Vah
Özdemir İnce vah...
Esas işi
şair, yazar veya
öğretim üyesi olan bazı kişilerin, dış
politika yorumculuğuna soyunmalarına bayılırım. Kulaktan dolma bilgileri bir araya getirirler, aldıkları genel kültürün parçalarını buna eklerler, hele biraz da
yabancı dil bilip
gazete okudular mı, tamam. Artık ahkam kesebilir ve Uluslararası gelişmelerdeki öngörülerini herkes ile paylaşmaya başlarlar.
Artık önlerindeki kapılar açılmıştır.
Ne kadar
uçuk komplo teorisi üretebilirlerse, kendilerine güvenleri öylesine artar.
Bana bunları çağrıştıran,
Hürriyet köşe yazarı sayın Özdemir İnce’nin 5 haziran tarihli yazısı. Tabii ben kendilerini yukarda saydığım nitelemelerin dışında tutmak isterdim, ancak baktım ki Sayın İnce de artık “olmuş”.
“Ben olacakları Mehmet Ali
Talat seçilirken de,
Annan referandumundan da önce yazıyordum...” diyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, medyum gibi böylesine uzak görüşlü insanlardan neden yararlanamıyor, kendi kendime üzüldüm.
Sayın İnce yazısında, benim 22.4.09 tarihli yazımın başlığı olan “
Kıbrıs’ı düğümlediği için AB’ye bravo”cümlesine dikkat çekiyor ve AB’nin Kıbrıs’taki tutumunu sert şekilde eleştirmemi yerden yere vurduktan sonra “...Efendim, dağ fare doğurduktan, umut dağlarına kar yağdıktan sonra biliyorsunuz neyin ne olduğunu?...Önemli olan, olacağı, olmadan görmek, olacak olanı önceden haber vermektir. Ben olacakları çok önceden yazıyordum... M.Ali
Birand, benim dış siyasetten zerre kadar anlamadığımı söylüyordu, beni küçümseyerek...M.Ali Birand hayal kırıklığı içinde bir zamanlar körü körüne desteklediği
Avrupa Birliğini yerden yere vuruyor...”
Benim Sayın İnce’yi küçümsemem söz konusu olamaz. Ayrıca hiçbir görüşü küçümsemem. Küçümsemek akılsızlara özgü bir niteliktir. Ancak, Sayın İnce’nin zerre kadar
dış politikadan anlamadığı görüşümde ısrarlıyım ve bu yazısı da onun tam kanıtı.
Sayın İnce, dış politikayı statik, değişmezleri olmayan bir kavram olarak görüyor. Daha da kötüsü, bir projeyi desteklemeyi, onu körü körüne ve sonuna kadar desteklemek gibi görüyor. Ben hala, Türkiye’nin gerçek kurtuluşunu ne AKP politikalarında, ne Askeri müdahalelerde görüyorum. Eğer Türkiye, demokrat, liberal, zengin ve temel özgürlüklere saygı duyulan bir
ülke olacaksa, bunun ancak AB’ye tam üyelikle gerçekleşebileceğine inanıyorum.
Ancak bu inancım, AB’nin kimi abuk sabuk politikalarını, yanlışlarını eleştirmemek anlamına gelmez. AB projesini desteklerim, ancak hatalarını yüzlerine vururum.
Sayın İnce, her şeyi çok önceden gördüğü ve gerçek bir dünyada değil de, kendi yarattığı bir başka dünyada yaşadığından dolayı, birçok konuya farklı bakıyor.
Bu da tabii onun tabii hakkı.
Yeter ki, ne demek istediğini biraz daha nüanslı anlatabilse, bizler de yararlanacağız.
M.ALİ BİRAND-POSTA