleri hâlâ tartışıyoruz... 'Bir kısım medya'nın 'bir tür mahalle baskısı'na boyun eğerek soruşturmaya sürekli 'hukuk ihlali' ve 'siyasi baskı' penceresinden bakmasını iyi niyet çerçevesinde değerlendirmek ise saflık olur.
İDRİS SARUHAN (EDİTÖR): Ergenekon davası gibi kapsamlı bir davada hiç hukuk ihlali olmuyor demek iddialı bir yorum olur. Fakat ihlallerin çok hayati olmadığını ve davanın seyrini etkilemediğini düşünüyorum.
ALİ OKTAY (MUHABİR): Ergenekon terör örgütünün varlığına inanıyorum ancak soruşturma kapsamında tutuklanan çoğu şüphelinin direkt olarak örgütle bir bağlantısının olmadığını düşünüyorum.
'Örgüt' var
YUSUF ZİYA CÖMERT (Genel Yayın Yönetmeni): 1- Ergenekon diye bir 'çeteleşme' ne yazık ki var. Birtakım faili meçhuller işlenmiş, bunları işleyenler arkalarında devlet gücü olduğunu düşünmüş, yani, birtakım insanlar, 'terörle mücadele' adı altında hukuk dışına çıkmışlar. Bu konuda Türkiye'de herhangi bir kimsenin farklı düşündüğünü sanmıyorum.
2- Ergenekon operasyonu, aslında, diğer başka operasyonlar gibi yürütülüyor. Sadece, operasyonlara maruz kalanlar arasında önemli, rütbeli şahsiyetler var. Başka operasyonlarda hukuk ihlali yoksa, bunda da yok. Varsa, bunda da var.
3- Ergenekon davasını yargı yürütüyor. Türkiye'de 'tek başına' böyle bir manevraya girişecek, yürütecek bir güç yok. Bu, bir 'arınma' operasyonu. Siyasetin veya bürokrasinin tek başına yürüttüğü bir operasyondan söz edemeyiz. Bence, kollektif bir olay. Bir nevi devlet kararı.
4- Faili meçhullerin sayısını bilmiyoruz. Hukukun dışına çıkıldığı zaman, neyin kişisel hesaplaşma, neyin devlet adına işlenmiş cürüm olduğunu ayırdedemezsiniz. Hangi suçu kimin işlediğini ortaya çıkartmak yargının görevi. Şunu söyleyebiliriz: Yargının 'Ergenekon' diye adlandırdığı oluşum, külliyetli miktarda faili meçhul veya faili malum eylemde etkili olmuş.
5- Medya, Ergenekon konusunda iki ana eğilime sahip. Biri Ergenekon'u açıkça sulandırmaya çalışıyor. Bir eğilim de, yakından izliyor ve devletin hukuk dışına çıktığı sayısız olayın açıklığa kavuşması için içtenlikle araştırıyor.
Bizde mahalle baskısı yok
ERGÜN DİLER (Yayın Koordinatörü): Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni köşesinde Ergenekon anketi yapmış... Ankette görülüyor ki yazıişleri kadrosunun büyük bir bölümü Ergenekon Örgütü yerine 'çete'de uzlaşmış. Ancak Hürriyet'in yayınları dikkatle incelendiğinde bırakın Ergenekon'u 'çete'nin bile üzerine gidilmediği açıkça görülüyor. Hürriyet'in Ergenekon'la ilgili sadece 2.5 manşeti var. İtalya'da olduğu gibi burada da yargılama süreci sancılı geçiyor. Davanın siyasi olduğunu söylemek, hiç hukuk ihlali olmadığını söylemek gibi insafsızlık olur. Asıl sorulması gereken soru “bazı kesimlerin 'temiz Türkiye'nin önünü neden tıkadığı”dır.
Demokrasi için elzem bir dava
KÜRŞAT BUMİN (yazar): Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasinin gelişmesini engellemeye ya da kesintiye uğratmaya yönelik aralarında bir takım devlet kurumların da yer aldığı oluşumların varlığına ve bunların ortaya çıkarılmasının daha ileri bir demokrasiye geçmemiz için elzem olduğuna inanıyorum. Sadece bu davaya mahsus olmayan usule ilişkin birtakım hataların bu dava sürecinde de yaşandığını gözlemliyorum. Bunun “hukuk ihlali” olarak adlandırılmasını doğru bulmuyorum.
ABDULLAH MURADOĞLU (yazar): Devlet içinde birtakım hukuk dışı yapıların ortaya çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Dava sürecinde ciddi bir hukuk ihlali olduğunu düşünmüyorum. Faili mechuller ortaya çıkartılmalı. Bunların örgütlü bir şekilde yapıldığı akıllara geliyor. Medyanın üze-rine düşen görevi yaptığın düşünmüyorum çünkü medya da darbe entsrümanlarında rol almış organlar.
ÖZLEM ALBAYRAK (yazar): Ergenekon, bir dedikodu ya da bir rivayet değil. Kalem şeklindeki suikast silahları, asit kuyuları, cinayetleriyle ortaya çıkmış basbayağı bir terör örgütü.
YENİŞAFAK